Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Irakzede Bush’un yeni hedefi İran

ABD Başkanı George Bush, nükleer çalışmalarından vazgeçmeyi reddeden İran’ın, ekonomik tecritle tehdit edilmesini istedi. Bush, İsrail Başbakanı Ehud Olmert’le Beyaz Saray’da bir araya geldikten sonra basına yaptığı açıklamada, “Uranyum zenginleştirme programına devam etmesi halinde İran, ekonomik tecritle karşı karşıya bırakılmalı” dedi.

Bush, İran’a ambargo uygulanmasını isteyip, istemediğinin sorulması üzerine, uluslararası topluluğun, “Eğer devam etmeyi seçerseniz, tecrit edileceksiniz” diyerek tek ses halinde hareket etmesinin büyük bir önemi bulunduğunu belirtti.

İran’ın, dünya barışı için bir tehdit olduğunu kaydeden Bush, Tahran yönetiminden, nükleer çalışmalarından vazgeçmesini bir kez daha istedi.

İsrail Başbakanı Olmert de İran’ın, ülkesinin güvenliği açısından bir tehdit oluşturduğunu belirterek, kaygılarını dile getirdi.

Görüşmede, İran’ın yanısıra, ABD Kongresi’nde yapılan ara seçimlerin ardından Washington yönetiminin Orta Doğu politikasındaki olası değişikliklerinin ele alındığı da kaydedildi.

15.11.2006


 

Şam: Kapılarımız açık!

Suriye’nin, ABD’nin Irak’ın istikrara kavuşturulması konusunda yardımını isteyebileceğine yönelik açıklamalardan memnun olduğu ve Washington’un Şam yönetimiyle görüşmelere kapıyı açıp açmayacağını bekleyeceği bildirildi.

Resmi Teşrin gazetesinin bugünkü başyazısında, “Suriye’nin bölgede güvenlik ve istikrarın elde edilmesi için ABD ile diyaloğa hazır olduğu ve bunun için topun ABD’nin sahasında olduğu” ifade edildi.

Suriye ile diyalog ihtiyacına ve bölgedeki sorunlara nasıl el atılacağına dair açıklamaların “ilginç” olduğu belirtilen yazıda, Washington’un İsrail’in 19 kişinin öldüğü Gazze saldırısı için kınanmasını öngören BM Güvenlik Konseyi kararını veto etmesinin, bölgesel sorunlarda ABD’nin yapıcı ve objektif tutumu açısından “iyi olmadığı” kaydedildi. ABD Başkanı George Bush, geçmişte İran ve Suriye’den Irak’taki şiddetin sona erdirilmesine yardımcı olmasını istemeyi reddetmişti. Ancak ABD’de Demokratların ara seçimlerde Kongrenin iki kanadında da baskın gelmesi ve Irak savaşına karşı olan seçmenlerin kızgınlığı nedeniyle yönetimin, Orta Doğu politikasında değişim sinyalleri vermesine neden olmaya başladı. Bu arada, ABD’de Demokratların zaferiyle sonuçlanan Kongre ara seçimlerinin ardından Irak politikasında “yeni perspektif” ihtiyacından bahseden Başkan George Bush, Irak Çalışma Grubuyla bir araya geldi. Bush, çalışma grubunun üzerinde durduğu tahmin edilen Irak’ta istikrarın sağlanması için İran ve Suriye’nin desteğinin aranması önerilerine çok sıcak yaklaşmazken, Demokratların Irak’tan askerlerin aşamalı çekilmeye başlanması önerisine de muhalefetini dile getirdi. Irak Çalışma Grubunun değerlendirdiği tahmin edilen Irak’ta istikrar için Suriye ve İran’ın desteğinin aranması düşüncesi, aynı zamanda Bush’un sadık müttefiki İngiltere Başbakanı Tony Blair’in ortaya koyduğu bir strateji olarak da dikkat çekiyor. Bu arada, Irak politikası konusunda kendisi de artan muhalefetle karşılaşan İngiltere Başbakanı Tony Blair, Irak’ta istikrarın sağlanması için İran ve Suriye’ye desteklerini açıklamaları çağrısında bulundu yoksa tecritle karşı karşıya kalacaklarını söyledi.

İSRAİL, ORTADOĞU KONFERANSINA <

YİNE KARŞI ÇIKTI

Öte yandan, İsrail Başbakanı Ehud Olmert, ABD ile Orta Doğu barış sürecinde nasıl ilerleme sağlanabileceğini görüştüklerini, ancak bu konuda bir uluslararası konferans düzenlenmesine karşı olduklarını söyledi.

