|
|
|
Hahamlardan internete ahlâkî savaş |
İsrail’de, ulusalcılardan otantik dindar çizgiyi temsil eden Haredi hahamlara kadar, her çizgideki hahamların büyük çoğunluğu, internetin dinî değerlere zarar verdiği görüşünde. Dr. Yoel Cohen başkanlığında, Holon Akademik Enstitüsü tarafından yapılan ve her kanattaki 300’den fazla hahamı kapsayan araştırma, din adamlarının, medyanın da dinî değerlere zarar verdiği görüşünde olduklarını ortaya koydu.
Araştırma, Ortodoks Yahudilerden Haredi hahamlarla ulusal-dindarlar ile muhafazakar ve reformist hahamlar arasında yapıldı. Dindar kesimler tarafından sınıfındaki Haredi olarak adlandırılan hahamların yüzde 87’si, ulusal-dindar hahamların yüzde 82’si, internetin dini değerlere zarar verdiği görüşünü taşıyor. Ortodoks olmayan hahamların ise yüzde 47’si bu görüşü paylaşıyor. Ortodoks hahamların yüzde 95’i, basının da dini değerlere zarar verdiği kanısında. Ortodoks olmayan hahamların ise ancak yüzde 31’i bu görüşe katılıyor.Araştırma sonuçları, aynı oranların radyo, sinema ve tiyatro için de geçerli olduğunu ortaya koydu. Araştırma, Haredi hahamların yüzde 74’ünün ve ulusal-dindar çizgideki hahamların yüzde 87’sinin evlerinde bilgisayar olduğunu da gösterdi. Ancak, Haredi hahamların yüzde 22’sinde, diğerlerinin de yüzde 56’sında internet bağlantısı bulunuyor. Araştırma ile ilgili sonuçlar, Yediot Ahronot gazetesinde yayımlandı.
|
/ KUDÜS
28.09.2006
|
|
|
Talabani: Türk işgalini ABD önlüyor |
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Türkiye’nin Kuzey Irak’ı işgal edeceğini sanmadığını, Irak’taki Amerikan askerî varlığının dış işgallere karşı caydırıcı nitelik taşıdığını söyledi.
ABD’nin 2003 yılında işgal ettiği Irak’taki varlığı tam bir karmaşaya dönerken, Amerikan yönetiminin bu ülkedeki askerlerini bir anda çekmesi halinde Türkiye’nin Irak’a müdahale edebileceği iddia edildi. ABD’de yayınlanan Washington Post gazetesi, artık “gitme veya kalma kararı alması zor olan” ABD’nin, ülkeden çekilmesi halinde Irak’ın bir sivil savaşa sürükleneceğini ve komşuları Türkiye, Ürdün ve İran’ın bu ülkeye müdahale edebileceğini yazdı. Washington Post’ta yer alan David Ignatius imzalı makalede, Amerikan istihbaratının hazırladığı rapor hatırlatıldı. Irak’ta durumun daha kötüye gittiğine dikkat çeken yazar, Bush ve Cumhuriyetçilerin, seçimlerde bu konu yüzünden sorunla karşılaşacaklarını belirtti. Demokratların da Irak’taki askerlerin bir an önce çekilmesini istediğini belirten Ignatus, Demokratların “sonra ne olacak” sorusundan ziyade “gidelim”e odaklandığını kaydetti. İstihbarat raporunun, yeni “teröristler” oluştuğuna yönelik tahminlerinin ürkütücü olduğunu belirten yazar, “Amerika’nın Irak’taki hataları yüzünden dengesi bozulan Ortadoğu’da düzeni tekrar nasıl sağlayacağız” diye sordu. Demokratların, daha çok “Irak’ta kaybeden bir hükümet olmasını nasıl önleyebiliriz” sorusunu sorması gerektiğini belirten Ignatus, Amerikanı’nın hızlı bir şekilde çekilmesi halinde ise şu tahminlerde bulundu: Irak, geniş çaplı bir sivil savaşa sürüklenebilir, Şii-Sünni gerginliği tüm bölgeye sıçrayabilir, bu kaosta petrol arzları tehlikeye girer, varil fiyatları 100 doların üzerine çıkabilir, Türkiye, İran ve Ürdün, kendi çıkarlarını korumak için Irak’a müdahale edebilir.
|
/ WASHINGTON
28.09.2006
|
|
|
İşgal altında Ramazan |
Filistin, Ramazan ayını İsrail’in güvenlik uygulamaları ve ekonomik ambargo altında geçiriyor. Buna rağmen Filistin’de Ramazan yine de coşkuyla yaşanıyor.
