Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika Birliği zirvesine katılmak üzere Etiyopya’ya ziyareti arifesinde, “Darfur’u Kurtaralım” adlı 170’i aşkın örgütün başlattığı kampanyanın uluslararası koordinatörü, Amerikalı emekli Büyükelçi Lawrence Rossin, Türkiye’den yardım istedi.
Sudan’ın batı bölgesinde nüfusunun tamamı Müslümanlardan oluşan Darfur’da Hartum hükümetinin 2003 yılından bu yana yürüttüğü saldırılar sonucu en az 400 bin kişinin hayatını kaybettiğini ve bunun “soykırım” olduğunu savunan Rossin, 2 milyonu aşkın sivilin de evlerini, köylerini terk etmek zorunda kaldığını söyledi.
Londra’da uluslar arası basın kuruluşlarının Darfur’daki gelişmeler konusunda bilgilendirilmesi amacıyla düzenlenen toplantıda, AA muhabirinin sorularını cevaplayan Rossin, daha önce de Sudan’ın güneyinde çatışmalar yaşandığını, bunların temelinde dinî farklılıklar bulunduğunu, ancak Darfur’daki çatışmaların dinî değil, etnik farklılıklara dayandığını ifade etti.
Darfur halkının büyük çoğunluğunun Afrika kökenli Müslümanlardan oluştuğunu, uzun yıllardır Hartum’da yönetimi elinde tutanların ise Arap olduğunu belirten Rossin, geleneksel olarak Sufi öğretisinin merkezi durumundaki Darfur’da olayların patlamasına 2003 yılında Darfurluların bir silâhlı eylemine merkezi hükümetin aşırı şiddetle cevap vermesinin yol açtığını öne sürdü.
Büyükelçi Rossin, aslında sorunun temelini Hartum’daki merkezi hükümetin elindeki güç ve kaynakları Darfur’daki değişik kabilelerden gelen insanlarla paylaşmak istememesinin oluşturduğunu ifade ederek, hükümetin bu duruma karşı silâhlı eylem yapan militanlara karşı değil, sivil halka karşı güç ve şiddet kullanmasının krizi körüklediğini belirtti. Hükümetin silâhlandırdığı Cancavitlerin Darfur’da halka saldırıp cinayetler işlediğini, kadınlara tecavüz ettiğini, köyleri yakıp halkı göçe zorladığını anlatan Rossin, “Olaya dışarıdan bakanlar (aman orası Afrika orada hep böyle şeyler yaşanır) deyip geçiyor, ancak durum bu kez biraz daha farklı. Hükümet bu olayda bilinçli olarak isyancı silâhlı gruplara değil, halka saldırıyor. Bu nedenle ölü sayısı 400 bini aştı, evinden, toprağından sürgün edilenlerin sayısı ise 2,5 milyona ulaştı” dedi.
Büyükelçi Rossin, “Batılıların Darfur’a ilgisinin bu bölgedeki petrol kaynaklarından dolayı olduğu ileri sürülüyor. Sudan hükümeti Birleşmiş Milletler askerlerinin bölgeye girmesiyle bu bölgenin kendisinden kopartılıp alınacağından korkuyor olabilir mi” sorusu üzerine, “Evet, petrol Sudan’da çok önemli bir faktör. Ancak Sudan’ın petrol yatakları güneyde. Belki biraz da kuzeyde sınıra yakın bölgelerde bulunuyor. Darfur’da ise petrol varsa bile henüz ortaya çıkarılmış bir şey yok. Bölgede bir petrol arama aktivitesi yok” diye konuştu.
Rossin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben Sudan’daki krizin ardında Batının petrol heveslerinin bulunduğu yolundaki sözlerin Sudan hükümetinin propagandası olduğunu düşünüyorum. Bununla dikkatleri başka bir yöne çekmeyi hedefliyorlar. Batının Darfur’a ilgisi ise tamamen insanidir. Bölge zaten gayet uzak ve fakir bir bölge.”
Sudan’ın güneyinde daha önce yaşanan olayların bir bağımsızlık hareketinin sonucu olduğunu, oysa Darfur’da böyle bir talebin söz konusu olmadığını da belirten Rossin, “Darfur’da kimse bağımsızlık istemiyor, kimsenin bölgeyi Sudan’dan kopartmak gibi bir talebi de yok. Bunu zaten biz de desteklemeyiz ve istemeyiz. Çünkü inanıyoruz ki böyle bir süreç daha çok insanın ölümüne yol açar” dedi.
Bölge halkının Darfur’un Sudan’ın adil davranılan, merkezi hükümette eşit temsil edilen bir parçası, bölgesel hükümette eşit temsil edilen bir bölgenin insanları olmak istediklerini kaydeden Rossin, bir diplomat olarak Darfur adına ortaya konulan sorunları ve talepleri dinlediğinde, bunların düzgün bir diplomasiyle ve düzgün işleyen bir barış süreciyle halledilemeyecek tarafının bulunmadığını görebildiğini vurguladı.
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLER
Darfur’u Kurtaralım kampanyası uluslararası koordinatörü Lawrence Rossin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika Birliği zirvesine katılacağının hatırlatılması ve Türkiye’den soruna yönelik ne tür katkılar beklendiğinin sorulması üzerine de şunları söyledi:
“Türkiye İslâm dünyasında etkili bir ülke. İslâm Konferansı Örgütü’nde aktif bir ülke. Halkının çoğunluğu Müslüman olan bir ülke olarak Türkiye hem Sudan yönetimi hem de diğer Müslüman ülkeler nezdinde etkisini kullanabilir.
Türkiye’nin sadece Arap olan ülkeler üzerinde değil, Arap olmayan Endonezya, Malezya gibi İslâm ülkeleri üzerinde de etkisini kullanabileceğine ve Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in ikna edilmesine yardımcı olabileceğine inanıyorum. El Beşir’e (Burada Müslüman bir ülkede, Müslümanlar Müslümanları mı öldürüyor?) sorusu sorulabilir ve Sudan hükümetinden bu kitlesel cinayetlerin durdurulması istenebilir.”
Emekli Büyükelçi Rossin, Türkiye’nin Sudan hükümetinin sorunun çözümünde daha yapıcı bir tutum izlemesinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtti.
TÜRK ASKERİ FAYDALI OLUR
Rossin, Birleşmiş Milletler’in Darfur’a göndermeyi kararlaştırdığı barış gücü içinde Türk askerlerinin de mutlaka yer alması gerektiğine dair yorumları değerlendirirken, bunun Türk hükümetinin karar vereceği bir konu olduğunu söyledi. Rossin, “Ama ben Türkiye’nin son derece yetenekli ve etkili bir silâhlı kuvvetleri olduğunu ve böyle hassas bölgede barışa önemli bir destek verebileceğini düşünüyorum. Özellikle halkı Müslüman olan Darfur gibi bir yerde Müslüman Türk askerinin sağlayacağı sayısız yararlar olacağına inanıyorum. Bu tabii ki BM ile Türk hükümeti arasında neticelendirilecek bir konu. Ama bizim açımızdan tabii ki böyle bir şey çok iyi olur” diye konuştu.
|