/ ŞAM

15.11.2006


 

Bir İsrail vahşeti daha

İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem, İsrail askerlerinin geçen hafta Batı Şeria’da yaralı iki Filistinliyi infaz ettiğini bildirdi. B’Tselem, söz konusu kişilerin öldürülmesinin uluslararası savaş hukukunun ciddî şekilde ihlâl edilmesi anlamına geldiğini, bunun da ‘savaş suçu’ olarak değerlendirildiğini vurguladı.

İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem, İsrail askerlerinin geçen hafta Batı Şeria’da yaralı 2 Filistinliyi infaz ettiğini bildirdi. İsrail Ordusu, 8 Kasım’da Batı Şeria’nın Cenin kenti yakınlarındaki Yemun köyünde 5 kişiyi öldürdüğünü duyurmuştu. İşgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan ihlalleri araştıran B’Tselem, bir açıklama yaparak iki Filistinlinin İsrail askerleri tarafından infaz edildiğini iddia etti.

Açıklamada Salim Ebu Heyce ile Mahmud Ebu Hasan’ın öldürüldüğü evde yaşayan Kebele ailesinin, B’Tselem’e olayı şu şekilde anlattığı belirtildi: “İki genç adam kapıyı çaldı. İsrail askerleri tarafından aranıyorlardı. Eve aldık ve ilkyardımdan sonra onları battaniyelere sardık. 20 dakika kadar sonra askerî bir cip evin önüne geldi. Askerler bir el bombası attı ve hoparlörlerle dış kapıyı açmamızı istediler. Kapıyı açtıktan sonra herkesin evden çıkması talimatını verdiler. Askerlerin talimatı üzerine dış kapıya bakar bir vaziyette avluya çıktık.”

B’Tselem’in araştırmasına göre, avluya giren askerler, kapının hemen arkasında yatan yaralı Filistinlileri bir süre sonra Kebele ailesinin gözleri önünde yakın mesafeden ateş ederek öldürdü. İnsan hakları örgütüne göre askerler, yerde yatan gençleri hiçbir tehdit oluşturmamalarına rağmen öldürdü. B’Tselem, askerlerin gençlere hemen ateş etmediğinin, üstlerini aramadığının ya da ellerini bağlamadığını tespit edildiğini vurgulayarak; bunun da Filistinli gençlerin askerlerce tehdit olarak algılanmadığını gösterdiğinin altını çizdi.

B’Tselem, söz konusu kişilerin öldürülmesinin uluslararası savaş hukukunun ciddî şekilde ihlal edilmesi anlamına geldiğini, bunun da ‘savaş suçu’ olarak değerlendirildiğini vurguladı. İnsan hakları kuruluşu, söz konusu ihlalin ilk olmadığını; askerlerin bu tür durumlarda ‘yakalama değil suikast’ amaçlı operasyon düzenlediklerinin anlaşıldığını savundu.

İsrail Ordusu ise B’Tselem’in araştırma sonuçlarının gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Ordu sözcülüğü, operasyon bölgesinde şüpheli bir durum tespit eden askerlerin aldıkları emirler gereği Filistinlilere ateş ettiğini açıkladı.

15.11.2006


 

Rumsfeld için suç duyurusu

Almanya’nın Karlsruhe kentinde bulunan Federal Başsavcılığa, görevden alınan ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Irak’taki Ebu Garib hapishanesinde daha önce tutuklu bulunan 11 kişiyle Guantanamo üssünde tutulan bir kişi adına ‘’RAV’’ kısa adıyla bilinen bir Amerikan barolar birliği tarafından Başsavcılığa gönderilen yaklaşık 300 sayfalık suç duyurusunda, Rumsfeld, söz konusu kişilere yapılan kötü muameleden sorumlu tutuluyor. RAV Başkanı Wolfgang Kaleck, bir olayda Rumsfeld’in doğrudan talimatı bulunduğuna dair bilgiye sahip olduklarını söyledi. RAV Genel Sekreteri Hannes Honecker de, topladıkları deliller ve görgü şahitlerinin verdiği ifadeler doğrultusunda Rumsfeld hakkında dava açılacağına inandığını belirtti.

