Din İşleri Yüksek Kurulu, sosyal sigortalar, karşılıklı sigortalar ve ticari sigortaların, İslam dinine uygun olduğuna karar verdi. Kurul, kâr payı esasına dayalı çalışan birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminin de ‘’yatırılan primlerin, dinen helal alanlarda değerlendirilmesi’’ durumunda caiz olduğu sonucuna vardı.
Kurul kararında, Hz. Peygamber döneminde bulunmayıp daha sonra ortaya çıkan akitlerin, ‘’İslâm hukukunun esaslarına muhalif bir öğe bulundurmadığı, irade beyanı, karşılıklı rıza’’ gibi dinen aranan şartları taşıdığı durumlarda sahih olduğu ifade edildi.
Bazı bilginlerin, kumar anlamı taşıdığını öne sürerek, sigortanın caiz olmadığını savunmalarının doğru olmadığı ifade edilen kararda, şunlar kaydedildi: ‘’Kumar ve bahiste taraflar, kararlaştırmış oldukları parayı kaybetmeyi başta göze alıp, bir ihtiyacı karşılamayı değil, oyun aracılığı ile emeksiz bir zenginleşmeyi amaçlamaktadırlar. Sigorta sözleşmesinde ise sigortalının tesadüfe bağlı bir olaydan zenginleşmesi söz konusu değildir. Çünkü sigortacı, risk gerçekleşince, üzerine aldığı riskin meydana getirdiği zararı, sigorta sözleşmesine dayalı olarak öder. Sigorta sözleşmesinde öngörülen riskin gerçekleşmesi halinde sigortalının uğradığı zarar giderilmekte olup sigortalıya bir zenginleşme sağlamamaktadır.’’
Kararda ayrıca sigortada, haksız tazmin ve haksız kazancın söz konusu olmadığı kaydedildi. Bazı bilginlerin, özellikle hayat sigortasında ‘’Allah’ın kudretine meydan okuma manası’’ olduğunu ileri sürdükleri hatırlatılan kararda, ‘’meydana gelen zararın, riske maruz kalanın üzerinde kalması yerine sigortalıların ödedikleri primlerden ödenen tazminat yoluyla bütün sigortalılara dağıtılmasını’’ öngören sigortanın, felâket ve kazaların zararının hafifletilmesini gaye edinmiş karşılıklı taahhüt ve yardımlaşmaya dayanan bir sistem olduğu kaydedildi.
|