Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Millete sadakat şerefimizdir

(...) 28 Şubat’ın önemli isimlerinden Çevik Bir, Birinci Ordu Komutanlığı yaparken, İstanbul’un her yerini “Orduya Sadakat Şerefimizdir” yazısı ile donatmıştı. Bu söz, arı-duru bir militarizmin sloganı olarak okunabilir. Nitekim orijini de Alman Nazilerine aittir. SS Flamalarında ve Nazi kasaturalarında “Unsere Ehre heisst Treue”, yazısı bulunurdu: “Sadakat Şerefimizdir”.

Sorgusuz itaat etmek, derin bir bağlılık hissetmek, sadakatin üzerinde hiçbir ahlakî değer kabul etmemek hiyerarşik bir kurumda doğal karşılanabilir. Soru şudur: “Kime sadıksınız?”, “Kime sadakati bir şeref olarak görüyorsunuz?”. Bu soruya verdiğiniz cevap, daha yukarda bir sadakat odağı kabul etmediğiniz anlamına gelir. “Orduya sadakat şerefimizdir” dediğiniz zaman başka bir sadakat odağını kabul etmiyorsunuz demektir. Halbuki, millî devlet sınırları içinde herkesin, bu arada ordunun da sadakat göstermesi gereken odak milletin kendisidir. Militarizmi, Alman Nazilerini de sollayarak savunabilir, herkesin orduya sadakat göstermesini isteyebilirsiniz. Ama, bu dünyada, insanlık âlemi içinde kendinize ve milletinize “şerefli” bir yer bulamazsınız. Hâlâ Kraliçe’ye sadakat yemini eden Büyük Britanya Ordusu’nun yanına, milletine sadakat yemini eden bütün itibarlı devlet ordularını yerleştirdiğiniz zaman, durduğunuz yeri daha net görebilirsiniz.

Bir süredir, kulislerde ve medyada “darbe” fısıltısına dayalı spekülasyonlar üretiliyor. M. Ali Birand’ın ifadesi ile “AK Parti’ye muhalefet etme, Türkiye’yi bir din devletine dönüştürmeme adına, adeta bir darbe kışkırtıcılığı yapılıyor.” (Hürriyet, 22 Haziran 2006) Darbe peşinde koşan bir ordunun mevcudiyetinden bahsetmek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve onun mensuplarına hakaret etmektir. Ekonomik alanda küresel rekabetin kıyasıya sürdüğü bir dünyada, bugününüzü ve geleceğinizi tek bir dış merkezin ipoteği altına koymak istiyorsanız darbe yaparsınız. Sonra da, size sabah akşam beddua eden birkaç nesle, bu darbenin faturalarını ödetirsiniz. Kendine konuşacak konu arayan işsiz-güçsüz emekliler ile, ancak bir darbe ile köşeyi döneceğini hesaplayanlar dışında bu dedikoduları üreten ve itibar eden de bulamazsınız.

Şemdinli Davası’nda mahkemenin verdiği kararın, ordu ile hesaplaşma olduğunu, rövanşist davranıldığını söylemek de, hem Ordu’ya, hem de Yargı’ya haksızlıktır. Üstelik, bir demokratik toplumda var olması gereken asgari ölçülerde mutabık olmadığımızı gösterir. Ne ordu yargıya, ne yargı orduya hizmet etmek veya düşmanlık göstermek durumunda değildir. Her ne şekilde olursa olsun Yargı doğru karar verirse, kamu vicdanı tatmin edilirse Ordu itibar kazanacaktır. Ordumuza, milletimize ve devletimize itibar kaybettirecek tek şey yargının baskı altında görülmesidir. Böyle bakarsanız, bakmayı denerseniz kimsenin itibarı da, onuru da zedelenmez. Yanlışlıklar ayıklanır ve herkes yoluna devam eder.(...)

Hepimiz ülkemizi seviyoruz. Herkesi hatadan koruyacak olan şey, sadakat odağını şaşırmamaktır. Birlik ve bütünlük içindeki bir toplumun, dünya çapında rekabet eden bir teşebbüs gücünün ve itibarlı bir devletin formülü, farklı kurumların çatısı altında görev yapanların, aynı odağa yani millete sadakat göstermesidir.

Zaman, 27 Haziran 2006

Mümtaz’er TÜRKÖNE

28.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  AB yoksa reform da yok

  Yasak nasıl kalkar?

  Millete sadakat şerefimizdir

  İstikrarsızlık darbelerin eseri

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004