İnsan Haklara Derneği (İHD) Başkanı Yusuf Alataş, barışı menfi ve müspet olarak ikiye ayırarak "Savaşın sona ermesi ile menfi barış, toplumsal barışın sağlanması ise müspet barış olarak adlandırabiliriz. Adalet olmadan barış olmaz. Gerek dünyada gerek Türkiye'de barışın güç kullanılarak gerçekleştirilemeyeceği görülmüştür" dedi.
Demokratik Barış İnisiyatifi’nin öncülük ettiği barış konferansı Ankara’da başladı. İçkale Otel’de başlayan “Türkiye Barışını Arıyor” başlıklı konferansın açış konuşmasını yapan İnsan İHD Başkanı Alataş, Türkiye’deki devlet ve yönetim anlayışının sorunlara çözüm getirmekten uzak olduğunu ifade ederek, “Sosyal, siyasal, etnik ve dini anlaşmazlıklar red ve inkar temelinde zor, baskı ve şiddet kullanılarak hep geleceğe ötelendi” dedi.
Barışı menfi ve müspet olarak ikiye ayıran Alataş, “savaşın sona ermesi ile menfi barış, toplumsal barışın sağlanması ise müspet barış olarak adlandırabiliriz. Adalet olmadan barış olmaz. Gerek dünyada gerek Türkiye’de barışın güç kullanılarak gerçekleştirilemeyeceği görülmüştür” diye konuştu.
Türkiye’deki devlet ve yönetim anlayışının sorunlara uzun soluklu siyasal ve sosyal çözümler getirmeye yabancı olduğunu ifade eden Alataş, “Sosyal, siyasal ve etnik ve dini anlaşmazlıklar red ve inkar temelinde zor, baskı ve şiddet kullanılarak hep geleceğe ötelendi. Başta Kürt sorunu olmak üzere bugün sorunların temelinde bu anlayış yatmaktadır. Kürt sorunundaki ırkçı, ayrımcı, rendice edici temel yaklaşım gerek iç gerek dış politikaya hakimdir. Bunların aracı da güç gösterisidir, tehdittir” şeklinde konuştu. “Sorunun çözümü konusunda barışçıl sivil politikaların geliştirilmesi çatışmasızlık sürecinin kalıcı bir silah bırakmanın önünü açacaktır” diyen Alataş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürt sorununun bugünden yarına çözülmeyeceğini biliyoruz. Ancak bu yönde genel bir siyasi iradenin ya da niyetin var olduğunun işaretlerinin verilmesi dahi ortamın yumuşamasına, gerilimin azalmasına, daha sağduyulu değerlendirmelerin yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bu konudaki temel görev ve sorumluluğun parlamentoya ve hükümete düştüğü kuşkusuzdur. Demokrasilerin temel kurumları olan partiler de Türkiye’nin bu en önemli sorunu karşısında şiddeti dışlayan demokratik çözümler ve programlar geliştirmelidirler.”
‘Kürtler, Malazgirt'ten beri Türk dostu’
Yazar Yaşar Kemal ise, konuşmasında 20. yüzyılda insanlık soyuna yakışmayan soykırımların yaşandığını söyledi. Türkiye’de 25 yıldır düşük yoğunluklu “layt bir savaş” yaşandığını ifade eden Kemal, “Bu savaş bir türlü bitmiyor. Bunda kimsenin bilmediği bir keramet olsa gerek. I. Dünya savaşı 4 yıl, ikinci dünya savaşı 6 yıl sürdü bizimki kaç yıl sürecek? Yıllarca ‘bir insanın bir halkın onuru ile oynamayın’ dedim yöneticiler bunun tam tersini yaptı. Ülkemizde milliyetçi kisvesine bürünmüş ırkçılar var. Bunlar Türkün Türkten başka dostu olmadığını söylerler. Kürtler Malazgirt’ten beri Türklerin dostudur. Kurtuluş savaşında da bu böyleydi. Hiç kimse onları kardeşlikten ayıramaz. Bin yılın adı var” dedi.
İki gün sürecek olan konferansta akademisyenlerin de büyük ilgisi oldu. Prof. Dr. Doğu Ergil, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, Prof. Dr. Mithat Sancar, Prof. Dr. Mümtazer Türköne, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Dr. Cengiz Aktar’ın yanı sıra gazeteciler Semih İdiz, Doğan Tılıç, Mustafa Karaalioğlu, Ece Temelkuran ve Ragıp Duran ile çok sayıda siyasetçi ve işçi örgütü başkan ve temsilcileri katılıyor.
|