Suç duyurusunda tutukluların yeterli derecede uyumalarına izin verilmediği, yeterli beslenmedikleri ve cinsel tacize maruz kaldıkları bildirildi. ABD Başkanı George Bush, 8 Kasımda, Rumsfeld’in istifa ettiğini açıklamıştı.

/ BERLİN

15.11.2006


 

AP'deki Rum parlamenterlere fırça

Avrupa Parlamentosundaki (AP) muhafazakar grup üyesi İngiliz parlamenter Geoffrey Van Orden, AP’deki Rum parlamenterleri, Türkiye ve AB arasındaki ilişkileri haksız yere engellemekle suçladı.

AP Dışişleri Komisyonunda, genişleme stratejisi raporunun tartışılması sırasında söz alan İngiliz parlamenter, Rum parlamenterlere dönerek, “BM referandumunda ‘hayır’ dediniz. Şimdi Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonların kalkmasını istemiyorsunuz ve Türkiye-AB ilişkilerini engellemeye çalışıyorsunuz” dedi.

İngiliz parlamenterin konuşması üzerine sinirlenen Rum ve Yunan parlamenterler söz alarak, haklı olduklarını iddia ettiler ve Türkiye’ye yönelik suçlamalarını yinelediler. AP Dışişleri Komisyonunda kabul edilen bir raporda, AB Komisyonunun Aralık zirvesi öncesi Türkiye ile müzakerelerinin gelecekteki gidişatı konusunda tavsiyede bulunması çağrı yapıldı.

/ STRASBOURG

15.11.2006


 

Rum yönetimi oyunun sonuna geldi

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik görüşmelerinin başlama sürecini, ‘ozmosis’e yönelik politikasını Türk tarafına dayatmak için kullanmaya çalışan Kıbrıs Rum yönetimi, artık bu oyunun sonuna geldi” dedi.

KKTC’nin 23. kuruluş yıl dönümü kutlamaları, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Bayrak Radyo Televizyonu’ndan (BRT) okuduğu bayram mesajıyla başladı. Mesajında son gelişmeler hakkında bilgi veren Talat, özellikle Rum yönetimi ile Rum lideri Tasos Papadopulos’un duruşunun çözüm sürecine olumsuz etkisine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Talat, “KKTC’nin 23. kuruluş yıl dönümünün, Kıbrıs sorununun çözümünde, BM ile garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan dışında, Rum tarafının baskısıyla AB’nin de bir faktör olmaya çalışmasıyla ortaya çıkan yeni gelişmeler ışığında kutlandığını” söyledi.Talat sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin AB’ye tam üyelik görüşmelerinin başlama sürecini, ‘ozmosis’e yönelik politikasını Türk tarafına dayatmak için kullanmaya çalışan Kıbrıs Rum yönetimi, artık bu oyunun sonuna geldi. Avrupalı değerlerle bağdaşmayan küçük tüccar pazarlıklarıyla, şantaj yöntemleriyle hiç, ama hiçbir yere varılamayacağı yakında daha da net görülecektir. Kıbrıs sorununa taraf olan herkesin yeniden düşünüp, daha dengeli, rasyonel ve uzlaşmacı politikalar üreteceği bir döneme girilecektir.”

/ LEFKOŞA

15.11.2006


 

Washington, İran’da rejim değişikliğinden vazgeçti

ABD’nin Yakındoğu işlerinden sorumlu Dışişleri Bakanlığı yetkilisi James Jeffrey, ‘’İran’da rejim değişikliği arayışında değiliz, istediğimiz davranış değişikliği’’ derken, BM’den İran’a yaptırım kararı çıkması durumunda Türkiye’nin de bu yaptırımlara destek vermesini beklediklerini söyledi.

Washington’daki yabancı basın merkezinde, aralarında A.A muhabirinin de bulunduğu bir grup gazeteciyle ‘’ABD’nin İran politikası’’ konulu bir yuvarlak masa toplantısı düzenleyen Jeffrey, Orta Doğu’da sıkıntılı birçok öncelikli konu bulunmasına karşın ABD’nin, İran’ın ‘’listenin başında’’ olduğunu düşündüğünü söyledi.

Jeffrey, ‘’İran; ABD, uluslararası toplum, bölge halkı ve aynı zamanda kendi halkı için çok önemli bir problem. İran ile gündemimizin başında nükleer mesele geliyor ama tek konu bu değil’’ dedi. James Jeffrey, İran’ın nükleer programı dışındaki sorunları, ‘’terörizme destek vermesi, özellikle Hamas ve Hizbullah’a desteği, Irak’ta istikrarı bozma çabaları, Körfez ülkelerine karşı tutumu, İsrail’in varlığını reddetmesi, Orta Doğu barış sürecine köstek olması, kendi ülkesindeki insan hakları ihlâlleri’’ olarak sıraladı.

