Nidal Halef, 23 yaşında. Beş sene önce Ankara Polis Akademisi’nde okumak üzere Türkiye’ye gelmiş. Komiser Yardımcısı rütbesini almasına rağmen sınırların kapatılması sebebiyle ülkesine gidip vazifesine başlayamıyor. Halef’le konuşurken en fazla duyduğum kelime “direnmek” oldu. Buna karşılık İsrail’in yaptığı zulmü anlatırken gözlerindeki öfke ve nefreti görmek de mümkün.
* İşgalci İsrail askerlerine hiç taş attınız mı?
Tabiî ki.
* Tankları taşlarken ne düşünüyorsunuz?
Filistinlilerin hakları ve dâvâsı var. Bu dâvâda sesimizi duyurmak istiyoruz. Zulümlere karşı çıkıyoruz. Haksızlığa ayaklanıyoruz. Bir çocuk veya gencin İsrail tankına taş atması, ona karşı durması çok cesur ve yürekli olduğunu, hiçbir zaman yıkılmayacağını göstermek açısından önemli. Böyle bir his vardır. İntifadayla dünyaya seslenmek istiyoruz. Bizi katleden, öldüren İsrail askerlerini insan yerine koymuyoruz bir anlamda. Taşın tankı parçalamayacağını biz de biliyoruz ama en azından İsrail’in manevî olarak cesaretini kırıyoruz. Bütün dünyaya korkmadığımızı ilân ediyoruz. Karşımızdakilerin de silâhlarının, uçaklarının olmasına rağmen ne kadar zayıf olduğunu gösteriyoruz. Neden? Çünkü onlar hep sivilleri, kadın ve yaşlı insanları özellikle de çocukları vuruyorlar.
* Bilerek mi yapıyorlar bunu?
Bilerek ve isteyerek vuruyorlar. Bu zayıf olduklarını ve ne yapacaklarını bilmediklerini gösteriyor. Aynı şeyi Lübnan’da yaptılar. Lübnan’da sivil insanları öldürdüler, katliâm yaptılar. Ama Müslümanlar savaşa girerken böyle yapmaz. Meselâ Lübnan’da Hizbullah hiçbir kadın ve çocuğu bilerek hedef yapmadı. Hizbullah askerlerle çatışmayı istedi. Ama İsrail bundan kaçtı, sivilleri ve çocukları öldürdü.
* Sürekli işgal altında yaşamak, çatışma halinde olmak Filistinli gençlerde ne gibi düşüncelere yol açıyor? Meselâ ne gibi hedefleri, hayalleri vardır?
Kesinlikle her gencin hayalleri ve hedefleri vardır. Ama bizler bu ortamda hiçbir zaman bu hedeflerimize ulaşamıyoruz. En büyük hedefimiz Filistin topraklarının işgalden kurtarılması, Filistin halkının bağımsız olmasıdır. Ancak ondan sonra kendimizle ilgili hedeflerimiz olacaktır. Genel itibariyle bütün Filistinli gençler böyle düşünüyor.
* Her şey savaşa göre şekilleniyor diyebilir miyiz?
Savaş hali çocukların, gençlerin ne düşüneceğini, nasıl davranacaklarını, ne gibi hedefler ortaya koyacaklarını, nasıl yaşayacaklarını etkiliyor. Meselâ bir düşünün, şu anda bulunduğumuz ortama bir bomba atılsa veya iki saat sonra buranın bombalanacağı haberi gelse kimse burada oturabilir mi? Biz her zaman bunu yaşıyoruz. Böyle bir ortamda insanlar huzursuz oluyor. Çünkü bombanın hedefi belli değil. Ama biz buna rağmen direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz.
* Her Filistinli ‘her an ölebilirim, her an üzerime bir bomba düşebilir’ diye mi düşünüyor?
Evet. Eğer İsrail işgali altında iseniz bu böyledir. Çünkü İsrail’in herhangi bir ölçüsü yok. Her an hedef olan insanlar hiçbir zaman huzur içinde olamaz. Onun için gerçek anlamda bir hedef veya hayalleri olmuyor, olamıyor. Meselâ Gazze şu anda denizden, havadan ve karadan işgal altında. Asker kaçırma olaylarından önce Filistinli bir aile deniz kenarında piknik yaparken İsrail savaş gemilerinden atılan bomba ile yok oldu. Ailenin bir çocuğu sağ kaldı. O çocuk nasıl bir ruh halinde olabilir? Nasıl yaşayabilir? Nasıl bir psikolojiye sahip olabilir? Dünyanın bunu iyi düşünmesi lâzım.