Sokaklarda şekerlemeciler ve şerbet satıcıları Ramazan’ın gelişinden memnun. Ramazan dolayısıyla caddelerin dolup taştığı Ramallah'ta Muhammed Yousef isimli şerbet satıcısı her şeye rağmen satışların iyi olduğunu söyledi.
|
28.09.2006
|
|
|
Rusya’da oruç ve teravih coşkusu |
Tüm dünyada olduğu gibi Rusya’da yaşayan yaklaşık 20 milyon Müslüman da, Ramazan coşkusunu yaşıyor. Ramazan ayına Cumartesi gecesi kılınan ilk teravih namazı ve Pazar günü tutulan ilk oruçla başlayan Rusya Müslümanları, tüm ülke genelinde pek sınırlı sayıda da olsa camilere akın etti. Moskova’nın en büyük camisi sayılan Tatar Camisi’nde Ramazan dolayısıyla düzenlenen sohbetler, teravih namazları ve iftar yemeklerinde yoğun kalabalık yaşanıyor.
Rusya Müslümanlar’ının komünist rejimi döneminde bile Ramazan ayında oruç tuttuklarını ifade eden Rusya Müftülüğü Eğitim Dairesi Başkanı Arslan Sadrıyev, “Allah’a çok şükürler olsun ki oruç tutan Müslümanlar artık bu ibadetlerini hiç bir baskı görmeden serbestçe yerine getirebiliyor. Ramazan ayı boyunca Rusya Müslümanları iftar yemeklerinde karşılıklı ziyaretleşmeleri artık bir gelenek haline geldi. Bu yıldan itibaren ilk kez camilerde de iftar yemekleri organize etmeye başladık. Bu uygulamayı önümüzdeki yıllarda daha da geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu yılki Ramazan ayında Moskova’da oruç tutan Müslümanlar sabah 04.00’da sahura kalkıyor ve iftarı ise akşam 8 gibi açıyorlar. Bu ise günün 16 saatini oruçlu yaşamak anlamına geliyor” dedi.
Camii ziyaretçilerinden Tacikistanlı Alişer Yakubov ise “Ramazan ayı boyunca akşam namazlarında Tacik arkadaşlarımla bu camide buluşuyoruz. Akşam namazını kıldıktan birlikte iftar yemeğini yiyoruz ve diğer milletleri temsil eden Müslümanlar’la tanışıp sohbet ediyoruz. Ramazan ayı Müslümanlar’ı biraraya getirmesi açısından benim için özellikle büyük bir anlam ifade ediyor” şeklinde konuştu.
Azeri kökenli Mustafa Bayramov da sıkıntılı geçen eski Ramazanlar’a gönderme yaparak, “Rusya’da yaşayan Azeriler olarak tüm dünya Müslümanlar’ı gibi Allah’ın mübarek Ramazan ayını birlikte yaşıyoruz. Her Cuma ve Salı günleri Tatar Camisine toplanıyoruz, birlikte iftar yapıp, dua ediyoruz. Allah’ın yardımıyla şu an Ramazan ayını yaşamakta hiç bir sıkıntımız yok. İnşallah bu ayı yüzü ak tamamlayacağımızı ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.
Moskova İnşaat Üniversitesi öğrencisi Ganalı Muhammed Ziblila de, “Buradaki ortam çok hoşuma gidiyor. Kendimi evimdeki gibi hissediyorum. Halbuki benim evim buradan çok uzakta. Müslüman kardeşlerimizin arasında topluca iftar yemeği ve ibadetlerimiz bana bu coğrafi uzaklığı unutturuyor. Kaldığım yurtta da Müslüman arkadaşlarla birlikte iftar yapıp teravih namazını kılıyoruz. Dolayısıyla burada kendimi pek yabancı hissetmiyorum” diye konuştu.
