45 yıllık Avrupa macerası gözlerimizin önünde eriyor. Her yeni anket, desteğin biraz daha düştüğünü gösteriyor.
“Tamam mı, devam mı?” sorusunun yanıtı da, 12 Aralık günü Brüksel’deki dorukta anlaşılacak. Sürüne sürüne giden müzakerelerin askıya alınıp alınmayacağı kararlaştırılacak. Eğer müzakereler durdurulursa, onlar muratlarına erecekler, sizler de kerevete çıkıp seyredeceksiniz...
Dikkat ediyorum, AB projesini destekleyen gazeteler dahi, anket sonuçlarını sanki başka bir toplumu ilgilendiriyormuş gibi yayınlıyor. Uzaktan bakıyorlar, üçüncü şahıs dili kullanıyorlar.
Yine dikkat ediyorum, AB’ye desteğin düşmesinin gerekçesi anlatılırken hep karşı taraf suçlanıyor. Avrupa Parlamentosu’nun birbirinden saçma kararları, Türk toplumunu hop oturtup hop kaldırtan, nasırlarımıza basan konuşmaları, başta Fransa, Hollanda ve Avusturya olmak üzere, bazı üye ülkelerin kamuoyunu rencide eden tutumları sayılıyor. Tek sorumlu olarak Avrupa gösteriliyor.
Hiç kimse, gelinilen noktada bizim sorumluluğumuzu sorgulamıyor. Koskoca bir projenin yavaş yavaş erimesinin nedenleri araştırılıyor.
Eline küçük bir çapa geçiren, AB’yi kanatıyor... AK Parti’ye muhalefet etmek isteyen, AB’ye vuruyor... Gerekçeler çarpıtılıyor, doğrular karalanıyor...
Ve iktidar, bu manzarayı seyrediyor.
AB projesinden en kazançlı çıkacak olan AK Parti yönetimi, hiçbir şey yapmıyor.
Suskun şekilde, kendi çocuklarının boğazlanmasını izliyorlar.
AB konusunda çok duyarlı olduklarını bildiğim dört isim Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ali Babacan ve Beşir Atalay neredeyse 16 aydır ne bir tek tanıtım programını başlatabildiler, ne hazırlık yaptırttılar.
Merak ediyorum ve AB projesini destekleyenler adına sormak istiyorum: Neden susuyorsunuz? Neden hareket etmiyorsunuz? Yarattığınız bir projenin göz göre göre yok edilmesine nasıl tahammül gösteriyorsunuz?
Bu ekibin AB’ye inançlarının sürdüğünü biliyorum. Aynı şekilde, 2007 yılında AB’ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacakları ortada. O zaman bu katliama neden göz yumdukları daha da anlaşılmazlaşıyor.
Seçimler nedeniyle, oy kaybettirebilecek reformlardan kaçındıklarını varsayıyor olsak dahi, kamuoyuna zerk edilen AB yalanlarını görmezden gelmelerini anlayamıyorum.
Beyler, hadi artık kımıldayın...
Seyircilikten vazgeçin...
Kendi kalenize gol atmayın...
Posta, 8.11.2006
|