Dehşet asrının özellikleri ve kurtulma çareleri (1)
Zamanı durduran, kanımızı donduran...
Yuvalar yıkan, gönüller yakan...
Vefadan, saygıdan, sevgiden uzaklaştıran...
İnsanı insanlığından eden bir zaman ve zeminde yaşıyoruz.
Bütün bunların yanında bir pusula, doğru bir rota, şefkatli bir rehber ve önder...
Muhakemeli ve dengeli bir grup veya cemaat...
Ufuk açan, idraki genişleten prensipler manzumesi, düsturlar silsilesi, kanunlar paketi lâzım.
...Ki insanlar kurtuluşa, insanlık feraha, dünya rahata kavuşsun.
Gök kubbede rahmet tecellî etsin. Yer kürede zulüm, baskı, haksızlık ve kan dursun.
Bütün bunlar için, önce, doğru bir teşhis lâzım! Nasıl bir zamanda ve zeminde yaşadığımızı bilmemiz gerekiyor.
Sonra tedavi edecek çok çetin ve metin, isabetli bir reçete lâzım. Tâ ki, insanlık bir nefes alsın, masum ve maznunlar bir “Oh!” desin.
İşte asrın ve asırların tabibinin, asrın hastalığına koyduğu teşhis: “Acayip hastalık, dehşetli maraz!”
Bu asır;
1. Dehşetli ve acayip bir aşılama illetini insanlığın başına sarmış.
2. Hakikî ve mecazî iki nefs-i emmâre ittifak edip insanları günahlara severek girdiriyorlar.
3. Dünya hayatını ve yaşamak şartlarını ağır ve çekilmez etmiş.
4. İsyanı, baş kaldırmayı, inadı, küfrü, bozgunculuğu, zehir tohumları ekmeyi tam yaygınlaştırmış.
5. Bu dünya hayatını, ebedî hayata bilerek tercih ettirir hale getirmiş.
6. Herkese bir gaflet, sıkıntı ve usanç vermiş.
7. Öyle dehşetli, fevkalâde hâkim cereyanlar ve hayat ve cihanı sarsacak hadiseleri beraberinde getirmiş ki, her şeyi kendi hesabına alıp kabullendirmeyi yaygınlaştırmış.
8. Enaniyeti çok ön plâna çıkarmış.
9. İnsaniyetin yaşamak damarı, hayatı muhafaza cihaz ve melekeleri; israf, iktisatsızlık, kanaatsizlik ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla dejenere olup yoldan çıkmış.
10. Maneviyâttan tamamen yabanîleşmiş, bilhassa nefsanî hisleri genelleştirmiş ve ifsat etmiş.
11. Kalpleri boğmuş.
12. Küçük bir ihtiyaç ve âdî bir dünya zararı yüzünden elmas gibi dinî vazifeleri terk edip unutturmuş.
13. Mimsiz medeniyetin pisliğiyle bütün dünyayı mülevves edip mahv-ı perişan etmiş.
14. Tiryakilikle, görenekle ve itiyatla, zarurî olmayan ihtiyaçları, zarurî hükmüne geçirmiş.
15. Anneler, yavrularına karşı şefkatlerini yanlış kullanarak çocuk eğitiminde ve toplum hayatında büyük bir handikaba sebep olmuşlar.
16. Kanaatsizlik, iktisatsızlık insanları, sefahate, israfa, zulme, harama sevk ederek insanlığın mayesini bozmuş.
17. Benlik ve enaniyet insanları mahkûm ve esir etmiş.
18. Memuriyet hakikatte bir hizmetkârlık olduğu halde, bir hâkimiyet, bir ağalık, bir nemrutçulukla nefse gayet zevkli bir hâkimiyet mertebesini bir kısım memurlara rüşvet olarak verdiği için, keyfîlik ve baskı ortalığı kaplamış.
19. Hakperest olmayan medya vasıtasıyla türlü ve acayip cinayetler ve yargısız infazlar icra edilmiş.
20. Firavunvârî dünyevî şan ve şeref arzusuyla heykeller, resimler ve mumyalarla insanlar sahte idollere, adeta tapar hale getirilmiş ve bu sayede çok büyük bir manevî boşluk meydana gelmiş.