ABD’nin, ‘’demokrasi isteyen halkların yanında olduğu’’ ifadesini kullanan Jeffrey, buna karşın ‘’ABD, İran’da rejim değişikliği arayışında değil istediğimiz davranış değişikliği’’ dedi. İran’ı nükleer arayışından caydırmak için uluslar arası toplumdan daha fazla destek almaya çalıştıkları ikili yaptırımlara işaret eden Jeffrey, ayrıca ABD’nin, bölgedeki dost ve müttefikleriyle ‘’İran’ın büyüyen askerî tehdidine karşı savunmayı güçlendirmek için yaptığı şeyler olduğunu’’ söyledi.

İran’a yaptırımların sadece askerî malzemeleri kapsayan çok dar bir alanda düşünüldüğünü belirten Jeffrey, ‘’Türkiye’nin de BM’nin bir üyesi olarak bu yaptırımları desteklemesini bekliyoruz’’ dedi. Demokrat Parti’nin ABD Kongresinde çoğunluğu ele geçirmesinin ardından İran politikalarının nasıl şekilleneceği yönündeki bir soruya karşılık Jeffrey, iç politika meseleleriyle ilgili yorum yapmamaya gayret gösterdiğini söyledi.

Jeffrey, ‘’Ancak bir gözlemci olarak, ABD’deki siyasî çevrelerde Irak’taki gelişmelere ilişkin bir endişenin mevcut olduğunu söyleyebilirim. Bence bu Orta Doğu’da yaptığımız her şeye yayılmamalı, buna İran ve İsrail dahil’’ dedi.

Irak konusunda İran ile masaya oturmak için defalarca görüşme çabasında bulunduklarını kaydeden Jeffrey, bunun ‘’İran’ın durumu algılama şeklinden dolayı’’ gerçekleşemediğini söyledi. Nükleer konularda da İran’a, uranyum zenginleştirmeyi durdurmaları şartıyla masaya oturmayı teklif ettiklerini, ancak İran’ın cevap bile vermediğini belirten Jeffrey, ‘’Asıl soru şu: Eğer ABD, İran ile konuşmayı öncelik haline getirmeye karar verirse İranlılar buna cevap verecek mi, orası belli değil’’ diye konuştu.

/ WASHINGTON

15.11.2006


 

Irak’ta millî felâket

Irak’ta mezhep kavgalarından dolayı Bakuba ve Bağdat şehirlerinde 135 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Bu arada, Irak El Şarkiye televizyonu kameramanının dün Musul’da evinden çıkarken öldürülmesiyle savaşın başladığı Mart 2003’ten bu yana öldürülen gazetecilerin sayısının en az 89 olduğu, buna ek olarak 35 medya çalışanının öldürüldüğü kaydediliyor. Amerikan güçlerinin, Irak’ın başkenti Bağdat’ın en son sorunlu ve tehlikeli bölgelerinden birinin komutasını Irak ordusuna devrettiği bildirildi. Irak askerlerinin, Sünni nüfusun ağırlıkta olduğu Bağdat’ın güney kesiminin sorumluluğunu devraldığı açıklandı. Bu arada, Irak’ta, Yüksek Öğretim Bakanlığı’nda çalışan çoğu akademisyen 150’ye yakın kişinin kaçırılmasının ardından, üniversitelerin güvenlik şartları düzelene kadar kapatılacağı bildirildi. Polis ve görgü tanıkları, yaklaşık 80 silahlı adamın, Araştırma Enstitüsü’ne baskın düzenleyerek 100-150 arasındaki çalışanı kaçırdığını bildirmişti. Kaçırılanlar arasında, enstitü başkanı, çalışanları ve ziyaretçilerin yer aldığı belirtiliyor. Görgü şahitleri, polislerin, kaçırma olayı sırasında hiçbir müdahalede bulunmadığını, yirmi dakikada herkesi bir araya toplayan silahlı kişilerin, sadece Sünnileri araçlara bindirerek götürdüklerini aktarıyor.

/ BAĞDAT

15.11.2006


 

Howard son Neocon!

Avustralya Başbakanı John Howard, “Suriye ve İran’dan Irak’taki şiddetin sona erdirilmesine yardımcı olmasını beklemeyin” dedi.

