Devletin bankaları sıkı kontrol etmesi gerektiği halde bu yapılmadığı için bankaların Türkiye’nin sırtına 50 milyar dolar yük yüklediğini belirten TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, “Bunlar kendiliğinden olan masumane yol kazaları değildi. Bu, Türkiye’de bir gelirin yeniden bilinçli paylaştırma mekanizmasıydı’’ diye konuştu.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, ‘’Bankacılık, bütün dünyada devletin çok sıkı kontrol ettiği bir sektördür ama Türkiye’de bu yapılmadı. Sonuç, bankaların çöküşü’’ dedi.
Ertürk, konuk olduğu Kayseri Sanayi Odası Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, 2001 yılında yaşanan bankacılık krizinin, gayri safi millî hasıla (GSMH) 200 milyar dolar olarak düşünüldüğünde, kabaca 50 milyar dolarlık ‘’kara delik’’ açtığını söyledi. Küçük tasarruf sahiplerinin, bütün dünyada devlet tarafından korunduğunu ifade eden Ertürk, devletin, 1994 yılından önce sınırlı olan güvenceyi yüzde 100’e çıkardığını hatırlattı.
Bu kararın ardından kurtulduklarını zanneden bankaların, 3-4 yıl sonra ‘’patır patır döküldüğünü’’ kaydeden Ertürk, ‘’O günden sonra banka sahibi, devleti arkasına aldı, devleti kendisine kefil yaptı ve yüzde 20-25’lerle faiz topladı. 1995-1996’larda berber ruhsatından daha kolay banka ruhsatları verilmeye başlandı. Devlet, yüzde 100 güvence vermede ve banka lisansı vermede hassas davransaydı, bunun zararı sınırlı olabilirdi. Devlet lisans verir, onlara kefil olur, öyle sıkı bir düzen kurar ki, enselerinde boza pişirirdi, yaptırımları en sıkı şekilde uygulardı. Sonuç, hepimizin sırtına yüklenen 50 milyar dolar. Bunlar kendiliğinden olan masumane yol kazaları değildi. Bu, Türkiye’de bir gelirin yeniden bilinçli paylaştırma mekanizmasıydı’’ diye konuştu.
TMSF’nin son 1,5 yılda Hazineye 10 milyar dolar kaynak aktardığını, 10 milyar dolar alacağını da 2007 yılı sonuna kadar tahsil etmeyi hedeflediğini belirten Ertürk, şunları kaydetti: “Banka sahipleriyle yaptığımız protokollerden doğan yaklaşık 10 milyar dolar alacağımız var. Bu miktar, 10 yıla uzanan vadelere bağlanmış durumda. Hedefimiz, 2007 yılı sonunda fonun bu tahsilat çalışmalarını sona erdirmek. Bu protokolleri nasıl daha erken tahsil ederiz, bunun yollarını arıyoruz.”
TMSF’nin, devlete borcu olan herkesten bu borcu tahsil edeceğini kaydeden Ertürk, ‘’Bu işe giriştiğimizde bazı ilginç durumlarla karşılaştık. Bir siyasî parti, aynı zamanda bizim borçlumuz. Türkiye’nin önemli bir siyaset figürü, bizim ilgi alanımız içinde. Bir müessesenin borcu varsa, bu müessesenin sahibinin, patronunun siyasî kimliği bizi ilgilendirmez. Şunu ilke edindik, hiç kimsenin dokunulmazlığı yok’’ diye konuştu.
|