Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

301’i ne yapmalı?

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini konuşmaya başladık ve galiba en azından bu yılın sonuna kadar da yoğun biçimde konuşmaya devam edeceğiz.

Dün söylemeye çalıştım, şu an iki büyük sorun var AB ile aramızda: Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gümrük birliğine dahil edilmesini öngören Ankara Antlaşması’na Ek Protokol’ün onaylanması. Tabii bunların yanı sıra irili ufaklı çok sayıda başka mesele de var ama en önemli iki başlık bu ikisi.

Kıbrıs’ta ilerleme olamayacağı anlaşılınca ister istemez herkesin gözü öteki sorun odağına, yani 301’e döndü.

301 değişecek mi bilmiyorum ama dün yaptığım bazı konuşmalar ve dinlediğim bazı uzman görüşleri 301’i değiştirmenin sonucu etkilemeyeceğini, hatta belki 301’i kaldırmanın bile Türkiye’de durumu orta dönemde olumluya götüremeyebileceğini söylediler.

Önce biraz bilgi aktarayım... 301. maddenin eski hali 159. maddeydi. Bu madde bizim ceza hukukumuza 1936’da girdi. Ve girdiği günden bu yana da toplamda 7 kez değişikliğe uğradı. Şu an maddenin 8. ve son versiyonu 301 adını taşıyor.

Madde metnini burada yazmayacağım ama maddenin amacı, Türklüğe ve devlet kurumlarına yönelik eleştirilerin ‘aşağılama’ içermemesini sağlamak.

Böyle tarif edince makul ve masum bir amaç gibi duruyor ama kazın ayağı öyle değil. Bir kere ‘aşağılama’ nedir?

Daha önemlisi ‘Türklük’ nedir?

Her neyse, 159 üzerinde yapılan 7 değişiklikten 4’ünde maddenin kapsamı genişlemiş, yani daha önce maddeye adıyla dahil edilmemiş devlet kurumlarının isimleri de eklenmiş. Son 3 değişiklikte ise kapsam daraltılmış. Bu son değişikliklerin ikisi Hikmet Sami Türk’ün Adalet Bakanlığı döneminde oldu. Önce cezalar azaltıldı, ardından da ‘düşünce açıklamaları’nın 159’un 1. fıkrası açısından suç oluşturmayacağı hükmü eklendi. Son değişikliği ise bugünkü hükümet yaptı, ‘düşünce açıklamaları’nın maddenin tamamı açısından suç oluşturmayacağı hükme bağlandı.

Sonra TCK olduğu gibi değişirken bu 159’un son hali günümüz Türkçesine uyarlanarak 301 haline geldi. Gelirken, 159’da suçun ana unsuru için kullanılan ‘tahkir ve tezyif’ kelimeleri yerine ‘aşağılama’ kelimesi kullanıldı, bir de eskiden 159’dan dava açmak Adalet Bakanı’nın iznine tabiyken bu izin alma zorunluluğu kaldırıldı.

Aslında istatistiklere bakıldığında 159’dan açılan dava sayısının son değişiklikten sonra ciddi biçimde düştüğünü, Haziran 2005’te madde adının 301 olmasıyla birlikte bu düşme eğiliminin durakladığını ama yükselmediğini görüyoruz.

Yalnız bir fark var: Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in deyişiyle ‘şöhret olmak isteyen’ birtakım avukatlar bu maddeyi siyasi olarak kullanmaya ve sürekli suç duyurularında bulunmaya başladılar. Artık Bakan izni de gerekmediği için kimi savcılar bu suç duyurularının bazılarını davaya çevirdiler. Madde, Türkiye’deki AB karşıtlarının bayrağı haline geldi.

Şu ana kadar bu maddeden mahkûm olup cezası Yargıtay tarafından da onanan tek kişi yazar Hrant Dink. Onun da cezası, belli bir süre aynı suçu işlememesi şartıyla tecil edildi ama Dink aleyhinde 301’den yeni bir dava daha açıldı bile.

Yani bu maddeden ötürü hapse girmeye aday ilk isim Hrant Dink. (İkinci dava, ‘Ermeni soykırımı olmuştur’ dediği için açıldı.)

Maddeye ilişkin bazı değişiklik önerileri var. Mesela, ‘Türklük’ yerine ‘Türk ulusu’ denmesi öneriliyor. Bunun nasıl bir değişiklik yaratacağını kestirmek zor, ama ‘Türklük’ten ne anlamak gerektiği konusunda Yargıtay’ın geçmiş içtihatlarının ortadan kalkması tehlikesi var bu değişiklikte. Veya bu maddeden dava açma izninin geri getirilmesini savunan görüşler var. Bu da tartışmaları bitirir mi, bilinmez.

Ben maddenin tümüyle kaldırılması gerektiğini düşünenlerdenim. Bence hakarete uğradığını (veya aşağılandığını) düşünen kurumlar mahkemelerde sivil davalar açıp haklarını arayabilirler, ayrıca bir ceza davasına gerek yok.

Ancak yine de bir kuvvetli karşı görüş var.

Bu görüşe göre, yasalarda ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın, konunun özü hukuk değil gündelik siyaset olduğu için, biz yargıç ve savcılarımızı eğitmediğimiz sürece, başka bir ceza kanunu maddesi bulunup geniş yorumlanacak ve yeniden sorun yaratacak.

Bu görüşü de yabana atmamak lazım. Çünkü eskinin meşhur 141, 142 ve 163. maddeleri kaldırıldı, hemen bunların yerine Terörle Mücadele’nin bazı maddeleri ikame edildi. AB sürecinde bu madde de değişince bu kez ortaya 312 çıktı. 312 değişince 159 bulundu.

Yani, Türkiye’de birilerinin ve bu arada bazı hâkim ve savcıların ifade özgürlüğünü kısıtlama iştahı ortadan kalkmadıkça bu beladan kurtulmaya imkân yok belki de.

Tabii AB ile güncel sorunumuzu bu son söylediğim çözmez, onun için zamana ihtiyaç var. O yüzden belki de 301 konusunda inattan vazgeçip bu maddeyi tamamen kaldırmak en iyisi.

Radikal, 4.11.2006

İsmet BERKAN

05.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  İlerleme Raporu ve MGSB’deki izdüşümler

  301’i ne yapmalı?

  Tren kazası

  Üretmeden niye silâh teknolojisi isteriz?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004