|
|
|
“Gül” ile “Lâle” kucaklaşıyor |
Şam Kültür Günleri’nin açılışında konuşan Şam Valisi Dr. Bisher Al Sabban, Şam Gülü ile İstanbul Lâlesi’nin kültür günlerinde kucaklaşmasını dileyerek, “Çok güzel olan bu tarihî şehir ile Şam, hem tarih hem de kültür arkadaşıdır” dedi.
‘İstanbul’da Şam Kültür Günleri’nin açılış töreni İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Şam Valisi Dr. Bisher Al Sabban’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Cemal Reşit Rey Konser Salonunda gerçekleştirilen törene Başkan Kadir Topbaş ve Şam Valisi Dr. Bisher Al Sabban’ın yanı sıra Türkiye-Suriye Parlamento Dostluk Grubu Eş Başkanı Milletvekili Prof. Yüksel Çavuşoğlu, Başkan Topbaş’ın eşi Özleyiş Topbaş, Vali Sabban’ın eşi Meysa Gazal Sabban da katıldı. Törende ilk konuşmayı yapan Prof. Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşmasının 1 Ocak 2007 yılında başlamasıyla sınırların ortadan kalkacağını, Suriye-Türkiye mallarının karşılıklı değerleneceğini belirtti. Çavuşoğlu, “İki ülke arasında kapılarda vize problemleri vardı her iki ülke arasındaki milletvekilleri gümrük kapısından rahatlıkla geçebilecek şimdi bu aynı durum işadamları içinde gerçekleştiriliyor. İki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşması bu yıl başında başlayacak” dedi.
Ardından söz alan Şam Valisi Dr. Bisher Al Sabban, Şam Gülü ile İstanbul Lâlesi’nin kültür günlerinde kucaklaşmasını dilediğini belirtti. Sabban, “Çok güzel olan bu tarihî şehir ile Şam, hem tarih hem de kültür arkadaşıdır. İki şehir arasında çok güçlü derin bağlar vardır. Kardeşlik ve adaletin tesisi noktasında güzel bir kompozisyon oluşturuldu sevgi, emniyet ve sosyal alanlarda” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise, tarih boyunca Türk halkının Şam’a, Suriye’ye büyük ilgi duyduğunu ifade ederek, “Mayıs 2006 yılında Şam’da gerçekleştirdiğimiz İstanbul Kültür Günleri’nin hemen ardından, bu yıl içinde İstanbul’da Şam Kültür Günleri olması iade-i ziyaret heyecanımızın arka arkaya pekişmesi anlamına gelmektedir. Tarih buyunca Türk halkı, Şam’a büyük ilgi duymuştur. Geçmiş yüzyılda dünyada ülkeler yarışırdı, bu yüzyılda şehirler yarışıyor. İstanbul’u bu yarışa soktuk. Arzu ediyoruz ki dost kardeş ülkelerin şehirleri bu yarış içinde olsun. Heyecanlarımızı, bilgilerimizi birleştirerek geleceğe birlikte adım atalım. Hayallerinizi büyük kurmanız gerekiyor. Hayallerinizi gerçekleştirmek için önünüzdeki engelleri kaldırdığınızda onlara ulaşmış olursunuz” açıklamasında bulundu.
Kadir Topbaş, 2008 yılında Arap ülkelerinin Şam’ı kültür başşehri seçtiğini hatırlatarak, “İnşallah bu 2008 yılı, Şam’ın bir hamle yılı olarak ortaya çıkar. Bunun için gerekli hazırlıklarla biz de gerekli desteği vereceğiz. Medeniyetlerin, kültürlerin buluştuğu iki kıt’a üzerindeki bu şehir 4 bin 500 yıllık tarihiyle 3 büyük imparatorluğun dünyaya hükmettiği bir şehirdir. Gerçek bir barış şehridir” ifadelerini kullandı.
|
20.12.2006
|
|
|
Yeni Eğitimciler Derneği Şanlıurfa Şubesinden seminer |
Genel merkezi Ankara’da bulunan Yeni Eğitimciler Derneği’nin Şanlıurfa şubesi tarafından Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası seminer salonunda “21.Yüzyıl Eğitimi” konulu bir seminer düzenlendi. Seminere yoğun bir ilgi vardı. Eğitim danışmanı İsmail Benek’in sunum yaptığı programda dernek başkanı Mehmet Akbaş da bir konuşma yaptı.
Derneğin amaçlarını da özetleyen Akbaş, şunları söyledi:
“İnsan merkezli düşüncenin egemen olduğu yüzyılımızda, insanî değerleri esas alan, bireysel farklılıkları gözeten, uzlaşma ve esneklik kültürünün sağladığı teşvikiyle, her insanın değerli ve eğitilebilir olduğundan hareketle, demokratik eğitim anlayışını yurt içinde ve yurt dışında, eğitime ilgi duyan ya da eğitimle iştigal eden kişi ve kurumlarla paylaşmaktır. Başta eğitim alanında olmak üzere, insana yönelik her türlü sahada sosyal, ekonomik, sportif ve kültürel faaliyetlerde bulunmak. Resmî ve özel eğitim kurumlarının her kademesinde aktif halde hizmet veren ve hizmet alan; öğrenci, öğretmen, öğretim görevlisi, teknik personel, idareci ve yardımcı personele, eğitim ve kültür alanında yardımcı olabilmek, hizmet verebilmek, maddî ve manevî her türlü destek için imkân sağlamak ve bu konuda Kanun ve mevzuatın öngördüğü şartlar doğrultusunda faaliyetler tertip etmek veya yapılan faaliyetlere katkıda bulunmak, yardımcı olmaktır.”
