Kemalizmi eleştirdiği için hakkında soruşturma açılan, daha sonra “kınama” cezasıyla görevine dönen Prof. Dr. Atilla Yayla, Yeni Asya’nın sorularını cevaplandırdı. Hakkında verilen karar için yargıya gideceğini belirten Yayla, “Her ne kadar hafif bir ceza gibi görülüyorsa da ‘kınama cezası’ unutmamak lâzım ki ifade özgürlüğü ile ilgili bir şey” dedi.
AKP İzmir Gençlik Kolları’nın düzenlediği panelde Kemalizm eleştirisi sebebiyle Gazi Üniversitesi tarafından açığa alınan Prof. Dr. Atilla Yayla hakkındaki soruşturma neticelendi. Rektörlük, resmî sıfatın gerektirdiği “itibar ve güven duygusunu sarsacak” davranışta bulunduğu iddiasıyla Yayla’ya kınama cezası verilmesini ve göreve iade edilmesini kararlaştırdı.
Prof. Dr. Yayla, üniversitenin kararını ve bundan sonraki girişimlerini Yeni Asya’ya değerlendirdi.
*Soruşturma neticesinde böyle bir sonuç mu bekliyordunuz?
Ben üniversiteden atılmak, hiçbir ceza verilmemesi de dahil her türlü sonucu bekliyordum. Ortada cezalandırılması gereken bir şey yok. Böyle durumlarda haksızlığı örtmek için bazen en ağır kararlar alınır.
*Sonuca göre bu kadar gürültüye değdi mi?
İşin ilginç tarafı o. Bir kaşık suda fırtına kopartmak oldu bunun adı. Şimdi düşünüyorum da saçma sapan bir şey için hem toplum meşgul edildi hem bana zarar verildi. Meşgul edildim, vaktim alındı. Değmezdi yani. Bana yönelik ithamlar temelsiz, mantıksız şeyler.
*Bunlara karşı sizin ne gibi girişimleriniz olacak?
İdarî yargı yoluna başvuracağım.
* Sadece üniversitenin kararı ile mi ilgili?
Hem üniversite ile ilgili. Çünkü her ne kadar hafif bir ceza gibi görülüyorsa da “kınama cezası” unutmamak lâzım ki ifade özgürlüğü ile ilgili bir şey. Hiçbir şekilde ceza verilmesi gerekmeyen bir şey. O yüzden bu kararı da iptal ettirmem lâzım. Yargıya başvurarak ifade özgürlüğünü kuvvetlendirecek bir karar çıkartmaya çalışacağım. Yeni Asır gazetesine karşı da avukatlarım zaten gerekenleri yapıyorlar. Tekzip gönderdiler yayınlanmadı. Mahkemeye müracaat ettik mahkeme tekzibin yayınlanması kararını verdi. Yine yayınlamadılar. Bir üst mahkemeye itiraz ettiler. O süreç devam ediyor. Onun dışında tazminat ve hakaret dâvâları da açılacak.
*Sadece Yeni Asır’a mı?
Diğer gazetelerde de çirkin şeyler çıktı ama bir çoğunu ifade özgürlüğü çerçevesinde görme eğilimindeyim. Olayı başlatan Yeni Asır’dı. Haberi çarpıtarak yayınladı ve kendi yorumunu olduğu gibi yansıttı. Dolayısıyla asıl problem burada. Bu gazeteye karşı dâvâ açarken de sadece kendimi düşünmüyorum. Gazetenin kötü bir şöhreti var Ege’de. Belki benden sonra mağdur olacak kimselere bir yardımım olur diye gazeteye karşı haklarımı arayacağım.
*Fikirlerinizi yine aynı şekilde ifade etmeye devam edecek misiniz?
Tabi tabi. Ben fikirlerini açıkça beyan eden bir kimseyim. Hiçbir zaman da nabza göre şerbet vermedim. İzmir’deki toplantı -basına yansımadı ama- AKP toplantısı olmasına rağmen AKP’yi de eleştirdim. Meselâ muhafazakâr arkadaşları yüzlerine karşı eleştiriyorum. Ama herkes benim samimiyetimi, iyi niyetimi, eleştirdiğim kimseleri yok etmek gibi bir hedefimin olmadığını bildiği için bunları anlıyorlar, anlayışla karşılıyorlar. Hatta bazen haklı taraflar görüyorlar. Veya itiraz ediyorlar. İtiraz gelince görüşlerimi tekrar gözden geçiriyorum. Fikir dünyası bu şekilde işler.
* Neticede fikirden, şeffaflıktan bir zarar çıkmaz...
Çıkmaz. Hele hele fikri kuvvetli olanların eleştiriden korkması için hiçbir sebep yok. Bundan sonra da fikirlerimi açıklamaya devam edeceğim. Genel akademik ölçülere uygun olarak. Nezaket kurallarına uygun bir üslûp kullanarak devam edeceğim.
* Kemalizm eleştirileriniz de devam edecek mi?
Tabi. Kemalizm benim entelektüel dünyamda çok mühim yer işgal etmiyor doğrusu. Çünkü sınırlı zenginliği olan bir konu. Ben daha derin konularla meşgulüm. Gerektiğinde Kemalizm ile ilgili eleştiriler, tahliller yapmaya da devam edeceğim.
|