Geçen yıl Ramazan ayında İslâm diniyle tanışarak Müslüman olmaya karar veren Rus kökenli Andrey Smirnov ise, “Ramazan ayı benim için çok önemli. Çünkü ben bu ayda İslâm’ı kabul ettim. Her ne kadar ailem ve eski arkadaşlarım bu tercihime karşı çıksalar da Müslüman olduğum için çok mutluyum. Fakat Rusya’da yaşayan ve kendilerini Müslüman sayan çok insanın Ramazan ayında oruç tutmadıklarını gördükçe üzülüyorum. Bu insanlar genelde oruç tutmamak için hastalık gibi bahaneler öne sürüyor. Ama bu ayda tutulan orucun sevabını anlamış olsalar kesinlikle böyle yapmazlardı diye düşünüyorum.” dedi.
Özbekistan uyruklu Aynur Abdulhacıyeva ise, “Ben Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov karşıtı muhalefet eylemlerine katıldığım için gördüğüm siyasi baskıdan dolayı Taşkent’ten Moskova’ya göç etmek zorunda kaldım. Özbekistan yüzyıllardan beri İslâm kültürünün çok ağır bastığı bir memleket. İmam Buhari, El Hakim Tirmizi gibi İslam alimleri bu topraklarda yetişti. İnşallah Ramazan ayını Moskova’daki kardeşlerimizle gereğince yaşayacağımızı ümit ediyorum” şeklinde konuştu.
|
/ MOSKOVA
28.09.2006
|
|
|
Avusturya’da partiler iftar yarışında |
Avusturya’da, genel seçimler arifesinde siyasî partiler, ülkedeki Müslümanlara iftar yemeği verme yarışına girdiler. İktidardaki Halk Partili Parlamento Başkanı Prof. Andreas Khol, Türk toplumunun ileri gelenlerine iftar yemeği verirken, Viyana’nın Sosyal Demokrat Partili Belediye Başkanı Michael Haeupl de Müslüman toplumunun ileri gelenlerine ayrı bir iftar yemeği verdi.
|
28.09.2006
|
|
|
Rice: Gelin Suriye’ye karşı birlik olalım |
Amerika, son zamanlarda ilişkilerinin bozulduğu ve Irak’taki direnişe destek vermekle suçladığı Suriye’ye uygulanan yaptırımlara diğer ülkelerin de katılmasını istiyor.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, “Bizim görmekten hoşlanacağımız şey, bazı yaptırımlarda diğerlerinin de bize katılmasıdır” dedi. Condoleezza Rice, The Wall Street Journal’a verdiği mülakatta “Suriye, kendini diğer Arap dostlarından ayırmaya devam ediyor. Eğer Suriye bu yolda devam ederse daha sert önlemler almak zorunda kalacağız” diye konuştu. Bu konuda alabilecekleri birçok tedbir olduğunu belirten Rice, diğer ülkelerin de “yaptırım çeşitlerinde kendilerine katılmasını” istediklerini belirtti. ABD, 2004 yılında Suriye’ye ilaç ve gıda dışındaki tüm ithalatları durdurmuştu.
|
/ NEW YORK
28.09.2006
|
|
|
İran ve AB anlaşmanın kıyısında |
Washington Times gazetesi, İran’ın nükleer çalışmalarından doğan sorunu müzakere eden Tahran yönetimi ile AB’nin anlaşmaya yakın olduklarını yazdı.
Gazete, Washington yönetimine yakın kaynaklardan alınan bilgilere dayandırdığı haberde, anlaşmaya, AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile İranlı baş müzakereci Ali Laricani arasında yakın zamanda yapılması planlanan görüşmede varılabileceğini ileri sürdü. Haberde, Tahran yönetiminin gizli tutmaya çalıştığı anlaşma uyarınca, İran’ın, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini 90 gün süreyle askıya alacağı ve bu süre içinde yapılacak görüşmelerde nihai sonuca ulaşılmaya çalışılacağı belirtildi.
