Matematiği çok severdi. Düşük bir puan farkıyla matematikten kaymış mühendislik kazanmıştı. İkinci tercih olarak girdiği bölüm, onu çok mutlu etmişti. Ekonominin 20’ye yakın girdi kalemine etki yapan inşaat bölümünü seçmişti. İnşaat mühendisi olma hayali onu büyülemişti. Sınav sonucundan sonra daha da heyecanlanmıştı.
Önünden geçtiği inşaatlara bakış açısı şimdiden değişmeye başlamıştı. Birkaç dakikalığına da olsa inşaat işçilerini seyreder, ustanın veya formenin onlara verdiği talimatları gözlemlemeye çalışırdı.
Giyimi nispeten farklı, başında baretiyle denetim havasında ancak mütevazı ve sakin bir şekilde inşaat alanını gezen biri dikkatini çekmişti, rolü hoşuna gitmişti. Belli ki, birikimliydi ve daha fazla biliyordu. Ortanca yaşı, birazcık kilosu, hafiften ağarmış saçları, onu tamamlayan gözlüğünün odaklandığı proje ve mini bilgisayarı ile göz dolduruyordu, güven veriyordu.
Onu patrona/inşaat sahibine benzetememişti. Aynı inşaatı ikinci defa kenardan seyrederken gördüğü bu kişiyi merak etmiş ve inşaat işçilerinden birine yanaşarak sormuştu:
-Kim bu?
-Şefimiz
Bu cevap fazla ilgisini çekmemişti. O yüzden meraklanıp mesleğini sormuştu. İşçi;
-İnşaat Mühendisi
Bu cevap, etkisini arttırmıştı. Bölümünden mezun bir örneği iş başında görmesi, modelleme arzusunu canlandırmıştı. Bu durum, okuluna ilgisini ve kendisine duyduğu güveni tazelemişti.
İnşaat bölgesinden heyecanlanarak ayrılmıştı. Şehir içi ulaşım aracına binip çevreyi seyrederken gördüğü binaların bir mühendis imzası taşıdığını düşünmeye başladı. Kendisinin de bir gün okulunu bitirip prestijli projelerin başına geçeceğini hayal etti. Hatta anne ve babasını böylesi güzel bir eve taşıyacağını, ahir ömürlerinde rahat edip kendisine dua etmelerini sağlayacağını da hayalhanesinin öncelikler listesine dahil etmişti.
Bir anda, babasının çalıştığı kurumda ismini sıkça duyduğu ve gizliden hayran olduğu bir mühendise kendini benzetti. Babasının yanında çalıştığı Osman bey, son derece kibar, işçilerle diyalogu canlı, proje uygulamalarını ve süreçlerde yaşanan aksamaları masa başındaki plan çerçevesinde yerinde gören, inceleyen, izleyen, denetleyen ve yol gösteren babacan biriydi.
Hesaplarla ve rakamların diliyle konuşurdu. Ara yorumları sevmezdi. “Yaklaşık değer” ifadesine bile tahammülü yoktu. Net sonuç isterdi. Statik hesapları kontrol eder,inşaatın belli aşamalarında son denetimi yapıp süreci devam ettirirdi. Özellikle, kalıp bağlandıktan sonra donatı kontrolünü yaptırmadan, beton dökümüne müsaade etmezdi.
Mesleki kitaplarını gözden geçirir, karşılaştığı probleme göre deneyimli meslektaşlarından yararlanırdı. Literatürü takip ederdi. Mekanların fonksiyonel kullanımı konusunda mimari yaklaşıma katkı yapar, estetikle birlikte emniyet ve ekonomiyi mühendisliğin “3e” kuralı olarak tatbik ederdi.
Arazi insanıydı. Sahada çalışmayı severdi. Giyimi, işinin gereğine uygundu. Resmi ve protokol yapıyı fazla sevmezdi. Üretken bir zekâsı vardı. Çevre ve imar konularına çok duyarlıydı. Etrafına bu gözle bakardı.
Ağırlıklı olarak yapı mühendisliğinde kendini yetiştirmişti. Çevre düzenlemeleri, otoparkların kullanımı, diğer sosyal donatıların binanın konumu ile olan yakınlıkları, fonksiyonel düzenlemeler, akış şeması ile düzenlediği mekân tasarımları onu en çok heyecanlandıran, mutlu eden ve konut sakinlerinin teşekkürü ile ihya eden mevzulardı.
Modern şehir dokusunun ve yerleşim merkezlerinin bina tasarımının uzun vadeli bir projeksiyonla planlanmasına bağlı olarak gelişeceğini düşünerek, geleceğe ait eserler inşa ettiğini düşünürdü. İmar inkişaf alanlarının ufkunu önemserdi.
İnşaat malzemelerinde kalite standardını önceden deklare eder, buna göre maliyetlerin alt kalemlerine kadar proje tanıtımı ve örnek ofisi gezdirme aşamasında müşterilerine sunardı.
Hendese biliminin mantık, matematik, ölçü, denge, kapasite, gerilim, mukavemet ve elastik kavramlarını hayatının fonksiyonları içine işlemiş ve bakış açısını buna göre hikmetle yoğurmuştu. Hakim isminin tecellisine mesleğini yakınlaştırmıştı.
|