Türkiye’nin Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Emekli Orgeneral Edip Başer, ABD’nin, Irak’a yönelik son askerî müdahalesinin amaçları arasında sayılan ‘’bölge ülkelerine demokrasi getirme’’ söyleminin, ‘’garnitür’’ veya ‘’fantezi’’ olmaktan öte anlam taşımayacağını söyledi.
Edip Başer, Çukurova Genç İşadamları Derneği’nce (ÇUGİAD) Adana’da düzenlenen, ‘’Türkiye, Geleceğini Konuşuyor’’ faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen, ‘’Irak’ta Son Gelişmeler ve Türkiye’’ konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Başer, ‘’Saddam Hüseyin diktatörlüğünün’’, kışkırtıcı tavırlarıyla bölgeye yönelik yeni projelerini hayata geçirmek için ‘’uygun fırsat kollayan’’ ABD’ye, 2003 yılının başında yeterli gerekçeleri sunduğunu bildirdi. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ayakta kalan tek Batılı ülkenin ABD olduğuna dikkati çeken Başer, ABD’nin ‘’tek süper güç’’ statüsünü sürdürmesinin, rakiplerinin hayatî ihtiyacı olan stratejik ham madde kaynaklarının, üretim ve dağıtımının kontrol edilebilmesine bağlı olduğunu vurguladı. Başer, şöyle devam etti:
‘’ABD’nin Irak’a yönelik son askerî müdahalesinin amaçları arasında sayılan (bölge ülkelerine demokrasi getirme) söylemi, hiç kuşkusuz garnitür veya fantezi olmaktan öte anlam taşımaz. ABD’yi yönetenlerin, kum üzerine sağlam bir bina inşa edilemeyeceğini bilmediklerini düşünmek, safdillik olur. Yeterince gelişmiş ve güçlü sosyo-ekonomik altyapısı bulunmayan toplumlarda, demokrasi rejimini tek tip elbise giydirmek anlayışıyla uygulamaya çalışmak, demokrasinin özümsenme sürecini geciktirmekten başka bir işe yaramamaktadır. Irak’ta var olan durum, insanların hayatta kalması için en temel gereksinim olan güvenliğinin sağlanabileceği noktaya dahi çok uzak görünüyor.’’
Başer, Irak’ın sosyal yapısının ana unsurları arasındaki etnik gruplarla mezhepsel topluluklar arasındaki katliâmları da içeren çarpışmaların, düşmanlığı onarılması imkânsız biçimde derinleştirdiğini belirtti. Kuzeydeki Kürt gruplarla, en güneyde yoğunlaşmış Şiî gruplarının zaman zaman ‘’bağımsız devlet’’ söylemlerini tekrarladığını hatırlatan Başer, ‘’Dillendirilen bağımsız devlet rüyalarına karşı, arada bir yapılan cılız açıklamalar dışında, başta ABD olmak üzere AB ve diğer önemli merkezlerden ciddi itiraz gelmiyor. Bunun yorumu, Irak’ı bir bütün halinde tutma hedefinin gerçekçi olmayacağına inanılmasıdır’’ diye konuştu.
Başer, savaşın bittiği ilân edilen 2003 yılı Mayıs ayından bu yana koalisyon güçleri ve ABD’li askerlerin ‘’direniş güçleri ve terör odaklarını yok etme gerekçesiyle yanlış taktikler’’ uyguladığını belirtti. Başer, bu taktiklerin on binlerce masum sivilin hayatını kaybetmesine sebep olduğunu, bu durumun bölgedeki Müslüman toplumlarda ABD’ye karşı nefret ve kırgınlığın daha da derinleşmesini sağladığını kaydetti.
Başer, Irak’ın, bütün komşuları gibi Türkiye için de çok ciddî güvenlik sorunu haline geldiğini vurguladı. Kuzey Irak’ta yerleşik PKK kamplarının önemli bir bölümünün Türkiye sınırının hemen güneyinde yer aldığını hatırlatan Başer, ‘’Terör örgütü bu kamplarda eğitimini, barınma ve beslenmesini devam ettiriyor. Kuzey Irak yönetiminin kontrolündeki sağlık tesislerinden yararlanıyorlar. PKK kamplarındaki teröristlerin her türlü lojistik ikmali Kuzey Irak yönetiminin kontrolündeki bölgelerden geçerek, çoğu zaman bu yönetimin olanakları kullanılarak sağlanıyor’’ diye konuştu.
|