Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

Ezanla uğraşmayın

Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Diyanet-Sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız, dini bir konuda yetkili bir kurum yerine başkalarının uluorta görüş bildirmesini, karar vermesini demokrasiye, milli iradeye, din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bulduğunu belirtti.

* Zaman zaman Ezan’ın Türkçe okunmasına dair bazı görüşler ifade ediliyor. Son olarak da Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu bu isteğini dile getirdi. Toplumda bu yönde bir talep var mı?

Ezan zaten Türklerin anladığı biçimde okunuyor, Türkler anlıyor zaten. Ezanın Türkçe okunması meselesi tek parti döneminde yapılan bir uygulama. “Türkçe okunacak” diye bir kanun çıkarıldı. Çok partili hayata geçildiğinde bu mecburiyet kaldırıldı.

* Yani isteyen yine Türkçe okuyabilir?

Tabi. Türkçe okuyanı engelleyen bir şey yok. Ezan’ın “sadece Türkçe” okunma mecburiyeti kaldırıldı. “Ezan Türkçe okunmalıdır” diyenlerin esas maksadı üzüm yemek değildir. Bu noktada tartışma çıkarmak, gündeme gelmektir. Çok iyi niyetli olduklarını söylüyorlar. Ben de onlara diyorum ki, “Çok hevesliyseniz bir cami yapın. Orada siz Türkçe ezan okutun. Türkçe namaz kıldırın.” Yani kimse bir şey demiyor. Böyle bir talep yokken, ihtiyaç, gereklilik varmış gibi davranıyorsanız o zaman bu konuda yetkili olan kuruma başvurursunuz. Bu da anayasal bir kurum olan Diyanet İşler Başkanlığı’dır. Başkanlık da bu ihtiyacınıza yazılı veya sözlü cevap verir. Dini bir konuda yetkili bir kurum yerine başkalarının uluorta görüş bildirmesini, karar vermesini demokrasiye, milli iradeye, din ve vicdan özgürlüğüne aykırı buluyorum.

* Bilen bilmeyen herkesin birer otorite gibi çok rahat bir biçimde din konusunda hüküm vermesinin ne gibi yanlışları olabilir?

Tebabet yani tıp ve diyanet konusunda herkes konuşur. “Bizim böyle bir hastamız vardı şu ilacı kullandı iyi oldu” der reçeteyi söylerler. Bir de din konusunda aynı tavır sergilenir. Ama ikisi de en hayati ve önemli konulardır. Milletin çok hassas olduğu kurumlardaki idarecilerimiz, yöneticilerimiz yine milletimizin çok hassas olduğu din konusunda uluorta konuşmaktan çekinirlerse çok iyi olur.

* Son günlerde yine artan irtica söylemleri insanların hassasiyetini nasıl etkiler?

İrtica hukuki bir kavram değil. İrtica diye bir suç isnat ediyorsunuz ama TCK’da veya özel kanunlarda tarif edilmiş bir irtica suçu yok. Veya irtica suçu olarak nitelenen unsurlar yok. Tarif edilmemiş bir gölgeye taş atmak aklı başında insanların, hukukçuların yapacağı bir şey değil. Zaten bu yeni bir şey de değil. Osmanlının son döneminden beri Türkiye’nin gündemine oturan bir şey.

* Bir türlü de bitmiyor ama…

Kesin olan bir şey var; irtica ne zaman konuşuluyorsa ülke ya yerinde saymıştır ya geriye gitmiştir. Bu konuda samimi olanların irticayı tarif etmelerini, nelerin bunun kapsamına girdiğinin saymalarını istiyorum. Vatandaşı da tedirgin etmemelerini istiyorum. Değil ise bunları sadece başka niyetlerle ve amaçlarla gündem oluşturmak için söylenmiş beyanatlar olarak görüyoruz.

* Deniz Kuvvetleri Komutanı Ezan’ın aslına dönmesini “karşı devrimcilere verilen bir ödün” olduğunu söyledi. Ne kastetti sizce?

Onu kendisine sormak lazım. Burada bir taviz verilmiş değildir. Burada milletin iktidarı, temsilcileri milletin arzusunu yerine getirmiştir. Aksi bir şey varsa yine millete başvurması lazım. Bir parti kursun, milli iradeden yetki alsın, istediğini yapsın. Belli bir makamda değil de milletin önüne gitsin, siyasi partisiyle oy alsın, Meclis’e gelsin, milletin adına icraat yapsın. Doğrusu budur. Demokratik olan budur. Öbürü demokratik olmaz.

* Cumhurbaşkanı Sezer’in kullandığı “dogma ve boş inanç” sözlerinden siz ne anlıyorsunuz?

Bugüne kadar dogma ifadesinden dinin, din eğitimi veren yuvalarımızın kastedildiğini biliyoruz. Diyoruz ki; Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdunuz ama bu kurumun bir Kur’ân kursları yönetmeliği çıkarmasına müsaade etmiyorsunuz. Tepki gösterdiniz. Geri çekildi. Bu Kur’ân kursları milletin talebidir. Eğer siz millete devlet eliyle bu hizmeti vermezseniz yasaklar, engeller getirirseniz millet başka yollara başvurur. Eğer kaçak kursları kastediyorsa o da yanlış. Ama ne yönüyle bakarsanız bakalım talihsiz bir açıklama. O makama yakışmıyor.

* Yine Cumhurbaşkanı Sezer TBMM’de yaptığı son konuşmasında, “bireyin inanç ve ibadet yaşamına sınırlamalar konulabilir” dedi. Bu açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ona Cumhurbaşkanı karar veremez. Ona bu millet karar verir. Sayın Cumhurbaşkanının kendi görüşleri. Kendi görüşlerini de son bir defa dinlemiş olduk.

Kemal BENEK / ANKARA

05.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Sürecin hızı reformlara bağlı

  18 MİLYON YOKSUL VAR

  Ezanla uğraşmayın

  Devlete irticayı sordum, cevap alamadım

  Türklük kavramının sınırları belirlenmeli

  Toplumsal kamplaşma körükleniyor

  Çalışlar'ın 5816 dâvâsı bugün

  Kaçırılan yolcular İstanbul’da

  Emniyet, 20 bin polis alacak

  Erdoğan’dan ‘kayıt dışı’ genelgesi

  301’de bir beraat daha

  Camiler, minareler bu vatanın tapusudur

  Silâhlanma yanlış bir özenti

  Hayırseverler yarışıyor

  Rize’de Yeni Asya kitap sergisi açıldı

  İSKİ’de e-imza dönemi başlıyor

  YASEM’in iftar buluşması

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004