16 Yıllık yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök “Tesettür faciası” başlıklı manşet haberden dolayı dün okuyucularından özür dilemek zorunda kaldı.
Elbette erdemdir özür dilemek. Kendisini özür dileme nezaketi gösterdiği ve yanlışını kabul ettiği için tebrik etmek lazımdır. Bu da erdemdir. Yadırganacak hiçbir tarafı yoktur. Yalnız... Bir yayın yönetmeninin gazetesinin sayfalarını, sütunlarını ,manşetlerini “bile bile lades” haberlere, yazılara, bir kesimin toplumu maniple etme çabalarına alet etmeye de hakkı yoktur. Çünkü gazeteler yayın yönetmenlerinin de babasının malı değildir. Daha önce bu sütunda birkaç defa değinme fırsatımız oldu. Hürriyet’in 17 Ocak tarihli manşeti olan “Aman Sincan sanmayın” (taşra), “Askerin hassasiyeti” (şehir) manşetleri ilgililerce yalanlandı. Ama Hürriyet hiç oralı olmadı bile. Eğer yalanlama görmezden gelindiyse “Çağlayan’da top tank yürütemeyenlerin Hürriyet’in manşetinden top tank yürütme amacı”na alet olunmuş demektir!
Şimdi... Hürriyet’in son günlerdeki Kıbrıs haberlerine bakalım... Habere göre Rumlar Kıbrıs sularında petrol aramak için Mısır ve Lübnan ile anlaşmışlar.... Her şeyden önce bu bayat bir haber. Haberde yanlış bilgiler de var. Sözü edilen anlaşma tam Mısır ile 1.5 yıl önce, Lübnan ile 7 ay önce imzalandı. Demek ki o zaman birileri bu anlaşmaya ses çıkarmak gereği duymamışlar. Peki şimdi ne oldu da bu konu gündeme getiriliyor? Bunun KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Lokmacı geçidini Genelkurmay’a rağmen yıkması olabilir mi? Ya da Genelkurmay’ın “Haberimiz yok” diye açıklama yaptığı, hükümetin de “size mi soracağız” diye karşılık verdiği “Türkiye bir limanını Rumlara açarsa Ercan Havaalanı da uçuşlara açılsın” önerisinin Genelkurmay’a rağmen yapılmış olması mı? Bir tür, bizi dinlemezseniz altınızı da oyarlar üstünüzü de oyarlar mesajı olmalı.
Niyetleri kestirmek zor. Ancak sözü edilen anlaşma sadece Güney Kıbrıs sularını kapsıyor. Üstelik Lübnan’da Türkiye’ye “Biz zaten aramayacağız. Sadece Rumların sınırında arama yapılacak.” mesajını iletti.
Bugün, 31.1.2007
|