21. Gücü ve sermayeyi kötüye kullanan, sermâye sahipleri, yerinde oturup, bankalar vâsıtasıyla bir günde milyarlar kazandığı halde; bir bîçare işçi, sabahtan akşama kadar, en ağır işlerde çalışıp ancak karnını doyuracak kadar bir ücret kazanmasına göz yummuş.
22. İslâmî terbiyenin noksanlığından ve kulluk vazifelerinin tam olarak yapılamadığından benlik, enaniyet kuvvet bulmuştur.
23. Kendini beğenmişlik, hayatını güzelce medeniyetin getirdiği lüksle geçirmek iştahı, tiryakilik gibi tedavisi zor hastalıkları netice vermiştir.
24. Gaflet ve tarafgirlik sahibi olanlar, her şeyi kendi mesleğine âlet ederek, hatta dinini ve uhrevî hareketlerini de o dünyevî mesleğe bir nevî âlet hükmüne getirmiş, tam bir dünyevîlik başlamıştır.
25. Öyle günahlar, zulümler oluyor ki, rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor, masum hayvanlar bile bundan azap çekiyor.
26. Zaruri olmayan ihtiyaçları, görenekle, tiryakilikle zarurî ihtiyaç derecesine getirmiştir.
27. Gaddar prensiplerinin hükümleriyle, bir adamın hatasıyla bir köyü, şehri hatta bir ülkeyi mahvedebilmektedir.
28. Toplum hayatının en mühim esası olan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış.
29. Dünya hayatını ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi haline getirmiş.
30. Gaflet ve maddeleşmeden dolayı insanlar, dindar da olsa, sebeplere fazlasıyla sarılmış, tevekkül ve kaderi adeta unutmuş.
31. İnsanlar, hırs ve tama’ yüzünden, küçük bir hediyesini pek pahalı satar hale gelmiş.
32. Mimsiz, gaddar medeniyetin zalimâne düsturu olan, “Cemaat için fert feda edilir; milletin selâmeti için küçük hukuklara bakılmaz” diye, orta çağ vahşetlerinde bile görülmeyen dehşetli zulümler meydana çıkmış.
33. İnsanlık âleminde, bu hürriyet ve medeniyet asrında, hemen genellikle geçerli olan, vicdan hürriyetinin prensiplerini kırarak, hafife alarak mağdur ve mazlûmlara en büyük hakaret edilmiştir.
34. İnsan hayatı, özellikle toplum hayatı öyle dehşetli, fakat çekici ve elemli, fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın yüksek hislerini ve kalb ve aklını nefs-i emmaresinin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürmüştür.
35. Menfî milliyeti çok ileri sürmüş ve öne geçirmiştir.
36. Enâniyet o derece dizgini eline almış ki, çok insanlar birer küçük Firavun ve birer küçük Nemrud hükmüne geçmişlerdir.
37. Maddî fikirlerin piyasada galip hale gelmesi ve hükümferma olması için aşırı güç kullanılmıştır.
38. Maddecilik fikri o derece istilâ etmiş ki, maddiyatı her şeye merci haline getirmiş.
39. Geçim derdinin fazlalaşması ve zorlaşmasıyla, o derece o damar yaralanmış ve hayat şartlarını ağırlaştırmasıyla o derece zedelenmiş ve devamlı olarak ehl-i dalâlet dikkatleri o derece kendine çekmiş ki, küçük bir hayatî ihtiyacı büyük bir dinî meseleye tercih ettirir hale getirmiş.
40. İslâmiyet noktasında da bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir. …vb.
Bunları daha çok sıralayabiliriz.
Risâle-i Nurlarda, bunun gibi sıralanan daha yüzlerce, binlerce teşhis ve tesbite karşı getirilen çözümlere de, yarınki yazımızda göz atmaya çalışalım.
—Devamı yarın—
|