Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ‘’Türkiye’nin AB üyelik görüşmeleri için siyasi kararı alan politikacıların, zaman zaman çelişkili beyanlarda bulunmaları Türk kamuoyunun desteğini azaltmaktadır’’ dedi.
Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) 21. Toplantısı’nın açılışında konuşan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin AB ile bütünleşme sürecinde, sosyal tarafların temsilcileri olarak öncü bir rol oynadıklarını söyledi. Bu süreçte sosyal tarafların ilişkisinin siyasi ve diplomatik ilişkilerin ötesinde, toplumun çok büyük bir bölümünü içine aldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
‘’Genel anlamda bu sürecin kazananları da kaybedenleri de sosyal taraflar olduğu için bizlerin yaklaşımları karar vericiler üzerinde etkili olmaktadır. Bu itibarla, Türkiye-AB ilişkilerinde sosyal tarafları ve örgütlü sivil toplumu bir araya getiren komitenizi çalışmalarından dolayı kutluyorum. Türkiye’deki işverenlerin çatı kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak komiteye destek ve katılımlarımızı sürdüreceğiz. Benzer desteği yine çalışma hayatı, tarım ve esnaf temsilcilerinin çatı kuruluşlarında da görmekten mutluyuz.’’
Hisarcıklıoğlu, Türkiye AB ilişkilerinde katılım müzakerelerinin başlamasıyla çok önemli bir kilometre taşının aşıldığını dile getirerek, bu aşamaya gelinmesinde hükümetlerin ve diplomatların başarısı kadar sosyal tarafların ve sivil toplum kuruluşlarının katkısının da olduğunu kaydetti. Bu sürece kamuoyunun katkı ve katılımının sınırlı olduğunu savunan Hisarcıklıoğlu, bu eksikliğin görülmesinin ve müzakere sürecinin 3 temel ayağından birinin sivil toplum diyalogu olarak belirlenmiş olmasının ise geleceğe dönük beklentileri açısından olumlu olduğunu anlattı. Hisarcıklıoğlu, AB üyesi ülkelerin kamuoyunda Türkiye’nin üyeliğine yönelik, düşük destek düzeyinin kendilerini cesaretlendirmediğini kaydederek, sözleri şöyle sürdürdü:
‘’Ancak, bizim açımızdan endişe verici olan durum, siyasi iradenin yani bazı üye ülke hükümetlerinin yaklaşımlarıdır. Türkiye’nin AB üyelik görüşmeleri için siyasi kararı alan politikacıların, zaman zaman çelişkili beyanlarda bulunmaları Türk kamuoyunun desteğini de azaltmaktadır. Geçen yıl Tükiye’nin AB üyeliğine kamuoyunun desteği yüzde 70’ler düzeyindeyken son yapılan kamuoyu yoklamalarında bu oranın yüzde 50’nin altında düşmesi endişe vericidir. Oysa sizler de çok iyi biliyorsunuz ki kamuoyu desteği olmadan aday ülke hükümetlerinin müzakere sürecini cesaretle ileri götürmeleri çok zordur. Türkiye’nin AB üyeliğinin hepimiz için bir kazanç anlamına geldiğini kamuoylarımıza anlatmalıyız.’’
Babacan: Somut gelişmeleri görmeye başladık
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan da, geçen yıl 20 Ekimde başlayan tarama sürecinin bir yılda tamamlanacağını hatırlatarak, Türkiye’nin diğer aday ülkelere göre bu konuda hızlı ilerlediğini söyledi. Tarama sürecinin, Türkiye’deki kurumların AB tarafından daha iyi tanınması ve AB müktesebatına göre nerede olunduğunun bilinmesi açısından önemli olduğuna işaret eden Babacan, şöyle konuştu: ‘’Tarama süreciyle ilgili kamuoyuna fazla birşey yansımıyorsa, herşey mükemmele yakın şekilde seyrediyordur. En ufak bir problem, kamuoyunun gündemine taşınır. Katılım sürecinin başında olmamıza rağmen somut gelişmeleri görmeye başladık. Her Bakanlar Kurulu toplantısında, AB’ye uyum çalışmaları, kurul gündemine alınıyor. Nedere olduğumuzu gözden geçiriyoruz.’’
Tarama sürecinin Türkiye ekonomisine olumlu katkı sağladığını ifade eden Babacan, Türkiye’ye yatırım yapanlara bunun nedeni sorulduğunda, istikrardan, güvenden ve AB sürecinden bahsedildiğini, bu sürecin Türkiye’ye, uzun vadeli öngörülebilirlik getirdiğini vurguladı.
|