Hayatın bilmeceleri, her zaman doldurulması gereken boş karelerdir.Bazen satır sütuna, bazen de sütun satıra uymayabilir. Bulmaca/bilmece çözerken, doğru satır ya da sütundan emin olduktan sonra diğeri üzerinde sağlama yapmak, daha emniyetli yoldur.
Şüphesiz her sorunun kare kutularına sığacak cevabı da bulamayabiliriz. Belki de cevabı yoktur. Benzer şekilde cevabı olanın da sorusu teşkil edilemeyebilir. Boşlukta kalan konular zihnimizin bulmacası olarak bizi kurcalayabilir.
Kendi bilmecelerimizi çözmek, satır/sütun dengesinde yerli yerine oturtmak, ciddî bir emek ve metot ister.
Her harfin bir diğeri ile anlam kazanması, yan yana gelmiş harflerin dizilişinden farklıdır. Bir anlam bütünlüğü ile harfler kelimelere yükleme yaparlar. “Kelimenin tam manasıyla” bir bütünün parçası olurlar.
Bir itina, teşkil ve tertip ister harflerin dili ve kavramlaştırdıkları kelimelerle onların tasavvura/vizyona kapı açan cümleleri…
Kendimizi tanımlayan harfler ile onların teşkil ettiği mânâların kelimeleri ve bizi ifade eden mânâ doygunluğu bir sistem oluşturmalıdırlar.
Benim hayat kelimem/kavramım hangisidir?
Ben,neyin tercümesiyim?
Ben,pozitif “Ben” olarak, hangi sorumluluğun ifasıyım?
En farklı, makul ve sürekli olan misyonum nedir?
Benim özelliklerimi en iyi yansıtacak tutum ve davranışlarım nelerdir?
Bu ve benzeri sorular, bulmacanın x,y koordinatlarında uzayıp giderler. Yukarıdan aşağıya bulmacasında, yaratıcının emirlerini kabullenme ve O’nun rızasına uygun yaşama iradesi gerekir.Aşağıda olanlar ise bize ait duygu ve düşünce sistemimizdir. Kalp, beyin, ruh, akıl,vicdan testinin yukarıdan alınan istekler doğrultusunda karşılanmasıdır.
Soldan sağa ise eşitliğe dayalı iletişim ve imtiyazsız beraberliklerin yaşandığı bir yaşama alanı bizi karşılamaktadır.
Sürekli meraklarımızın kışkırttığı yeni sorular ve bunlara cevap bulma çabası, bilmecelerimizi kısmen çözse de, arayışın devamındaki yeni açılımlara bizi sürükleyebilir.
Kendimize ait beklentilerimizle birlikte sorguladığımız her anımız, bize yeni ufuklarda açar, tam tersine nadiren de olsa ufkumuzun önünü de kapatabilir.
Büyüleyici iç dünyamızın hazinelerine ulaşıp, daha önceki belirsizlikleri bertaraf etmenin bir yolu bulunmalı.
“Hayır” demenin demokratik refleksleriyle, iddiamızı, akıllı itirazlarla sürdürmeliyiz.
Yetenek haritamızın bize özgü sonuçlarıyla, hayatı anlamlandırmak,canlandırmak ve motive edici coşkularla taçlandırmak, zihin açıcı bulmaca sorularıyla ve düşünülen cevaplarla karşılamak, bize yeni ödevler yükler.
Bitmeyen ve her zaman kendini gösteren bu sorumluklar, aynı zamanda uğraşmamız gereken çözümlerdir.
Çözüm bizde…
|