TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, ‘’AB sürecindeki kısa dönemli tıkanıklıklar karşısında soğukkanlı ve akılcı olmaktan, kendi kendimize çelme takmaktan vazgeçmekten başka seçeneğimiz olmadığı açık’’ dedi. Düşünce özgürlüğü konusunun buna en çarpıcı örnek olduğuna işaret eden Sabancı, şunları kaydetti: ‘’TCK’nın 301. maddesi başta olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünü ilgilendiren tüm maddelerin ana gaye ışığında geliştirilmesi gerekmektedir.’’
Ömer Sabancı, Silivri Sanayici ve İşadamları Derneği’nce Klassis Otel’de verilen iftar yemeğinin ardından, ‘’Türkiye ekonomisi ve Türkiye AB ilişkileri’’ konulu bir konuşma yaptı. Sabancı, en büyük riski yaklaşan seçimlerin oluşturduğunu belirterek, ‘’Eğer seçim ekonomisi uygulamalarına geçilir, kamu harcamaları ölçüsüz biçimde artarsa bu, son yıllarda başarı ile sürdürülen bütçe dengelerini bozar ve bedeli de ekonomimiz için çok ağır olur’’ dedi. AB ile başlatılan üyelik müzakerelerinin son yıllarda uluslar arası piyasalarda Türkiye ile ilgili gelecek beklentilerini olumlu etkilediğini, yatırım ve istihdam açısından bu eğilimin devam etmesine ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Sabancı, ‘’Hal böyleyken AB sürecindeki kısa dönemli tıkanıklıklar karşısında soğukkanlı ve akılcı olmaktan, kendi kendimize çelme takmaktan vazgeçmekten başka seçeneğimiz olmadığı açık’’ dedi.
Düşünce özgürlüğü konusunun buna en çarpıcı örnek olduğuna işaret eden Ömer Sabancı, şunları kaydetti: ‘’TCK’nın 301. maddesinin yeni düzenlemesi ifade özgürlüğü alanında yeni bir açılım sağlama amacını gütmekteydi. Ancak bu amaç gerçekleşmedi. Düşünce suçu dâvâları ve bu dâvâları siyasî gösteri sahnesi olarak kullanmak isteyenlerin yarattıkları tablo bir kez daha konunun istismarına imkân sağlayacak malzemeyi Türkiye aleyhtarı lobilerin eline verdi. TCK’nın 301. maddesi başta olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünü ilgilendiren tüm maddelerin ana gaye ışığında geliştirilmesi gerekmektedir. Bunu bir an önce yaparak hiçbir surette hak etmediğimize inandığım demokratik açıdan olgunlaşmamış ülke görüntüsünü ve bu çerçevede ülkemize yöneltilen eleştirileri bertaraf etmeliyiz.’’
Ömer Sabancı, bu tür olumsuz görüntülere son verildiğinde, Türkiye’nin başta AB’nin bazı konulardaki çifte standardını, verdiği sözleri tutmama eğilimini dünya kamuoyuna daha iyi anlatabilir hale geleceğini ve uluslararası plandaki saygınlığının artacağını kaydetti. ‘’AB konusu kendi kaderine mi terk edildi, doğrusu bilmek istiyoruz’’ diyen Sabancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘’Bizim hükümetimiz bu dönemde AB konusunda ortalığı büyük ölçüde boş bıraktığını kabul etmeye yanaşmıyor. Kamuoyunu bilgilendirme adına pek bir şey yapmıyor. AB ile bir yandan müzakere kapsamındaki teknik süreçler devam ederken kimi kesimlerde bir tür uyum korkusunun yaşandığı gözleniyor. Öte yandan AB cephesinden kaynaklanan ve kısa vadeli iç siyasî kazanımları hedefleyen olumsuz söylemler ve adımlar kuvvetli tepki dalgasının oluşmasına neden oluyor. Bu ortam AB karşıtlarını cesaretlendiriyor ve azınlıkta olmalarına rağmen seslerinin daha gür çıkmasına neden oluyor.’’
CHP’NİN 301 YAKLAŞIMINA ELEŞTİRİ
CHP’nin TCK’nın 301. maddesine yaklaşımına da değinen Sabancı, bunun yalnızca hükümetle ilgili bir konu olmadığını, muhalefetin de hükümeti yıpratmak adına giriştiği siyasî manevraları terk etmesi gerektiğini vurguladı. Ömer Sabancı, ‘’Sosyal demokrat bir partinin 301. maddenin değiştirilmesiyle ilgili beyanatlarını basından üzülerek takip ediyoruz. Bireysel ve bölgesel gelir dağılımının dikkate değer ölçüde bozuk olduğu, demokrasi alanında hâlâ birtakım eksiklerin bulunduğu, yoksullukla mücadele ve toplumsal gelişmenin istediğimiz hızda ilerlemediği ülkemizde, bir sosyal demokrat partiden batı standartlarında bir politik yaklaşım beklemek hepimizin hakkıdır’’ şeklinde konuştu. Ekonominin makro değerlerinde belirgin bir iyileşmenin yaşandığı, istikrar yönü ağır basan bir dönemde bulunulduğunun da altını çizen Sabancı, aynı şeyin AB ile ilişkiler için de söylenebileceğini ifade etti. Sabancı, ‘’Müzakerelerin başlatılması noktasına tırnaklarımızla kazıyarak geldik, bu yolun geri dönüşü yok’’ dedi.
|