Öte yandan, gazetede yer alan habere bir açıklama getirmeyi reddeden Solana’nın sözcüsü Cristina Gallach, Laricani ile Solana arasındaki görüşmenin tarihi hakkında bilgi vermedi, İranlı yetkili Cevad Vaedi ile üst düzey BM yetkilisi Robert Cooper’ın, konuyu görüşmek üzere pazartesi günü Paris’te bir araya geldiklerini söyledi. Önde gelen Batılı ülkeler, konuyu Tahran yönetimiyle müzakere etmesi amacıyla Solana’ya daha fazla zaman tanıma kararı almışlardı.
|
/ ANKARA
28.09.2006
|
|
|
Olmert’ten sonra ortağı da Esad’a yüklendi |
İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ı, barış ve savaş konusunda “ikili oynamakla” suçladı.
Peretz, İsrail radyosunda yayımlanan açıklamasında, Esad’ın, bir yandan barış yanlısı beyanat verdiğini, diğer yandan da Hizbullah ile Hamas’a yardım ettiğini belirterek, “Eğer Şam yönetimi barış istiyorsa görüşmelere geri dönülmesi için şartları oluşturmalı” diye konuştu. Beşşar Esad’ın savaşa yönelik açıklamalarını göz önüne alarak, kuzeye asker yığmayı sürdüreceklerini ifade eden Peretz, Suriye’nin, istemesi halinde bölgeye barış getirebileceği fikrini savundu. Esad, Almanya’da yayımlanan haftalık Der Spiegel dergisine verdiği demeçte, İsrail ile barış yapmak istediklerini söylemişti. İsrail, Suriye’yi, Lübnan’daki Hizbullah örgütüne silâh tedarik etmek ve Hamas’a destek vermekle suçluyor, barış yolunun açılması için Şam’ın Hizbullah ve Hamas ile ilişkisini kesmesini istiyor.
İsrail ile Suriye arasındaki barış görüşmeleri son kez 2000 yılında yapılmıştı.
Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün ve Suriye liderleri, İsrail’in Lübnan topraklarındaki saldırılarının sona ermesinden bu yana, bölge barışı ve olası çatışmaları önlemek amacıyla girişimde bulunulması çağrısında bulunuyorlar.
|
/ KUDÜS
28.09.2006
|
|
|
Pervez Müşerref, İsrail’i tanımaktan korkuyor |
Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, İsrail’i en sonunda tanımak zorunda kalacaklarını, ancak bunu şu anda yapmanın, kendileri için siyasî intihar anlamına geleceğini söyledi.
Müşerref, Weill Cornell Tıp Okulu’nu ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada, İsrail’i tanımalarının, İslâm dünyası ile Batı ülkeleri arasında köprü vazifesini görme ümitlerini sona erdireceğini belirtti. Müşerref, kendilerini İslam dünyasından tecrit edecek herhangi bir girişimde bulunamayacaklarını ve İsrail’i ancak bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından sonra tanıyabileceklerini kaydetti.
Konuşmasında terörle mücadele konusuna da değinen Müşerref, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalinin 1989 yılında son bulmasıyla Batı ülkelerinin Pakistan’ı terk ettiklerini belirtti ve ‘’Bizi herkes terk etti. Afganistan’dan kaçan 20-30 bin mücahid ve sınıra dayanan 4 milyon göçmenle başa çıkmak zorunda kaldık. Mücahidler daha sonra El Kaide ile bütünleşti” dedi. ABD’deki 11 Eylül terör saldırılarından sonra terörle mücadele konusunda müttefik haline geldiklerini anlatan Müşerref, bu konudaki eleştirelere anlam veremediğini, terörle mücadelede kendilerinden fazla çaba harcayan olmadığını kaydetti.
Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, anılarına yer verdiği ‘’Ateş Hattında’’ adlı kitabıyla geniş yankı uyandırmıştı. ABD’nin, 11 Eylülden sonra kendilerini, ‘’Ya bizimle olursun, ya da ülkeni taş devrine döndürürüz’’ diyerek tehdit ettiğini ifade eden Müşerref, İngiliz istihbaratını da yeteri kadar işbirliği yapmamakla suçlamış, ABD’nin Irak işgalini eleştirmişti.
|
/ NEW YORK
28.09.2006
|
|
|
Kuzey Kore’den nükleer silâh iması |
Kuzey Kore Dışişleri Bakan Yardımcısı Choe Su Hon, ülkesinin sahip olduğu nükleer silâhın saldırı amaçlı değil, savunma amaçlı olduğunu söyledi.
