|
|
|
312 yine sahnede |
Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı, Samanyolu televizyonundaki “Yağmurdan Sonra” dizisi hakkında TCK 216'dan (eski 312) soruşturma başlattı. Avukat Kemal Kerinçsiz’in Başsavcılığa verdiği şikâyet dilekçesinde, “silâhla yaralanan başörtülü bir kadının dinî inancından ötürü başörtüsünü çıkarmayı reddetmesi üzerine hastanedeki doktor tarafından tedavisinin yapılmayarak ölüme terk edildiği hususunun, açık bir şekilde halkın dinî duygularını kullandığı ve böylece halkın, bir kesime karşı kin ve düşmanlığa tahrik edildiği” öne sürüldü.
Milliyet’in haberine göre, Büyük Hukukçular Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Kemal Kerinçsiz’in, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği şikâyet dilekçesinde, “silâhla yaralanan başörtülü bir kadının dini inancından ötürü başörtüsünü çıkarmayı reddetmesi üzerine hastanedeki doktor tarafından tedâvisinin yapılmayarak ölüme terk edildiği hususunun, açık bir şekilde halkın dinî duygularını kullandığı” öne sürüldü.
TCK’nın 216/1 maddesi uyarınca, “halkın din ve farklı özelliklere sahip bir kesimini diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçunun işlendiği iddia edilen dilekçede, STV Genel Müdürü Hidayet Karaca, Sorumlu Müdür Murat Keskin ve dizinin yönetmen ile yapımcıları Hüdaverdi Yavuz, Cemile Karadaş ve Salih Asan hakkında dâvâ açılması talep edildi.
|
/ İSTANBUL
12.01.2007
|
|
|
Diyanet: Başörtüsü dinin emri |
Diyanet İşleri Başkanlığı, bazı çevrelerce siyasî simge olduğu iddiasıyla “kamusal alan”da yasaklanan başörtüsünün “Allah’ın emri” olduğunu bir kez daha vurguladı
Vakit gazetesinin haberine göre, A.M.D. isimli bir vatandaş, mail yoluyla Diyanet İşleri Başkanlığı’na “Başörtüsü siyasi simge mi, Allah’ın emri mi?” diye sordu. 01.01.2007 tarihli ve 01012007182446 Kayıt Nolu soru için toplanan Dini Sorular Komisyonu, 04.01.2007 tarihli cevabında, ““İslâm dininde kadının kıyafeti ile ilgili olarak zaman zaman sorulan sorular dolayısıyla konu kurulumuzca ele alınıp incelendi. Kadınların başörtülerini; saçlarını, başlarını boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakaların üzerine salmaları, dinimizin Kitap, Sünnet ve İslâm alimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dini vecibedir” dedi.
Cevapta, “Nur Sûresi’nin 31. ayetinde zikredilen bu emirlerden sonra kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da, kendiliğinden görünenler müstesna zinetlerini, zinet yerlerini açmamaları ve başörtülerini yakalarının üzerine salmaları emredilmiştir” hatırlatmasında da bulunuldu.
Komisyon açıklamasında, “Allahu Teâlâ, İslâm’dan önceki teşhircilik âdetini kesinlikle yasaklayarak Mü’min kadınların -kendiliğinden görünen hariç- zinetlerini, zinet yerlerini açmamalarını ve başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir” görüşüne yer verildi.
ÖRTÜNMENİN GAYESİ
Komisyon açıklamasında şöyle denildi: “İslâm’ın emrettiği örtünmeden maksat, kadının zinetini ve zinet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin ve zinetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir. Ahzab Sûresi’nin 60. ayetinde; ‘Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve Mü’minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar’ buyrularak, Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir.”
AMAÇ, İFFETİ KORUMAK
Kur’ân âyetleriyle sabit olan örtünmenin iffeti korumayı amaçladığına dikkat çekilen cevapta, İslâm’da, hem erkeklerin hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını zina fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumalarının emredildiği kaydedildi. Dinî Sorular Komisyonu, konuya ilişkin görüşünü şu delillere dayandırdı:
“Hz. Peygamber (a.s.m.) de; ‘...Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır...’ buyurarak harama bakmayı, göz zinası olarak nitelemiştir. Ancak, gözün harama tesadüfen ilişmesinin, kasıtlı bakmak hükmünde olmadığı da hadisi şeriflerde belirtilmiştir. İslâm alimleri, erkeklerin ve kadınların, nikahlı eşleri dışında herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Tedavi, şahitlik ve evlenme maksadı gibi, zaruret veya ihtiyaç halinde bakmalara, fıkıhta belirtilen şartlar ve ölçüler dahilinde müsaade edilmiştir.”