* Komiser yardımcısı olarak Filistin’de göreve başladığınız zaman daha fazla hedef haline geleceksiniz. Bu sizi ürkütüyor mu?
İsrail askerleri bir ev bombalamak veya yıkmak istediklerinde evde kimin kaldığını, kadın, yaşlı, hasta ve çocuk olduğunu hiçbir zaman düşünmez. Yıllarca yaptıkları katliâmlarda hiç böyle düşünmediler. “Bu insanları neden öldüreceğiz” diye hiç düşünmediler. Benim görevimin niteliği az veya çok hedef olmamı etkilemez ki. Bütün Filistinliler hedef halinde zaten.
* Okuma oranının yüksekliği direnmeyle mi ilgili?
Filistin işgal altında olduğu halde hiçbir zaman yıkılmayacak bir halk vardır. Buna rağmen Filistin halkı okuyor, kendini geliştiriyor, geliştirmeye devam ediyor. Aileler çocuklarına en güzel eğitimi vermeye çalışıyor. Onların en güzel bir şekilde yetişmesi için uğraşıyor. Biz kendi aramızda birlik olmak zorundayız. Çünkü bizim düşmanımız var. Düşman varken kendimizi geliştirmek zorundayız. Ne olursa olsun. Hedefimiz birdir. Nasıl ki Allahımız birdir. Bir olan Allah’a hepimiz inanıyoruz. Filistin dâvâsında da hedefimiz birdir. Bu dâvâyı kazanacağız. Toprağımızı geri alacağız.
* Her genç Filistinli bu düşünceye sahip midir?
Kesinlikle evet.
* Bu düşünceyi aileden mi alıyor yoksa işgal ortamının verdiği bir netice mi? Ailede, gençler arasındaki sohbetlerde, işgal ile ilgili ne gibi konuşmalar olur. Ne tür telkinler yapılır?
Hiç böyle bir telkin ve konuşma olmasa bile görüntüler ve yaşanan olaylar her şeyi anlatıyor. En küçük çocuk bile haksızlığı tüm çıplaklığıyla görüyor. Her insanın aklı var. İşgal ve zulüm altındayız. Bombalanıp öldürülüyoruz. Hiç bunları konuşmasak bile her çocuk görüyor zaten. Babası, annesi olmayan çocuklar var. Bunların arasında Filistin dâvâsına çok büyük hizmet etmiş insanlar yetişmiştir.
* Müslümanların Filistin’e verdiği destek yeterli mi?
Sizin aracılığınızla Müslümanlara seslenmek istiyorum. Biz ne deprem, ne sel, ne de tabiî afet mağduruyuz. Ülkemiz işgal altında. Buna gerçek mânâda direniyoruz. Filistin dâvâsı sadece Filistinlilerin bir meselesi değildir. Tüm Müslümanların dâvâsıdır. Çünkü biz kutsal toprakları savunuyoruz.
* Anladığım kadarıyla verilen destekleri yeterli görmüyorsunuz öyle mi?
Bu dâvâ için bize her türlü maddî ve mânevî destek verenlere teşekkür ediyoruz. Bizim için gurur verici bir olay. Bizi sevindiriyor. Ancak sadece söylemle veya sınırlı miktarda bir maddî destek değil gerçek bir destek verilsin.
* Gerçek destek derken neyi kastediyorsunuz? Biraz daha açık konuşur musunuz?
İşgalcilere, çocuk ve kadınları öldürenlere destek veren Amerika ve onun çocuğu İsrail “Yeni Ortadoğu Projesi”nden bahsediyor. Kendi kafalarına göre Ortadoğu’yu bölüyor ve parçalıyorlar. İstedikleri gibi dizayn ediyorlar. Müslümanlar onlara hiç hayır dedi mi? Durun dedi mi? Yapmayın dedi mi? Gerçek destekten kastım bu işte. Tamam bize destek veriliyor ama bizler tabiî afet mağduru insanlar değiliz ki. İşgal altındayız. Topraklarımızı savunuyoruz. Onun için destek verirken gerçek anlamda bir destek olmalı.
|