Genelkurmay Başkanlığı’ndan gazetelerde çıkan kimi haber ve yorumlara ilişkin bir açıklama geldi.
Açıklama şöyle:
“Son günlerde bazı basın yayın organlarında ‘Bir Kuvvet Komutanı’ veya ‘Üst Düzey Bir Askeri Yetkili’ ifadeleri esas alınarak haber yapılmakta, kamuoyunda sözde gündem oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Daha önce de müteaddit defalar açıklandığı üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin faaliyetlerini ve düşüncelerini gerekli olduğunda kamuoyuna duyurmaya ve basını bilgilendirmeye yetkili makamlar belirlenmiş olup yapılacak açıklamalarda makamlar açıkça belirtilmektedir.
Yanlış algılamalar ve telkinler yolu ile Türk halkını yönlendirme amaçlı olduğu değerlendirilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bilgisi dışında, onun adını kullanarak, açık kimlik bildirerek veya bildirmeden yapılan bu türden haberlere ve siyasi yorumlara asla itibar edilmemelidir...”
Pek âlâ...
Hatırlanacaktır Bilal Çetin, bir kuvvet komutanının bir süre önce söylediklerini köşesine taşımış, askerin siyasete ve hükümete bakışını bu sözlerden hareketle yorumlamaya çalışmıştı. Bizim de dahil olduğumuz bir dizi yorumcu da bu konuda fikir beyan etmişti.
Söz konusu kuvvet komutanı Çetin’e şöyle demişti:
“Devlet başka bir şeydir, hükümet başka. Hükümetler gelip geçicidir. Devletin temel stratejik politika hedeflerini her hükümet kendine göre yorumlayıp, değiştirmeye kalkarsa, Türkiye ciddi problemlerle karşı karşıya gelebilir... Hükümet her an ‘telafisi mümkün olmayan hatalar yapabilir’…”
Şimdi soralım: Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında neye itiraz ediyor, neyi yalanlıyor?..
Kuvvet komutanının mantığını ya da siyasete bakışını mı? Yoksa açıklamanın yapılma ve kullanılma biçimini mi?
Birincisine özellikle yapılan bir vurguyla her ikisi olmasını da arzu ederdik...
Eğer öyle olsaydı, Genelkurmay Başkanlığı kimi siyasi konularda fazla ileri gidildiği ve bu ileri gidişin özellikle askeri kesimde tedirgin edici kimi hareketliliklere kapı açtığını varsaymış olurdu...
Ve biz de, bu durumu, koşulların demokratik terbiyesi olarak yorumlayabilirdik...
Ancak durumun böyle olmadığı ortada...
Askeri karargah istiyor ki, tepki ve görüşler en üst düzeyde ve kurumsal bir nitelikle açıklansın...
Genelkurmay Başkanlığı “bir kuvvet komutanı, üst düzey askeri yetkili” şeklindeki, 28 Şubat dönemine damgasını vurmuş, ordu içi emir-komuta mekanizması üzerinde olumsuz etkilerde bulunmuş üsluptan rahatsız...
Aksi halde Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt neden Ertuğrul Özkök’ü arasın?
Neden özellikle yazılmak üzere olduğunu belirterek hükümetin Kıbrıs hamlesini eleştirsin? Daha doğrusu Çetin’in yazısındaki kuvvet komutanının görüşlerinin uygulamalı bir açıklamasını yapsın?
Şunları söylememiş miydi Org. Büyükanıt:
“Kıbrıs’ta 40 bin askeri olan bir kurumun görüşü alınmaz mı? Sorsalardı şunu söylerdik: Bize göre bu açılım, devletin resmi görüşünden sapma anlamına gelmektedir. Limanları açacağız diyorsunuz. Hangi limanları açacaksınız?”
Daha sonra Dışişleri Bakanlığı’nın Genelkurmay’a bilgi verdiği anlaşılmamış mıydı?
Ve sonuç olarak Büyükanıt’ın rahatsızlığının TSK’ya bilgi verilmemesinden değil, TSK’dan izin alınmamasından kaynaklandığı ortaya çıkmamış mıydı?
O zaman?
Yeni Şafak, 14.12.2006
|