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Üniversiteler baskı altında |
AKP Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ üniversitelerin bilimsel ve idarî özerkliğe sahip olmadığını belirterek,’’Bir öğretim üyesi kanaatini açıkladı diye işinden oldu. Üniversitelere bilimsel özerkliği vermeyi tartışmalıyız’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından hükümete iade edilen 15 yeni üniversiteye kurucu rektör atanmasına ilişkin kanun tasarısı görüşmeleri “Atatürk’e hakaret” tartışmasına sahne oldu.
Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında üniversitelerde bilimsel özerkliğin olmadığını ifade eden AKP Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, Kemalizmi eleştirdiği için açığa alınan Prof. Dr. Atilla Yayla’yı isim vermeden örnek gösterdi. Bozdağ, “Bilimsel özerkliğin adı var. Kendi var mı? Kendi tatilde, yok. Daha geçenlerde, bir üniversitemizde, bir profesör, kanaatini açıkladı diye işinden oldu. Siz, insanların akademik geleceklerini ön kabullerle önlerseniz, sen benim arzu ettiğim gibi değilsin diye engellerseniz, güvenmezseniz, önünü tıkarsanız, bilimsel özerkliği katledersiniz. Bizim bunu tartışmamız lâzım. Bilimsel özerkliği üniversitelere verecek sistemi biz nasıl kurarız, bunun üzerinde durmamız lâzım” dedi.
Üniversitelerde bilimsel özerkliğin olmadığına dair Atilla Yayla örneğini verdiği için Bozdağ’ı eleştiren CHP Sinop Milletvekili Engin Altay ise, “Bozdağ’la aynı parlamentoda görev yaptığı için utandığını” söyledi.
Milletvekillerinin madde üzerindeki sorularını cevaplayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise üniversitelerde araştırma görevlisi kadrolarının bulunduğunu, bu kadroların öğretim üyesi yetiştirilmesi için üniversitelere verildiğini söyledi. Çelik, öğretim üyesi yetiştirme görevinin anayasal olarak YÖK’te olduğunu hatırlatarak, bu konuda gerekli desteği YÖK’e verdiklerini kaydetti. Bakanı Çelik, bazı üniversitelerde profesör bulunmadığı yönündeki eleştirilere de cevap vererek, ‘’Hiçbir üniversite kurulduğu gün Harward olmaz. ODTÜ kurulduğunda ‘Baraka üniversite’ diye alay ediliyordu’’ dedi.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
TİSK Başkanı: Önümüzdeki çakıltaşı Kıbrıs |
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, “Bugün önümüzdeki çakıl taşı Kıbrıs’tır. Bir akıllı bu taşı yolumuzdan almazsa bize mani olacaktır” dedi.
‘’AB Treni Gidiyor mu’’ konulu toplantı da konuşan TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kudatgobilik, hayatı boyunca Türkiye’nin komünist olmaması için kavga verdiğini dile getirerek, esprili bir şekilde, ‘’Keşke Romanya, Bulgaristan gibi komünist olsaydık. O zaman biz de AB’ye üye olurduk’’ dedi.
AB’ye entegrasyon sürecini siyasilerin kendi başına yürütüp ‘’kayaya tosladıklarını’’ savunan Kudatgobilik, gelinen durum karşısında siyasilerin, ‘’Şimdi ne yapacağız’’ diye düşünmeye başladıklarını öne sürdü. Avrupa’nın bugün zor durumda olduğunu dile getiren Kudatgobilik, ‘’hasta adam’’ denildiğinde bugün akla bazı Avrupa ülkelerinin geldiğini ifade etti. Kudatgobilik, Türkiye’nin, Avrupa’nın en büyük 6. ekonomisine sahip olduğuna işaret ederek, ‘’Türk sanayicisi, genci, çalışanı, AB Komisyonu, AB ne derse desin yoluna devam edecektir’’ diye konuştu.
‘’Bugün önümüzdeki çakıl taşı Kıbrıs’tır. Bir akıllı bu taşı yolumuzdan almazsa bize mani olacaktır’’ diyen Kudatgobilik, siyasilerin iktidarıyla muhalefetiyle el ele verip AB konusunda ortak bir strateji belirlemesi gerektiğini kaydetti.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Müzakereler yavaşlayacak |
AB Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp, AB ile müzakere sürecinin sürdüğünü, ancak ‘’ileriye dönük engeller çıkarıldığını ve yavaşlatılacağını’’ söyledi.
Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) tarafından düzenlenen ‘’AB Treni Gidiyor Mu?’’ konulu toplantıda konuşan Oğuz Demiralp, ‘’Müzakere süreci devam edecektir. Ancak yavaşlatılacağı ve ileriye dönük de engeller çıkarılmış olduğu kesindir’’ dedi.
Demiralp, konuşması sırasında, AB Genel Sekreterliği’nde önceki gün yapılan ve AB sürecinin ele alındığı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığındaki toplantıya ilişkin de bilgi verdi. Demiralp, ‘’Toplantıda verilen mesaj, bu (AB) standartlara ulaşmak için gerekli yasa hazırlıklarının yapılması ve 2007 yılında seçim olsun veya olmasın bu reform hareketinin devam etmesi yönündedir’’ dedi.
Demiralp, ‘’Ocak ve şubat aylarında yapacağımız şey, önümüzdeki yıllar için bir yol haritasını hazırlamak olacaktır’’ diye konuştu.
Türkiye’nin, Kıbrıs konusundaki tavrını değiştirmeyeceğini ve gerekli diplomatik kavgayı vereceğini ifade eden Demiralp, ‘’Kıbrıs sorunu var diye hijyen kanunu çıkarmaktan vazgeçmeyelim, Kıbrıs sorunu var diye sendikal haklar yasasını çıkarmaktan vazgeçmeyelim, hem siyasî hem ekonomik reform alanında ilerleyelim’’ dedi.
Kıbrıs konusunun AB içinde kimi kesimler tarafından istismar edildiğini belirten Demiralp, ‘’Kıbrıs konusu, yaratılmış bir bahanedir. Kıbrıs konusu, haklı olduğumuz bir husustur’’ dedi.
‘’Bürokrasinin ve sivil toplum kuruluşlarının, AB standartlarını, siyasî gelişmelerden etkilenmeden ve layık olduğu şekilde Türk insanına ulaştırabilmek için çalışması gerektiğini’’ belirten genel sekreter, ‘’Müzakere süreci AB standartları yoluyla kendimizi değiştirip geliştirme çabasıdır’’ diye konuştu.
Türkiye ve Avrupa’nın birleşmesinin tarihin ve coğrafyanın bir gereği olduğunu kaydeden Demiralp, ‘’Önümüzdeki yıllarda bunu idrak etmesi Avrupa’nın yararınadır. Yoksa, Atatürk Cumhuriyeti daima ayakta kalacaktır’’ dedi.
“İZOLASYONLARIN KALDIRILMASI
İÇİN ÇALIŞACAĞIZ’’
Toplantıda bir konuşma yapan AB Dönem Başkanı Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz ise, Türkiye’nin, her zaman Avrupa projesinin bir parçası olduğunu belirterek, ‘’Sorun, Türkiye’nin Avrupalı olup olmadığı değil, Türkiye’nin gerçekten Avrupalı olmak isteyip istememesidir’’ ifadesini kullandı. Cuntz, Türkiye’nin, ekonomik ve siyasal reformlarının sürdürdüğü takdirde, 10 yıl içinde, AB’nin ‘’işte bu bizim istediğimiz ülke’’ diyeceğini savundu.
Türkiye’nin, Ankara protokolünü uygulaması gerektiğini vurgulayan büyükelçi, Kıbrıs konusunda ise, ‘’Bu, AB’nin değil, BM’nin sorunudur. BM’yi, bu sorunun çözülmesi yönünde teşvik edelim. Almanya dönem başkanlığı KKTC’ye uygulanan izolasyonların kaldırılması ve doğrudan ticaret için çalışacak’’ dedi.
“TÜRKİYE, BİRÇOK YÖNDEN
AB İÇİN BİR FIRSATTIR”
AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Mare Pierini ise, Türkiye’nin AB ile müzakerelerinin sürdüğünü vurgulayarak, ‘’Tren gidiyor, gemi yüzüyor ve müzakereler sürüyor’’ dedi.
Müzakerelerde 8 başlığın dondurulduğunu hatırlatan Pierini, ‘’Yoksa kimse Türkiye’nin AB üyeliğini veto etmemiştir’’ dedi. Pierini, şöyle konuştu:
‘’Türkiye-AB ilişkileri karşılıklı olarak birbirine bağlıdır ve küresel boyuttadır. Türkiye, birçok yönden AB için bir fırsattır. Türkiye’nin dinamik bir ekonomisi var. Ayrıca, Türkiye’nin Avrupa için güvenliğin sağlanması konusunda önemli bir ortaktır.’’