Howard, Avustralya Amerikan Birliği’nde yapacağı konuşmasının makamı tarafından yayımlanan yazılı metninde, İngiltere Başbakanı Tony Blair’in “Batı’nın Irak’ta kan dökülmesini sona erdirmek için İran ve Suriye’nin de çabalara dahil edilmesine açık olması” önerisine karşılık, “Bu ülkelerle her türlü şekilde konuşalım, ancak bunu bu ülkelerin motivasyonları ve hareketlerine gerçekçi bir şekilde bakarak yapalım” dedi.

/ SYDNEY

15.11.2006


 

Nasrallah: Sinyora gidecek

Suriye yanlısı Hizbullah örgütünün lideri Hasan Nasrallah, Lübnan’daki Fuad Sinyora hükümetinin gideceğini ve yerine “temiz bir kabinenin” geleceğini söyledi.

Lübnan’ın kaosa sürüklendiğine yönelik endişeleri de yatıştırmaya çalışan Nasrallah, “Hizbullah’ın, ülkenin istikrarını koruyacağını” savundu. Lübnan kabinesinde bulunan Hizbullah üyesi beş ve onlara yakın bir bakan hafta sonunda hükümetten istifa etmişti. Lübnan’da birlik hükümeti kurma çalışmaları da istifalarla siyasî krize dönüşmüştü.

/ BEYRUT

15.11.2006


 

Rusya’da harem-selamlık

Rus demiryolları şirketi yolcu vagonlarında bay ve bayan yolcuları ayrı ayrı oturacakları şekilde yeni bir düzenlemeye gideceklerini açıkladı. Rus şirketi haremlik selamlık usulüne geçiş kararını almalarına gerekçe olarak ise bayan yolculardan gelen yoğun talepleri gösterdi.

Kompartımanlarda bay ve bayan ayrı şekilde yapacakları ilk yolculuğun pilot uygulaması 15 Ocak 2007 tarihinde Moskova’dan 8 değişik noktaya hareket eden trenlerde başlayacak. Şirket karma vagonların tamamıyla kaldırılmayacağını duyurdu.

Haremlik selamlık biletlerin satış noktaları ve fiyatların değişme yapılmayacak Şubat ayından itibaren pilot uygulamaların analizi yapılacak. Bayan ve erkek vagonlarındaki doluluk oranları tatmin edici bulunduğu takdirde 8 hatta uygulanan bu yenilik bütün ülke genelindeki trenlerinde uygulamaya konulacak.

2000 yılında Japonya’da yeni yıl kutlamaları zamanında alkollü erkeklerin bayanları rahatsız etmelerini önlemek amacıyla da buna benzer bir uygulama yapılmış ve Tokyo metrosunda sadece bayanlara özel vagonlar tahsis edilmişti.

Benzer uygulamalar sadece Tokyo ile sınırlı değil. Meksika ve Brezilya’da da kadınlara özel vagon uygulaması yapılıyor. Brezilya’nın başkenti Rio de Janerio’da 8 Mart 2006 tarihinde toplu araçlarda tacizi önlemek amacıyla bir kanun çıkartılmış ve 24 Nisan tarihinden itibaren metrolarda tıpkı tuvaletlerde olduğu gibi ‘bay’ ve ‘bayan’ işaretleri konulmuştu. Başkent metrosunda bayanlara tahsis edilen vagonlar, erkeklerin yanlışlıkla binmelerinin önüne geçilmesi için pembe çizgilerle belirgin hale getirilmişti.

15.11.2006


 

Kubad Talabani’den ABD ordusuna açık dâvet

Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin oğlu, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (IKYB) Washington temsilcisi Kubad Talabani, ABD’nin Irak’taki askeri güçlerini yeniden konuşlandırmaya karar vermesi durumunda bu güçlerin kuzey Irak’a yerleştirilmesini destekleyeceklerini söyledi.

Ortadoğu Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun Washington’da düzenlediği yıllık konferansta konuşan Kubad Talabani, “Irak’taki ABD ordusunun ülke içinde yeniden konuşlandırılması durumunda, bu güçlerin kuzey Irak’a gönderilmesinin anlamlı olacağını” kaydetti. Talabani, “bu bölgedeki Kürtlerin Amerikan yanlısı olduğunu ve ABD birliklerini memnuniyetle karşılayacağını” ifade etti.

/ WASHİNGTON

15.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004