BM Genel Kurulu’nda konuşan Kuzey Kore Dışişleri Bakan Yardımcısı Hon, sahip oldukları nükleer silâhları, egemenliklerine karşı bir saldırı olmadıkça kullanmak niyetinde olmadıklarını ifade etti. Uluslar arası arenada nükleer bomba sahibi olmasıyla ilgili fazla açıklamalarda bulunmayan Kuzey Kore yönetiminin, bu tür bir açıklama yapması dikkat çekti. Hon, nükleer silâhlara, kendilerine karşı saldırı planları olanları caydırmak, savunma amacıyla ve tamamen bölgesel barış ve güvenlik için sahip olduklarını vurguladı.
|
/ NEW YORK
28.09.2006
|
|
|
Putin için referandum yok |
Rusya Merkez Seçim Komisyonu, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2008 yılında yapılacak devlet başkanlığı seçiminde üçüncü kez aday olabilmesine yönelik referandum girişimine karşı çıktı.
Merkez Seçim Komisyonundan bir yetkili, İtar-Tass ajansına yaptığı açıklamada, bir grup tarafından referandum düzenlenmesi yönünde getirilen teklifi reddettiklerini belirtti. Yetkili, ‘’anayasal kuralların referandum şeklindeki ek teyitlere ihtiyacı olmadığını’’ ve bu konuyla ilgili referandum düzenlemenin de anayasayla çeliştiğini söyledi. Rusya anayasası, süresi 4 yıl olan devlet başkanlığı görevinin bir kişi tarafından en fazla iki dönem üstlenebilmesini öngörüyor.Görev süresi 2008 yılında sona erecek Putin, aday olmayacağını ve bu konu için anayasanın değiştirilmesini de doğru bulmadığını açıklamıştı.
|
/ MOSKOVA
28.09.2006
|
|
|
Türkiye-AB zorlu bir süreçte |
The Financial Times muhabiri George ParkerAB önünde üyelik için sıra bekleyen ülkelerin durumunu şöyle yorumladı:
“Hırvatistan ve Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri başlamış durumda. Hırvatistan’ın en erken 2011’den önce üye olması mümkün görünmüyor. Türkiye’nin üyeliğe doğru ilerlemesi ise eziyetli, hedefine de ulaşmayabilir. Bundan sonrası daha da zorlu olacak. Romanya ve Bulgaristan yoksul olabilir, ama Balkanlar’da üyelikleri muhtemel diğer ülkeler daha zorlu ve hazmetmesi daha maliyetli olacak. Hepsinin de ağır siyasi yükleri var.”
|
/ LONDRA
28.09.2006
|
|
|
Komşudan şartlı destek |
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Türkiye’nin, ‘’gereken adımları tamamladığında’’ AB’ye tam üye olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Washington’da bulunan Bakoyanni, Stratejik veUluslararası Etüdler Merkezi (CSIS) adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, Yunanistan’ın, Türkiye’nin AB’ye tam üye olma yönündeki çabasını desteklediğini kaydetti. Türkiye’nin AB’ye katılabilmek için somut siyasi, ekonomik ve kurumsal kriterleri yerine getirmesi gerektiğini anlatan Bakoyanni, ‘’Türkiye’nin, kendisinden önceki bütün adaylar gibi gerçekleştirmeye söz verdiği reformları sürdürmesi önemli. Türkiye, bu gerekli düzenlemeleri yaptığında, AB’ye tam üye olarak kabul edilmeli” dedi.
Buna karşılık, AB ülkelerinde kamuoyunun, Türkiye’nin nihai üyeliği konusunda ikiye bölündüğünü anlatan Bakoyanni, Türkiye’de reformların yavaşladığını savunarak bunun sürece yardım etmediğini savundu. Bakoyanni, Ankara Protokolü’nü uygulamaya koymadığı gerekçesiyle de Türkiye’yi eleştirdi.
|
/ WASHINGTON
28.09.2006
|
|
|
|