Pierini, Türkiye’nin, Ortadoğu ve Orta Asya ilişkileri açısından önemli olduğunu ve Avrupa’nın bu ilişkilere ihtiyacı olduğunu söyledi. ‘’AB, Türkiye’nin reform sürecini destekliyor’’ diyen Pierini, AB ve Türkiye ilişkilerinde sorunlar yerine, ilişkilerin geleceğine odaklanılması gerektiğini sözlerine ekledi.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Otobüs uçuruma yuvarlandı: 2 ölü, 51 yaralı |
Bingöl-Erzurum kara yolunda, yolcu otobüsünün uçuruma yuvarlanması sonucu 2 kişi öldü, 51 kişi yaralandı.
Diyarbakır’dan Kars’a giden Muharrem Okşar’ın kullandığı 21 AR 020 plakalı yolcu otobüsü, Bingöl-Erzurum kara yolunun 60. kilometresindeki Kıraçtepe mevkisinde buzlanma sebebiyle uçuruma yuvarlandı. Kazada, Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde öğrenci oldukları belirlenen Ergün Filiz ile Fatma Arpa ölürken, 51 kişi de yaralandı.Yaralılardan 23’ü, Bingöl Devlet Hastahanesinde tedavi altına alınırken, 28 yaralı ise Karlıova Devlet Hastanesinde ayakta tedavi edildiler.
|
/ BİNGÖL
12.01.2007
|
|
|
Eczacı sahipsiz değil |
Eczacılık sektöründe büyük bir belirsizlik ve kaos olduğunu belirten İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Kaplan, "Son üç yıldır ilâç alanındaki gelişmeler, eczacılarda büyük bir tepki birikimine sebep oldu. Ve işte artık bugün dayanılmaz hale geldi, bunu da meydanlara çıkıp haykırmak istiyoruz" dedi.
Türkiye'nin dört bir yanından eczacıların katılacağı ve önümüzdeki Pazar günü Kadıköy Meydanı'nda gerçekleştirilecek mitingle ilgili olarak İstanbul Eczacı Odası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşan Zafer Kaplan, son yıllarda eczacılık alanındaki değişikliklerin herbirinin getirdiği kayıpların eczacının kayıpları olarak hayata geçtiğine dikkat çekti.
Anayasa Mahkemesi'nin ihtaliyle ertelenen Sosyal Güvenlik Kurumu Yasası gereği devletle imzalayacakları protokolü de gündeme getiren Kaplan, "Oradaki protokol de belirsiz bir hale geldi. İyi ki belirsiz hale geldi, çünkü ortaya çıkan taslak eczacının çok büyük kayıplarına neden olacak bir taslaktı" dedi.
20 BİN ECZACI SIKINTIDA
Toplantıda, Türkiye’deki yirmi üç bin eczacıdan sadece iki üç bin tanesinin iyi durumda olduğunu belirten Kaplan, "Yirmi bin tane eczacı bugün geçim sıkıntısıyla karşı karşıya" dedi.
2002 Ocak’ta yapılan kepenk kapatma eylemi gibi bir uygulamanın gündemde olmadığını söyleyen Kaplan, "Biz taleplerimizin mutlaka önemseneceğini ve tartışma gündemine geleceğine inanıyoruz. Tabii sağlık ve ilâç alanında öylesine derin bir değişiklik gündemde ki bizim bir miting yaparak bunu halletmemiz, yetkililerin de bütün yasaları geri çekmelerini beklemiyoruz elbette. Bu gerçekçi bir yaklaşım değil. Mitingi yapacağız, ondan sonra da sorunların gidişatıyla ilgili haklarımızı arayacağız" dedi.
TEB SİYASî İKTİDARIN DÜMEN SUYUNDA
Kaplan, TEB'in mitinge neden katılmadığıyla ilgili soruya da, "Türk Eczacılar Birliği ne yazık ki artık farklı bir yapıya kavuştu ve artık o siyasî iktidarın dümen suyundadır. Yani artık eczacının çıkarlarının yanında değil, görüntüde onun yanında ama son iki üç yıldır siyasi iktidarın attığı her adımı desteklemiş, savunmuştur. Bizleri de ikna için çaba içinde olmuştur. Bu da bizim şanssızlığımızdır" sözleriyle cevap verdi.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
12.01.2007
|
|
|
Adaletsizlik 5 yaşında |
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi üyesi bir grup, bir eylem düzenleyerek Guantanamo’nun kapatılmasını istedi.
Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan grup, Taksim Meydanı’na geldi. Burada ‘’Guantanamo’yu Kapatın’’ pankartı altında diz üstü oturan ve üzerlerinde turuncu tulum ve maskeler bulunan gruptakiler, ‘’Adaletsizlik 5 Yaşında’’, ‘’Guantanamo Üssü Kapatılsın’’ yazılı dövizler taşıdılar.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar Koordinatörü Erdem Vardar, yaptığı açıklamada bugün Uluslararası Af Örgütü’nün tüm dünyada bu konuda eylem yaptığını hatırlattı. Hiç kimsenin hukuk koruması dışında tutulamayacağını kaydederek, yaklaşık 5 yıldır 400 kişinin Guantanamo’da tutulduğunu ve bu süreç içinde yargılanmadıklarını ifade etti. Hukuk dışı bu uygulamaya son verilmesi gerektiğini dile getiren Vardar, tüm dünya devletlerinden üssün kapatılması için ABD’ye baskı yapmasını istediklerini bildirdi. İnsan Hakları Derneği üyelerinin de destek verdiği eylemin ardından grup, olaysız şekilde dağıldı.
|
/ İSTANBUL
12.01.2007
|
|
|
Kazanın sebebi kara kutuda |
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Bakanlık kaza kırım heyetinin, Bağdat’ta düşen uçakla ilgili durum tespiti yaparak dün Türkiye’ye döndüğünü belirterek, ‘’Halk arasında kara kutu olarak bilinen uçuş bilgi ve ses bilgi cihazlarının deşifresiyle bu kazanın gerçek nedeni ortaya çıkacaktır’’ dedi.
Atatürk Havalimanı’nda sorularını cevaplandıran Yıldırım, şunları söyledi: ‘’Bu bir uçak kazasıdır. Uçak Moldova tescilli bir uçaktır. O bakımdan birinci derecede Moldova sivil havacılık otoritelerinin yetki ve sorumluluğunda bulunan bir uçaktır. Ancak uçakta bizim işçilerimizin olması bizi milletçe üzüntüye boğmuştur. Şu anda uçağın düşüş nedeni henüz belirlenmemiştir. Bu konuda yetki Moldova sivil havacılık yetkililerindedir. ABD üssü hava sahası Amerikalılar tarafından kontrol edildiği için onlarla beraber bu çalışmalar halen devam etmektedir.’’ Bakan Yıldırım, bu çalışmalara katkı sağlamak için Bağdat’a bir heyet gönderdiklerini, ancak henüz bir sonuç alınmadığını dile getirerek, ‘’Halk arasında ‘kara kutu’ olarak bilinen uçuş bilgi ve ses bilgi cihazlarının deşifresiyle bu kazanın gerçek nedeni ortaya çıkacaktır. Bağdat’a giden Ulaştırma Bakanlığı’nın Kaza Kırım Heyeti bugün (dün) döndü. Bir durum tesbiti yaptılar’’ dedi.
Yıldırım, olayın sebebinin bir an önce ortaya çıkması için gereken her türlü katkıyı yaptıklarını anlatarak, “Bu uçakların uçuş güvenliği olmazsa, tescilli olduğu ülkeden bile başka bir yere gidemez. Elimizde Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün yayınladığı liste var. Uçuş emniyeti açısından uygun olmayan uçakların listeleri. Sürekli olarak yayınlanır ve ülkelerin sivil havacılık yetkilileri bu listeleri takip eder. Bununla da kalınmaz, uçuş izni alabilmek için bir ülkeden başka ülkeye istenen şartlar bellidir” dedi.
Bu arada, Adana Valisi Cahit Kıraç, Adana’dan havalandıktan sonra Bağdat’ta düşen uçakta hayatlarını kaybeden işçilerden Asri Mezarlık morgunda bulunan 20’sinin kimliğinin tesbit edildiğini, 8’i için ise DNA testine başvurulacağını bildirdi.
CENAZELER DEFNEDİLİYOR
Öte yandan kimlikleri belirlenen bazı işçilerin cenazeleri memleketelerinde toprağa verildi. Makine mühendisi Sabahattin Kesten ile elektrik mühendisi Mehmet Durucan’ın cenazeleri, Mersin’de toprağa verilirken, düşen uçakta 6 ay önce evlendiği eşiyle birlikte bulunan Olcay Geyik’in cenazesi ise Adana’da gözyaşları arasında defnedildi. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, kazayı Meclis gündemine taşıdı.
|
/ İSTANBUL
12.01.2007
|
|
|
Akgündüz: İslâm Avrupa’da hızla yayılıyor |
Hollanda Roterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof Dr. Ahmet Akgündüz, Avrupa ülkelerinin büyük bir toplumsal çöküşün eşiğine geldiğini söyledi. Akgündüz, “Bu yüzden İslam Avrupa’da hızla yayılıyor” dedi.
