Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Mustafa Özçelik: Çocuklara iyi örnekler göstermeliyiz

“Hiçbir şey kitabın yerini tutamaz” diyen TYB ödüllü Can Kardeş yazarı Mustafa Özçelik, “Çocuklar, önlerinde hep bir örnek görmek isterler. O yüzden kültürümüzün Nasreddin Hoca, Yunus Emre, Battal Gazi gibi şahsiyetlerini yeni bir kurgu ve yeni bir yorumla çocukların karşısına çıkarmak gerekiyor” diyor.

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Çocuk Edebiyatı” dalında ödüle layık görülen Yazar-Şair Mustafa Özçelik’le çocuk edebiyatı üzerine konuştuk.

*Sayın Özçelik, Can Kardeş yayınları arasında çıkan masal kitaplarınızla Türkiye Yazarlar Birliği 2006 yılı Çocuk Edebiyatı ödülünü aldınız. Sizi öncelikle kutluyoruz. Ödül almak sizce nasıl bir duygu?

Çalışmalarınızın kurum veya kişilerce değerli bulunması ve ödüllendirilmesi elbette sevinilecek bir olaydır. Bu yüzden mutlu oldum. Ama daha önemlisi Türkiye Yazarlar Birliğinin Çocuk edebiyatını ödül dallarından biri olarak görmesi. Çünkü çocuklar için yazmak ülkemizde çok ciddiye alınan bir durum değil. Oysa çocuklar en çok ciddiye alınması gereken varlıklar, çocuklar için yazmak da en ciddiye alınması gereken bir iştir.

*Bu sizin aldığınız ilk çocuk edebiyatı ödülü mü?

Hayır. 2004 yılında da Çocuk Edebiyatçıları ve Yazarları Birliği’nce Şehitler Tepesi isimli eserime “Yılın en iyi çocuk romanı” ödülü verilmişti.

*Siz aslında daha çok şiir ve denemelerinizle tanınıyorsunuz. Kitaplarınızın çoğu da bu iki türde… Çocuklar için yazmak yazarlığınızın neresinde duruyor?

Tesbitiniz doğru. Ben edebiyat dünyasına şiir ve denemeyle girdim. Yayınlanan ilk kitabım da bir şiir kitabı idi. Deneme türünde yazmayı da çok seviyorum. Çocuklar için yazmaya gelince bunda yıllarca öğretmenlik yapmamın büyük bir etkisinin olduğunu söylemeliyim. Yani bir tür sorumluluk hissettim bu konuda. Çünkü benim yazmaya başladığım yıllarda çocuk kitapları genellikle çeviri eserlerden oluşuyordu. Önce Mevlânâ, Sadi, Beydaba gibi doğu klasiklerinden uyarlamalarla başladım işe ardından da te'lif hikâye ve masallara yöneldim.

*Bu ödül size bu telif çalışmalarınızdan dolayı mı verildi?

Elbette… 2006 yılı içinde Can Kardeş yayınları arasında 10 masal kitabım çıktı. Bunların hepsi te'lif eserler… Öncelikle bunların dikkate alındığını, ama diğer çocuk kitaplarımın da bu değerlendirmede göz önünde bulundurulduğunu sanıyorum.

*Çocuk kitapları sizce nasıl olmalı?

Bu meselenin iki yönü var. Birincisi muhteva… Çocuk kitaplarında yazar çok titiz olmak zorunda… Çocuklar, birer ayrıntı ustasıdır. Onların dikkatinden hiçbir şey kaçmaz. Dolayısıyla çocuk edebiyatçısı çok titiz ve dikkatli olmak zorundadır. Çocukların duygu ve düşünce dünyasını zenginleştirecek, güzelleştirecek konularda yazılmalı bu kitaplar. Ve kendi kültürel değerlerimizi onlara tanıtma, benimsetme gibi bir özelliği de olmalı. Yani hem estetik, hem etik olarak problemsiz kitaplar olmalı bunlar. İkincisi sayfa tasarımı, resimleme, kapak gibi teknik konularda da yine çok titizlik gösterilmeli.

*Çocukların günümüzün internet ve sanal oyunlar dünyasında kitapla buluşması zor değil mi?

