İnsan, kendisine verilen paha biçilmez akıl nimetini kullanarak hem maddî, hem de manevî açıdan birçok başarıyı elde edebilmektedir. Ancak insanın sırf bireysel aklını kullanarak büyük başarıları elde etmesi oldukça güçtür. Zira aklıyla elde ettiği bireysel bilgiler oldukça yüzeysel ve sınırlı bir ölçüde kalmaktadır. Bu yüzeysel ve sınırlı bilgiler önyargılı bir şekilde edinilirse, toplumsal açıdan tahribata yol açacak nitelik kazanır. Oysa bireysel akılların bir arada toplandığı kolektif akıl müsbet anlamda sıfır hataya yakın bir faaliyette çalışır.
Gerek mikro grupların oluşturduğu kolektif akıl ve gerekse makro grupların oluşturduğu kolektif akıl olsun, yapıcı ve üretken amaçlı bir vizyon ve misyon üstlenilerek büyük başarılar elde etmişlerdir. Ortak akıl işleterek bugün dünyanın en zengin adamı ve bilgi üreticisi olan Bill Gates ve arkadaşları mikro düzeydeki kollektif akla güzel bir örnektir. Ayrıca "Toplam Kalite Yönetimi" adı altında işletmelerinde "ben" değil "biz" merkezli bir yönetim sistemi uygulayan Japon çalışma sistemi makro düzeydeki kollektif akla başka bir güzel örnektir.
Kollektif akıl sisteminde bilgi paylaşımı etken unsurdur. Sevgi gibi bilgi de paylaşıldıkça büyüdüğünden, kollektif akıl sisteminde bilginin ulaştığı boyut çok yüksek derecededir. Zira farklı insanlardan oluşan bir takım çalışmasında birisinin bilmediğini diğeri bilir; diğerinin bilmediğini de başka birisi bilir ve böylece ortak bilgi miktarında önemli ölçüde bir artış kaydedilir. Eskilerin tabiriyle "istişare" veya "şura" mekanizmasıyla fikir alış verişi sistematik olarak işler ve sıfır hatalı veya sıfır hataya yakın sonuçlara ulaşılır.
Zaman zaman KPDS ve ÜDS İngilizce hazırlık kursları vermekteyim ve bu kurslardaki katılımcılara her zaman şu teklifi sunmaktayım: "Kursun dışındaki çalışmalarınızda mutlaka birbirinize yakın olan kişilerle mikro bir grup oluşturun ve öğrendiğiniz bilgileri birlikte mütalâa ediniz. Çünkü birinizin bilmediğini diğeri bilir; onun bilmediğini siz bilirsiniz ve birbirinizle bilgi paylaşımı yaparsınız..." Bu çalışma sistemini tüm alanlarda uygulamak mümkündür. Bu yolla elde edilen başarı, bireysel çalışma ile asla elde edilemez. Edilse bile uzun bir sürede elde edilebilir.
Oluşturulacak grup bireylerinin hepsinin üstün zekâlı, yüksek çalışma performansına sahip ve kendisine aşırı özgüveni olan kişilerden oluşturulması bir paradoks oluşturabilir. Yani grubun içindeki bireylerin farklı IQ'ye sahip, farklı performanslı ve farklı güven duygusu içinde olan şahıslardan oluşması daha etkin fayda sağlayabilir. Meselâ "Apollo Uzay Aracı Projesi" sürecinde gerçekleştirilen birçok proje grubu içinde en çok başarısız olan gruplar en yüksek IQ'lü bireylerden oluşan gruplar olmuştur. Hatta bu olguya o zamanlar "Apollo Sendromu" adı verilmişti.
Diğer taraftan, bireysel akıllardan oluşan "kolektif akıl" bu bireylerin akıllarından her zaman farklı etkiler ve farklı tepkiler doğurmaktadır. Yani bireysel bir aklın rengi, grubun oluşturduğu kolektif aklın renginden oldukça farklıdır. Birisi ak ise diğeri kara; birisi kara ise diğeri ak olabilmektedir. Sonuç olarak, bireysel akıllar kendi burunları doğrultusunda karar alma, sorun çözme ve kişisel gelişimini sürdürme yönünde irade gücünü harcamamalıdır. Bu bireysel akıl potansiyellerini kolektif akıl hamurunda yoğurarak en etkin ve kıvamında bir bilgi elde ederek kişisel gelişimlerini sürdürmeli ve en etkin bir kinetik enerjiye dönüştürmelidir.
|