Mazlum-Der’in raporunda, insan hakları politikalarında tutarlı ve planlı adımlar atılamadığı gibi, kalıcı yapısal reformların da yapılamadığı belirtilerek, “Başta ifade özgürlüğü olmak üzere birçok alanda ciddî insan hakları sorunları 2006 yılında da ön plana çıkmıştır” denildi. Raporda Türkiye’nin geçen yıl da köklü bir anayasa değişikliği yapma iradesi geliştiremediği kaydedilirken, Ceza Kanunundan ve 301. maddeden kaynaklanan sorunlara dikkat çekildi.
Mazlumder raporuna göre 2006’da insan hakları alanında geriye gidiş yaşanırken, aralarında Yeni Asya’nın da bulunduğu bazı gazetelerin yöneticileri ve yazarları hakkında açılan davaların ve verilen cezaların yargının resmi ideoloji söylemlerinin etkisinde kaldığı izlenimini verdiği ifade edildi.
İnsan Hakları İhlallerini İzleme Komisyonu Başkanı Dilek Erdem Özbek tarafından açıklanan “2006 Türkiye İnsan Hakları Politikaları ve İhlal Değerlendirmesi Raporu”na göre başta ifade özgürlüğü olmak üzere birçok alanda ciddi insan hakları sorunları ön plana çıktı. Raporda yer alan değerlendirmeler şöyle:
YASAMA
Türkiye 2006 yılında da köklü bir anayasa değişikliği yapma iradesi geliştirememiştir. Siyasi irade sergilenememiştir. Yeni ceza yasası ve terörle mücadele yasası hem hazırlanış süreci hem de içerik itibarı ile ciddi sorunlar taşımaktadır. Hükümet söz konusu düzenlemelerin güvenlik bürokrasisinin talepleri doğrultusunda yapıldığı izlenimi vermiştir. Özellikle 301. madde tartışmalarında gelinen nokta ve 2006 yılında gerçekleşen yargılamalar dikkat çekici niteliktedir.
YARGI
2006 yılına damgasını vuran en önemli gelişme Şemdinli iddianamesi ile Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihraç edilmesidir. Yargının bağımsızlığı ilkesine açıkça gölge düşüren bu tutum umut kırıcı olmuştur.
İfade özgürlüğü açısından açılan davalarda artış olmuştur. Yargılamanın keyfileşme ve bir baskıya dönüşme durumu dikkate alındığında bu davaların önemli bir tehdit oluşturduğu görülmektedir. Yeni Asya, Vakit, Gündem gibi gazetelerin yöneticileri ve yazarları hakkında açılan davaların ve verilen cezaların çokluğu, yargının resmî ideoloji söylemlerinin etkisinde kaldığı izlenimini vermesi açısından önemlidir.
YÜRÜTME
Cumhurbaşkanının hükümetle ilişkilerinde önemli bir yetki sorunu yaşanmaktadır. Üst düzey askeri yetkililerin çeşitli törenlerde yaptıkları açıklamalar da açıkça sivil siyasetin etki alanın daraltıcı rol oynamaya devam etmiştir. Hükümet üyelerinin sergiledikleri tutumların yeterince hoşgörülü olmadığı gibi hedef gösterici mesajlar içermesi de kaygı verici olmuştur. Başta güvenlik politikaları olmak üzere kültürel haklar ve dini özgürlükler konusunda kararlı bir tutum geliştirilememiştir.
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ
Laiklik ilkesinin içeriğinin yeniden tanımlanabilmesi için tartışılmasına yönelik çağrılar sert tepkilerle karşılaşmıştır. Başörtüsü yasağının bazı üniversitelerde peruk yasağına dönüşmesi, cemevlerinin statüsü ile ilgili sorunlar toplumun büyük bir kısmının uğradığı ayrımcı muameleler olarak 2006 yılında da devam etmiştir. Gayri müslim azınlıkların eğitim kurumları ile ilgili düzenlemeler hayata geçirilememiş yıl içinde Müslüman ve Hıristiyan din adamlarına ibadet yerlerinde saldırılar düzenlenmiştir.
Rapordaki diğer değerlendirmeler de şöyle:
• 2006 yılında da en yoğun yaşama hakkı ihlali, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanmıştır.
• İşkence iddialarında yaygın bir biçim değişikliği söz konusudur. Daha önce gözaltı merkezlerinde yaygınken geçtiğimiz yıl içinde daha çok açık alan ve oto içinde işkence ve kötü muamele iddiaları yoğunlaşmıştır.
• Çocuk ve gençlik cezaevleri, askeri cezaevleri ve F tipi cezaevleri keyfi uygulama ve ihlâllerin en yoğun yaşandığı ceza infaz yerleridir.
• Berdel usulü evlilikten kaynaklı intihar vakaları gibi tecavüze uğrayan kadının infaz edilmesine yönelik uygulamalara da 2006 yılında sıkça rastlanmaktadır.
• Türkçe dışındaki dillerin kullanımı ile ilgili kısıtlamalar, medya, yerel yönetimler ve siyasi parti etkinliklerinde yoğun biçimde gözlenmiş, davetiyelerde Kürtçe ifadelere yer verilmesi bile dava konusu yapılmıştır.
• 2006 yılında da haksız yere işten çıkarma ve sendikalaşma girişimlerinin cezalandırılması vakalarına sıkça rastlanmıştır.
• İnsan hakları savunucularına yönelik tehditler daha çok mail yolu ile gönderilen ölüm tehditlerinin yanı sıra açılan soruşturmaların sistematik bir yıldırma politikasına dönüşmesi kaygı verici boyutlardadır.
|