Son dönemde akılda kalacak en çarpıcı başlığı dün Yeni Şafak atmıştı. Konu, “Bilimsel Düşüncenin Gücü” sloganıyla yola çıkan Erke’nin basın toplantısıydı.
Günlerdir basını meşgul eden bu konu genelde ortaya atılan iddiaların kofluğu ve toplantıya katılan emekli generaller üzerineydi.
Evet, günlerce süren reklam kampanyasının ardından ortaya ne bir ürün çıktı, ne de ürünle ilgili teknolojik bir bilgi.
Basın toplantısına katılanların ilginç bağlantılarını dün Serpil Yılmaz Milliyet’teki köşesinde aydınlatmaya çalışmıştı.
Erke adına bilgi verdiğini söyleyen emekli tümgeneral Çetin Uğural, Ertan Gönen’in başkanlığı döneminde Kızılay yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuş bir isim.
Kızılay, devletle sıkı fıkılığıyla bilinen bir kurum. Zaten Uğural da bu deneyiminin ardından emekli bir MİT mensubuyla iş hayatına atılmış.
Basın toplantısına çağırdığı isimler de ilginç. Hepsi 28 Şubat sürecine şöyle veya böyle bulaşmış isimler.
Kimler yok ki?
Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Muhittin Fisunoğlu, Eski Jandarma Genel Komutanı Özden Boztepe, Kemal Yavuz, Necati Özgen, Hikmet Karabay falan.
Sadece ticari bir girişimi aşan, siyasi bir faaliyetin altyapısını oluşturacak bir grup izlenimi veriyor insana.
Toplantıya katılanlar eski bürokrat, şirket adına konuşan kişi de emekli bir bürokrat. Şirketle ilgili kimse bilgi vermiyor.
Burada araştırmacı gazeteciliğin devreye girmesi gerekir.
Günlerce süren tam sayfa gazete ilanlarının maliyeti nasıl karşılandı?
Olmayan bir şeyin ilanı için kim, niye bu kadar para harcadı?
Niye 28 Şubat ekibi toplu halde böyle bir girişime destek verdi?
Ortada yakıtsız bir motor mu var, yoksa halksız bir demokrasi arayışı mı, merak konusu.
Belki bir gazeteci eldeki verilerden ortaya çıkarak bu “Türk Şey”inin arkasında yatan gerçekleri ortaya çıkarır.
Sabah, 24 Kasım 2006
|