Elbette böyle bir tehlike mevcut. Ama bu aşılamaz değil. Çünkü hiçbir şey kitabın yerini tutamaz. Ama çocuğun somutlaştırma ihtiyacını tatmin edebilmek için çocuk kitapları tasarım olarak çok iyi düzenlenmeli. Ayrıca eğitimcilerin ve ailelerin çocuklarının kitap okuma alışkanlığı kazanmasında ve bu alışkanlığın sonraki yaşlarında da sürdürülmesi konusunda gayretli olmaları gerekir. Bu yüzden her evde mütevazi de olsa bir kitaplık bulunmalıdır. Kitap okumanın bir ihtiyaç olarak algılatılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Yani kitap okumak yalnızca boş zamanlarımızı değerlendirmenin bir yolu değildir. Okumak, en temel ihtiyacımızdır. Çünkü kitap sadece bize bilgi vermez aynı zamanda dil zevki ve bilinci kazandırır. Bir hayat görüşü edinmemizi sağlar. Bize bir yaşama üslûbu verir.

*Yılların çocuk dergisi Can Kardeş başta olmak üzere ülkemizde çok sayıda çocuk dergileri yayımlanıyor. Dergiler çocuk ekleri veriyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

Can Kardeş, bizim de çocukluğumuzun dergisi… Yeni nesilleri eğitti ve eğitmeye devam ediyor. Gayet güzel bir muhtevası var. Görsel olarak da albenili. Ama derginin kitap yayınlarıyla desteklenmesi ve zenginleştirilmesi gerekiyor. Öte yandan başka dergiler de var. İçlerinde bu işi çok ciddi biçimde yapanlar olduğu gibi çocuğu iyi bir tüketici olarak görüp kazanç mantığıyla çıkan dergiler de var. Bunlardan sakınmak lâzım. Çocuk dergileri ve kitapları aslında bir ekip çalışması… Yani yazar ve ressamla bitmiyor her şey. Metinleri ve resimleri mutlaka bir pedagog da görmelidir. Çocukların algılama düzeyleri çok yüksektir, verileni çok çabuk kavrarlar. İşte bu noktada neyin nasıl verildiği, verilmesi gerektiği önem taşıyor. Aksi takdirde çocuk, bilhassa çizgi roman tarzındaki kimi çalışmalardaki şiddet ögelerinden olumsuz olarak etkilenebilir. Şüphesiz insanlar yayımladıkları kitap ve dergilerden para kazanacaklardır ama bu nu yaparken çocukları kaybetmek gibi bir duruma da düşmemek gerekir.

*Çocuk edebiyatı konusunda çalışmalarınız sürecek mi? Tezgâhınızda yeni çalışmalar var mı?

Çocuklar için yazmayı seviyorum. Aynı zamanda bir sorumluluk olarak görüyorum bu işi. Biyografi çalışmaları yapmayı düşünüyorum. Çocuklar, önlerinde hep bir örnek görmek isterler. O yüzden kültürümüzün Nasreddin Hoca, Yunus Emre, Battal Gazi gibi şahsiyetlerini yeni bir kurgu ve yeni bir yorumla çocukların karşısına çıkarmak gerekiyor. Eskiden sözlü kültürle her çocuk bu kahramanları öğrenirdi. Modernite, çocukların karşısına şimdilerde çok farklı kahramanlar(!) çıkardı. Çocuk, kendini onlarla özdeşleştiriyor. Bu da kendi kültüründen kopmak gibi olumsuz bir sonucu doğuruyor. Bu bakımdan biyografi çalışmalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Bir de modern san’at masalları yazılmasını çok önemsiyorum. Çünkü çocuklar için yazılan eserler sadece didaktik olmamalı… Çocukların eserler yoluyla estetik bir bakış açısı ve san’at duyarlığı kazanmaları da çok önemlidir. Yine klasik masallarımız yeni bir yorumla yeniden kaleme alınmalı…

*Çocuk edebiyatından ağırlıklı olarak masal ve hikâyeler mi anlaşılmalı?