Ümraniye Belediyesi ile Kutup Yıldızı Sağlık Gönüllüleri Derneği işbirliğiyle düzenlenen “Avrupa ve Türkiye’de Gelecekle Alakalı Yeni Perspektifler” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Akgündüz, Avrupa’da yaşanan toplumsal sorunlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle insan ilişkilerinde büyük bir erozyon yaşandığını belirten Prof Dr. Ahmet Akgündüz, bu erozyonun zaman geçtikçe daha büyük sonuçlar doğuracağını vurguladı. Prof. Akgündüz, şunları söyledi:
“Hem Avrupa’nın genelinde, hem de Hollanda’da İslâm inancına ve Türklere karşı bir önyargı var. Maalesef bunun çok büyük bir kısmı İslâmı ve Türkleri tanımamaktan kaynaklanıyor. Hollanda da yüzde 60’ı İslâma olumsuz bakıyor. Birçok Avrupa ülkesinde durum bu. Yapılan propagandalarda İslâm, inançsızlık ve İsa’nın öğretilerini kökünden reddeden bir inanç olarak tanıtılmıştır. Bunu duymak bile şaşırtıyor insanı. Ancak bu durum Avrupa’da genel bir kanı olarak zihinlere yerleşmiş. Avrupa’daki sosyal sıkıntılar Hollanda’da da kendisini gösteriyor. Aile tükenmek üzere. Toplumsal ilişkiler büyük oranda aşınmış durumda. Avrupa büyük bir arayış içindedir. İslâm bu açıdan önemli bir alternatif oluyor. Zaten bu yüzden İslâm Avrupa ülkelerinde hızla artıyor. Çünkü İslâm dini bireyin, ailenin ve toplumun yapısına büyük önem veriyor.” Konuşmasının büyük bir kısmını kürselleşme ve küreselleşmenin doğurduğu sorunlara ayıran Prof Dr. Ahmet Akgündüz, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde, kendi değerlerini kaybetmeden, bu süreçten geçmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
|
/ İSTANBUL
12.01.2007
|
|
|
Gül hakkında gensoru hazırlığı |
Anavatan Partisi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül hakkında ‘’görevini ihmal ettiği’’ gerekçesiyle gensoru önergesi verecek.
Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, AKP hükümetinin izlediği dış politikayı eleştirdi. MİT’in ‘’milli bütünlüğümüzün tehdit altında olduğu, acilen bekle-gör politikalarından vazgeçilmesi gerektiği’’ şeklinde açıklama yaptığını hatırlatan Sarıbaş, bu görüşün, istihbarat bilgilerinin değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıktığını söyledi. Sarıbaş, MİT’in, Hükümete ve Milli Güvenlik Kuruluna sunduğu görüşün arkasında siyasi bir irade bulamadığı için kamuoyuna açıklama yapma ihtiyacı duyduğunu ifade etti. Dış politikada, yapılması gerekenlerin yapılmadığını ileri süren Sarıbaş, ‘’Bölgemizde tehlikeli hadiseler cereyan ederken, zamanında gerekli önlemleri almamaktan dolayı bir görev ihmali var; görevi kötüye kullanmak var’’ diye konuştu.Sarıbaş, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül hakkında ‘’Dış politikaları bir çıkmaza sokarak, görevini ihmal etmek, yapması gerekenleri yapmamak suretiyle görevini kötüye kullandığı’’ gerekçesiyle gensoru önergesi vereceklerini söyledi. Sarıbaş, Abdullah Gül hakkındaki gensoru önergesini 16 Ocak Salı günü TBMM Başkanlığına sunacaklarını bildirdi.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
AKP’nin afişleri TBMM gündeminde |
CHP Hatay Milletvekili Fuat Çay ve Anavatan Partisi Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Kurban Bayramı nedeniyle bilboardlara asılan afişleri sordu.
Çay, TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, fonda Türk Bayrağı ve üzerinde Erdoğan’ın fotoğrafı bulunan “Kurban olam ayına yıldızına. Bayramınız kutlu olsun” yazılı afişlerin hangi illerde asıldığı konusunda bilgi istedi. “Afişin Türkiye’nin belirli bir coğrafyasına (Doğu ve Güneydoğu Anadolu) asılmadığı doğru mudur? Bunun nedeni nedir?” diyen Çay, afişlerin Hatay’da asılmama sebebini sordu. Çay, “Size göre, Hatay halkının bayrağa olan sevgisi az mıdır? Hatay’ı ulusal duyguları zayıf bir il olarak mı görüyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
ANAVATAN’lı Özcan da soru önergesinde, bilboardlardaki ilanların Bayrak Kanununa uygunluğu ile milletin ortak değerleri üzerinden siyaset yapmanın etik olup olmadığı konusunda Başbakan Erdoğan’dan bilgi istedi. AKP’nin bayram afişlerinin iddiaların aksine Erzurum, Erzincan, Muş, Kars ve Bingöl’de bayram süresince bilboardlarda yer aldığı bildirildi.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
ANAVATAN’dan Seçim Kanunu’nda değişiklik teklifi |
Anavatan Partisi Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmesi için kanun teklifi hazırladı.