Semineri sunan Eğitim yönetim danışmanı İsmail Benek Eğitimde ezber bozmanın zamanının geldiğini belirterek ezberci,öğretmen merkezli eğitimin artık iflâs ettiğini ifade etti. Eğitimin bir süreç olduğunu belirten Benek, öğrencilerin sorgulayan,düşünen ve düşündüklerini uygulayan birer birey olarak yetiştirilmeleri gerektiğini söyledi.
Eğitimcinin şikâyete hakkı olmadığını sürekli çözüm sunması ve pozitif düşünmesi gerektiği üzerinde duruldu. Bireyi bir dünya gibi düşünmek gerektiğini belirten Benek, “Başta kendimiz tanımalıyız. Kendimizi eğitmek kendimizi okumak yani eğitende biz eğitilende biz olduğunu bu işi yaparken içtenlikle empatiyle ve sempati duyarak yapmamız lâzımdır” dedi.
|
Yeni Asya
/ ŞANLIURFA
20.12.2006
|
|
|
Fatih Sultan Mehmet, Mevlânâ’nın torunu mu? |
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi (SÜMAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, pek çok tarihî kaynağın, Fatih Sultan Mehmet’in 6. kuşaktan Mevlânâ’nın torunu olduğu görüşünde birleştiğini söyledi.
Şimşekler, Mevlânâ’nın sevgi ve hoşgörü temelinde yükselen anlayışıyla, mesajlarını çağımız insanına bile ulaştırmayı başaran büyük bir şair, düşünür ve mutasavvıf olarak kabul edildiğini belirtti.
Şimşekler, 13 yüzyıl Selçuklu döneminde yaşamış olan Mevlânâ ile Osmanlı padişahları arasında bir bağ olduğu tezini, üzerinde durulacak bir konu olarak gördüklerini, doğruluğu tümüyle kesinleşmemiş bu bilgiden, Türkiye’de pek çok kişinin de haberdar olmadığını vurguladı.
Pek çok tarihî kaynağın, Fatih Sultan Mehmet’in 6. kuşaktan Mevlânâ’nın torunu olduğu görüşünde birleştiğinin altını çizen Şimşekler, şunları kaydetti:
‘’Örneğin, Osmanlı padişahlarından Çelebi Mehmet, Mevlânâ soyundan geldiği için Çelebi unvanını alıyor. Bu konu aslında doğrudan tarihçilerin ilgi alanına giriyor. Biz bu konuyu derinlemesine araştırmadık ancak, bu tarihi tesbit, tarihçiler tarafından yalanlanamıyor. Ünlü Mevlânâ Araştırmacısı, merhum Kültür Bakanlığı Eski Müsteşarı ve eski Konya Müzeler Müdürü Mehmet Önder de bir konferansta sunduğu tebliğinde, Fatih Sultan Mehmet’in, Mevlânâ’nın 6. kuşaktan torunu olduğunu ifade etmektedir.’’
Şimşekler, tarihçilerin görüşleri doğrultusunda, Mevlânâ’nın Fatih Sultan Mehmet’e kadar uzanan soy kütüğünü ise şöyle sıraladı:
‘’Mevlânâ’nın Sultan Veled adını taşıyan oğlunun Mutahare Hatun adında bir kızı olur. Mutahare Hatun, Germiyanoğlu Yakup Çelebi ya da Süleyman Şah ile evleniyor. Bu şecerede, sadece Germiyanoğlu Sultanının hangisi olduğu konusu net değil. Ancak bu sultanlardan biri de diyebiliriz. Germiyanoğlu Sultanı ile Mutahare Hatun’un evliliğinden, Devlet Hatun adlı bir kız doğuyor. Devlet Hatun da Yıldırım Bayezid ile evleniyor. Bu evlilikten ise Mevlânâ’nın soyundan geldiği için ‘Çelebi’ unvanını alan Padişah Çelebi Mehmet doğuyor. Çelebi Mehmet’in, oğlu Padişah 2. Murat’tan olan torunu ise Fatih Sultan Mehmet. Böylece Fatih, Mevlânâ’nın 6. kuşaktan torunu olmuş oluyor.’’
|
20.12.2006
|
|
|
Medeniyetler ittifakının müziği |
Yahudi asıllı müzisyen Daniel Barenboim ve Edward Said tarafından 1999’da İsrail ve Ortadoğulu genç müzisyenleri bir araya getirerek kültürler arasında beraberliği güçlendirme amacıyla kurulan Doğu-Batı Divanı Orkestrası, Medeniyetler İttifakı Toplantısı çerçevesinde BM Genel Kurul Salonu’nda bir konser verdi.
Konseri Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve eşi Nane, İspanya Başbakanı Jose Louis Rodriguez Zapatero ve eşi Sonsoles Espinosa, BM Genel Kurulu Başkanı Şeyha Haya Raşid El-Halife, Devlet Bakanları Mehmet Aydın ve Ali Babacan da izledi.
Konserin başlangıcında İspanya Başbakanı Zapatero, BM Genel Sekreteri Annan ve BM Genel Kurulu Başkanı El-Halife de birer konuşma yaptı. Daha sonra söz alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Medeniyetler İttifakı girişiminin başarıya ulaşabilmesi için Türkiye’nin üzerine düşen her şeyi yapmaya hazır olduğunu belirterek, Türkiye’nin Batı’nın parçası olduğu gibi Doğu ile de çok sağlam kültürel bağlara sahip olduğunu ifade etti. Erdoğan, Doğu ile Batının birleşmesinde san’atın güçlü çağrışımının etkisi olacağını dile getirdi.
Annan’ın 8 yılda BM’de gerçekleştirdiği hizmetleri anlatan bir sinevizyon gösterisi de sunulurken, Annan, konuşması öncesi ve sonrası dakikalarca alkışlandı.
|
20.12.2006
|
|
|
|