Bayanların en sık karşılaştığı ve korktuğu hastalıkların başında gelen meme kanseri şüphesiyle hastahaneye başvuran kadınlardan yüzde 90’ında kanser çıkmadığı, iyi huylu problemlere rastlandığı belirtildi.
Acıbadem Bursa Hastahanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Volkan Tümay, kliniklere başvuran hastaların büyük çoğunluğunda fibrokistik değişiklikler, selim tümörler, tümöre benzer lezyonlar, inflamatuar ve enfeksiyöz hastalıklar, duktal ektaziler, jinekomasti gibi iyi huylu meme hastalıkları tesbit edildiğini söyledi.
Meme ve çevresinde oluşan
her kitle kanser değildir
İyi huylu problemlerin hastalık tanımından çıkarılarak “Normal gelişme ve gerileme sürecindeki sapmalar veya değişiklikler” olarak adlandırıldığını belirten Dr. Volkan Tümay, bu sisteme göre, erken üreme dönemi (25 yaş), olgun üreme dönemi (25-40 yaş) ve gerileme dönemi (40 yaş) problemlerinin ortaya çıktığını vurguladı.
Meme dokusu oluşumunun ön planda olduğu erken üreme döneminde gelişmekte olan süt bezi ve süt kanallarının kontrolsüz gelişmesi sonucu çok sert, ağrısız, düzgün sınırlı kitleler oluşabildiğini anlatan Dr. Tümay “Fibroadenom veya halk arasında beze olarak adlandırdığımız bu kitleler kansere dönüşmezler, büyümeye devam ederek normal meme dokusunu iterler ve şekil bozukluğuna yol açarlar. Olgun üreme döneminde adetlere yol açan aylık hormonal değişiklikler ön plandadır. Bu ciddî hormonal değişimler aybaşı kanaması olarak dramatik bir görüntü ile etkilerini gösterirken aynı hormonal değişiklikler memeyi de etkilemektedir. Bu hormonlar her ay rahmi gebelik için hazırlarken memeleri de süt verebilmek üzere yeniden yapılandırır, gebelik gerçekleşmeyince de tüm işlemler iptal edilir. Bu durum rahimden aybaşı kanaması olarak kendini belli ederken memelerde gözle görülür bir değişiklik yoktur ancak değişim aslında o kadar ciddîdir. Böylesine ciddî bir etkileşimin her ay yaşandığı düşünülürse memede şişkinlik, ağrı şikâyetlerinin aslında ne kadar normal olduğu daha rahat anlaşılabilir. Gerileme döneminde, vücut yavaş yavaş gebelik ihtimalini azaltacak şekilde değişime uğrar ve memelerde süt üretme için daha az hazırlık yapmaya başlar ve dejenerasyona uğrar, meme dokusu ağırlıklı olarak yağ dokusu ile dolar.”
Elde edilen bulgunun içinde olduğu döneme özgü olup olmadığı konusu olduğunu vurgulayan Dr. Tümay, “Meselâ 20’li yaşlarda görülen bezelerin, 50 yaşındaki bir bayanda ortaya çıkması şüphe vericidir. Tüm sınıflamaları bir tarafa bırakacak olursak hastalarımızın şikâyetleri genellikle ağrı, kitle ve meme başı akıntıları olmaktadır. Kliniklerde en sık rastladığımız durumlar ise adet dönemi meme ağrısı, kistler, bezelerdir” diye konuştu.
Kadınlar muayeneden çekiniyor
Bayanların muayeneden çekindiğinin altını çizen Dr. Tümay şu uyarılarda bulundu: “Bu organda çıkabilecek her türlü sorun veya hastalık cinselliklerine veya annelik statüsüne olan travmadır. Bütün bunlar göz önüne alındığında meme ile ilgili bir hastalık tanısı koymak, yargıya varmak ve tedavisini planlamak doktorlar için çok hassas bir konudur. Genel cerrahlar, özellikle de meme üzerine deneyimi olan cerrahlarla bağlantı kurmak gerekmektedir. Burada önemli olan konu memenin tek kişi olarak değil, deneyimli bir ekip tarafından ele alınması gerekliliğidir. Bu ekip içinde radyolog ve patolog bulunmaktadır. Kanser saptanan olgularda bu ekip içine onkolog ve radyasyon onkoloğu dahil olmaktadır. Hastalarımıza hem muayene, hem radyolojik yönlendirme hem de patoloji ile aynı çatı altında bir defada sonuç alabilecekleri merkezlere başvurmalarını öneririm.”
|