Kurtulmuşoğlu, TBMM Başkanlığına sunduğu Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinde, kanunda yer alan, ‘genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrenin tümünde geçerli oyların yüzde 10’unu geçmeyen partiler milletvekili çıkaramazlar’ ibaresindeki yüzde 10’luk barajın yüzde 7’ye düşürülmesi öngörülüyor.Teklifte ayrıca parti içi demokrasinin geliştirilmesi amacıyla, partilerin, milletvekili adaylarını ön seçim yoluyla belirlemelerini öngeren düzenleme yer alıyor.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Yargıtay teşkilâtında değişiklik |
Bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve başlamasından sonra adli yapıda meydana gelecek değişiklikler dolayısıyla Yargıtayın daire ve üye sayısının azaltılmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına göre, Yargıtay’daki 21 hukuk dairesinin sayısı 13’e, 11 ceza dairesinin sayısı da 7’ye indirilecek. Bu dairelerde en fazla 150 üye bulunacak. Her daire, 1 daire başkanı ile yeteri kadar üyeden oluşacak.
Dairelerin üye sayıları, Birinci Başkanlık Kurulunca belirlenecek. Tasarıda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yapısında da değişikliğe gidildi.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Meslekî eğitim tartışmaya açılıyor |
YÖK, meslek eğitimini, ‘’yeniden yapılandırmak’’ amacıyla 15-16 Ocak 2007 tarihlerinde Bilkent Otel’de Uluslararası Meslekî ve Teknik Eğitim Konferansı düzenleyecek. Konferansta, Almanya, İngiltere, ABD, Kanada, Japonya ve Kore’de uygulanan meslekî eğitim örnekleri anlatılacak ve meslekî eğitimde yeni yapılanma yaklaşımları ele alınacak.
Konferans, Konferans, 15 Ocakta YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in açılış konuşmasıyla başlayacak. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, ‘’Meslekî ve Teknik Eğitimin Bugünkü Durumu ile Başlıca Sorunları’’nı konu alan açılış bildirisi sunacak.
İstanbul Sanayi Odası Meclisi ve İstanbul Sanayi Odası Mütevelli Heyeti Başkanı Hüsamettin Kavi, iş dünyasının meslekî eğitimden beklentileri ile üniversite-iş dünyası ilişkileri konusunda görüşlerini aktaracak. Oturumlarda, meslekî ve teknik eğitimde İngiltere ve ABD-Kanada, Japonya-Kore ve Almanya’daki meslek eğitimi örnekleri üzerinde durulacak.Konferansta, mühendislik ve teknik eğitim fakülteleri, meslek yüksekokulları da tartışılacak. Konferansa, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, rektörler, MEB’de meslekî ve teknik eğitim ile ilgili birimlerin genel müdürleri, meslekî ve teknik eğitim alanında görev yapan öğretim üyeleri ile TÜSİAD ve iş dünyasından temsilciler davet edildi.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Arınç, Sudan’a gidecek |
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Sudan Ulusal Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim el Tahir’in resmi davetlisi olarak 15 Ocak Pazartesi günü bu ülkeye gidecek.
Ziyaretinin kapsamında Hartum’da restore edilen Türk mezar ve türbelerinin açılış törenine katılacak olan Arınç, Sudan Ulusal Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim el Tahir ve Eyaletler Meclisi Başkanı Mawlana Ali Yahia Dışişleri Bakanı Lam Akol Ajawin ve Enerji ve Madencilik Bakanı Awad Ahmed Al-Jaz ile görüşecek. Sudan Ulusal Meclisi oturumuna da katılacak olan Arınç, burada bir konuşma yapacak. Bülent Arınç, 17 Ocak Çarşamba günü de Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir ile bir araya gelecek, aynı gün akşam saatlerinde Türkiye’ye dönecek.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Batıya hasta göçü önlendi |
Doğunun tek Kardiyoloji Hastanesi olan Van’ın Edremit ilçesindeki Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2006 yılında 23 bin hastanın muayene edildiği ve bunlardan 2 bin 500’ne anjiyo, 661 hastaya ise açık kalp ameliyatı yapıldığı bildirildi.
