Önce Kara Kuvvetleri Komutanı, sonra Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları, okul açma bahanesiyle konuşma yapıyorlar. Daha sonra da bir hafta öncesinden anons edilerek Genelkurmay Başkanı konuşuyor. Bu arada Cumhurbaşkanı da CHP ve dinleyici sıralarından gelen komutan alkışlarıyla TBMM’nin açılışında verip veriştiriyor.
Söylenenler neredeyse birbirinin aynıdır. Netice olarak ‘irtica tehdidi’nden söz edip siyasî iktidarı eleştiriyorlar.
Komutanlar, kanunların açık hükümlerine rağmen, kendi görev alanlarının dışına çıkarak iç ve dış politika konusunda görüş bildirip müdahale ediyorlar ve suç işliyorlar.
***
Açıkça ifade edelim ki, bu bir ‘28 Şubat Provası’dır. Durup dururken bir ‘irtica uydurması’ ile huzur bozulmuş ve gerginlik yaratılmıştır.
Anayasa’ya göre, ‘Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmesi’ gereken Cumhurbaşkanı da, ne yazık ki oluşturulan bu huzursuzluğun baş aktörleri arasında yerini almıştır.
İşte size, içinde Cumhurbaşkanı’nın da yer aldığı, bilinen denklem: CHP + Ordu= İktidar.
***
Türkiye’de irtica tehdidi yoktur. Türk demokrasisine kasteden ‘militarizm tehdidi’ vardır. Türkiye, son yarım asırlık dönemi bu tehdit altında yaşamış; bu tehdit yüzünden demokrasisini geliştirememiş; ekonomik kalkınmasına set çekilmiş ve çağdaş dünyaya entegre olamamıştır. AB’ye girmekte geç kalışımızın esas sebebi, on yılda bir tekrarlanan askerî müdahalelerdir.
Türkiye’de hiçbir zaman ‘laiklik elden gitmemiş’ ama her dönemde ‘demokrasi elden gitmiş’ ve rejim ‘askerî vesayet’ altında yönetilmiştir.
28 Şubat Dönemi’nde uluslararası dokümanlarda Türkiye’deki siyasî sistem ‘askerî demokrasi’ (!) olarak tanımlanıyordu. Gene hızla o utanç dolu döneme doğru yol alıyoruz.
Radikal, 3.10.2006
|