Elbette hayır… Ama yaş gelişimleri dikkate alındığında en başta masallar, ardından hikâyeler gelir. Fakat bu iki temel tür roman, tiyatro, anı, günlük gibi türleriyle de zenginleştirilmeli. Hatta çocuklar için denemeler bile yazılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çocuklar günümüzde iletişim ve bilgi araçlarıyla erken büyüyorlar. Pekâlâ deneme de onlar için uygun bir tür olabilir. Bir de mizah türü önemli… Kültürümüzde bir Nasreddin Hoca var. O, bu çağın çocuklarının da sevdiği bir karakter olarak çocuk edebiyatı türündeki eserlerde yerini almalıdır. Aksi takdirde çocuklarımızı Noel Baba’ya terk etmiş oluruz ki bunun ne anlama gelebileceğini hepimiz biliyoruz. Böyle yapılırsa çocuklar, bizden ve bize ait olan değerlerden uzaklaşır, hayatımıza, toprağımıza, inançlarımıza yabancılaşırlar.

*Çalışmalarınızda başarılar diliyor, bu söyleşi için teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür ederim.

Mustafa Özçelik kimdir?

1954 yılında Eskişehir’de doğdu. Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe bölümünü ve Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi.

Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Dumlupınar Üniversitesinde öğretim elemanı olarak çalıştı. Halen serbest yazarlık hayatını sürdüren yazarın şiir, deneme, inceleme, hikâye ve masal türlerinde yayınlanmış otuz eseri bulunmaktadır. Kendisine ödül kazandıran eserleri ise Can Kardeş yayınları arasında 2006 yılında yayımlanan Küçük Fidan, Başak Anne, Hasan Dede’nin Bahçesi, Kırmızı Uçurtma, Gül Bebek, Aybüke’nin Çiçekleri, Ayna, Uçurtma ve Yıldız, Yaralı Serçe, Ay Güzeli, Uyuyan Güzel isimli masal kitaplarıdır. Özçelik, 2002 yılında da Çocuk Edebiyatçıları Birliğince Yılın Çocuk Romancısı seçilmişti.

Salih AYTEMUR / 10a.jpg

08.01.2007


 

Ortaylı’ya saygı

Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” faaliyetlikleri, bu akşam gerçekleştirilecek olan İlber Ortaylı gecesi ile sürüyor.

Kültür, sanat, edebiyat ve düşün dünyasındaki usta isimlerin çalıştıkları alanlara damga vuran çeşitli yönleri ile izleyici ile buluştuğu gecelerin yirmi birincisi, saat 19.00’da Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde (Akatlar Kültür Merkezi).

Faruk Şüyün’ün hazırladığı ve yöneteceği gece, Topkapı Sarayı Başkanı, tarihçi, yazar İlber Ortaylı’nın görüntüleri ile başlayacak.

Alev Alatlı, Avni Özgürel, Emre Öktem, Füsun Akatlı, Nazan Ölçer, Hüseyin Hatemi, Zeliha Berksoy’un konuşmacı olarak katılacakları geceyi Selen Domaç sunacak.

Şefika Kutluer’in küçük bir flüt resitali vereceği faaliyette Berk Yaygın ve Şebnem Hasanisongi, İlber Ortaylı’nın makalelerinden örnekler okuyacaklar.

Melih Cevdet Anday Sahnesi

(Akatlar Kültür Merkezi):

Zeytinoğlu Caddesi

(Akmerkez’in karşısındaki cadde)

No. 8 Etiler - İstanbul

Tel: 0 (212( 351 93 84

08.01.2007


 

‘Işık ve mekân. Sinan’

Türkiye Mimarlar Odası Kayseri Şubesi tarafından, Mimar Sinan’ın ölümünün 419. yılında yapılacak anma törenleri öncesinde afiş yarışması düzenleniyor.

9 Nisan 2007 tarihinde düzenlenecek anma törenleri öncesinde gerçekleştirilen ‘Işık ve Mekân. Sinan’ konulu afiş yarışması için son müracaat tarihi ise 9 Şubat 2007 tarihi olarak açıklandı. Yarışmada dereceye girecek ilk 3 afiş ve 2 afiş içinde mansiyon ödülleri verilecek.

Türkiye Mimarlar Odası Kayseri Şubesi Başkanı Hakan Mahiroğlu, afiş yarışmasıyla Mimar Sinan’ı en iyi şekilde tanıtmak ve hazırlanacak bu afişlerin birçok uluslar arası kongre ve değişik programlarda kullanımını sağlamak olduğunu söyledi.

Mahiroğlu, afiş yarışmasına Türkiye genelinde birçok kişinin ilgi göstereceğini ve değişik birbirinden güzel afişlerin yarışmada yer alacağına inandıklarını kaydetti.

08.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004