Doğunun tek Kardiyoloji Hastanesi olan Van’ın Edremit ilçesindeki Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 2006 yılında 23 bin hastanın muayene edildiği ve bunlardan 2 bin 500’ne anjiyo, 661 hastaya ise açık kalp ameliyatı yapıldığı bildirildi.
|
/ VAN
12.01.2007
|
|
|
Engelliye özel hizmet |
Ankara Büyükşehir Belediyesi Engelliler Hizmet Merkezi, kurulduğu 2004 yılından bugüne, kaydı gerçekleşen 10 bin 308 engelli üyenin günlük yaşantısı içinde ihtiyaç duyacağı her türlü faaliyete cevap vermek amacıyla çalışmalarını sürdürüyor.
Merkezde verilen hizmetler psiko-sosyal destek, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri, sosyal-kültürel faaliyetler, eğitime destek hizmetleri, ulaşım ve ortak alanların kullanımı, temizlik, sağlık, bakım-onarım, ekonomik destek hizmetleri ve sosyal yardımlar gibi başlıklar altında toplanıyor. Hizmetin çeşitliliği gün geçtikçe artırılarak sürdürülüyor.
Merkezde görevli Fizyoterapist Mustafa Güzel, engelli vatandaşlara sunulan hizmeti, onların eline verilen bir “fener” gibi değerlendiriyor. Merkeze üyelik için üyenin ya da yakınının beyanı esas kabul edildiği gibi sosyal güvencesi ve geliri olmayan ya da asgarî ücretin altında gelire sahip olan üyeler, tüm hizmetlerden ücretsiz olarak faydalanabiliyor.
|
Ahmet TERZİ
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
Oltayla 150 kiloluk orkinos |
Çanakkale’de ava çıkan bir kişi ve oğlunun oltasına yaklaşık 150 kiloluk orkinos balığı takıldı.
‘’Efe’’ adlı tekneleriyle Nara Burnu açıklarına lüfer balığı avına çıkan Ethem Baştuğ (63) ile oğlu Ercan’ın (39) özel oltalarına büyük bir balık takıldı. Baba ve oğlu, yaklaşık 150 kiloluk orkinosu, 2 saatlik çaba sonucu güçlükle teknelerine çekti. Avladıkları büyük balığı Yat Limanı bölgesinden karaya çıkaran Ethem Baştuğ, ‘’Orkinos balığı avında büyük şansımız var. 3 gün önce yine bu kadar büyük bir balık avlamıştık’’ dedi. Ethem Baştuğ, bir süre kıyıda sergiledikleri balığı satmak için İstanbul’a göndereceklerini kaydetti.
|
/ ÇANAKKALE
12.01.2007
|
|
|
‘Cep’te tek operatör devri kapanıyor |
Cep telefonu abonelerinin istediği operatöre, mevcut numarasıyla birlikte geçiş yapmasına imkân veren ‘’numara taşınabilirliği’’ uygulamasının yolu açılıyor.
Telekomünikasyon Kurumu, numara taşınabilirliği üzerindeki çalışmalarını tamamlayarak, uygulamayı hayata geçirecek yönetmeliği Başbakanlığa gönderdi. Yönetmeliğe göre, mobil telefon aboneleri numaralarını başka bir operatöre taşıyarak, buradan hizmet alma imkanına kavuşacak. GSM abonesi, numarasını başka operatöre taşımak istediğinde, geçmek istediği operatörün bayisine yazılı, müşteri hizmetlerini arayarak veya internet üzerinden talebini iletecek. Abone, taşıma talebiyle birlikte kimliğini ispatlayan bilgileri işletmeciye verecek ve yeni operatörle sözleşme imzalayacak. Operatörün yetkilisi, numaranın taşınması halinde elde edeceği haklar ve yükümlülükleri aboneye hatırlatacak. Merkezi veri tabanının kurulmasının ardından, 3 operatör hazırlıklarını tamamlayarak yıl içinde geçişleri başlatacak. Taşıma talebinin operatörlere bildirim süresi ve taşıma talebi kontrol süresi azami 2’şer gün olarak belirlendi. Bir abonenin yeni operatöre geçişi azami bir hafta içinde tamamlanacak. Abone, isterse eski operatörüne dönebilecek.
Telekomünikasyon kurumu, ‘’uyarı tonu’’ uygulamasının yetersiz kalması durumunda operatör değiştiren aboneler için ‘’anonslu uyarı’’ yöntemini uygulatacak Şebeke değiştiren aboneyi arayanlar, özel ‘’uyarı tonu’’ sayesinde operatör değişikliğini anlayabilecek.
|
/ ANKARA
12.01.2007
|
|
|
|