Bravo! Bekliyordum bunu... Danıştay’ı basıp yargıç öldürme eyleminin yanısıra, kültür ve sanat alanında da bir saçmalık edeceklerdi tabii... Şu bizim ‘çılgıncı esnafı’ canım... Solcu görünmeye çalışan faşistler...
Avanaklara kötü kitap satıp çok para kazanmak yetmiyor, birtakım iddialar öne sürecekler... Kültür bombası patlatacaklar...
Fakat karar veremedim: Orhan Veli’yi dincilerin öldürdüğünü ima edebilecek kadar sapıtmak mı daha hazin, yoksa ‘her nasılsa ordudan çalınmış’ bombaları pimini çekmeden ‘Atatürkçü gazetelerin’ avlusuna atmak mı daha zavallı bir eylem biçimi?
Orhan Veli bir çukura düşerek ölmüştü beyin kanamasından... İçkiciydi merhum... O gece de sarhoş olduğu, kendinde olmadığı, gecenin bir vakti bu yüzden düşüp kaldığı söylenirdi... Fakat bu çok tartışmalıymış, o zamanlar da kimse inanmamış. Benim yaşım tutmadığı için bilemem, sonradan duymuşluğum vardır ama.
(Şu çukurun nerede olduğunu hayatım boyunca merak ettim ve bir türlü de öğrenemedim, bir araştırmacı çıksa da, Ian Gibson’un Lorca’nın ölümü konusunda yaptığı gibi, tam yerini bulsa... Haydi Gökhan Akçura ve Murat Bardakçı, bu sizin işiniz...)
Tarih, 14 Kasım 1950... Yani Adnan Menderes ‘karşı devrimi başlatalı’ tam altı ay olmuş...
Orhan Veli, ölümünden beş ay önce, ezanın Arapça okunmasının aleyhinde zehir zemberek bir yazı yazmış, ünlü Yaprak dergisinde... Fakat o sayıdan sonra dergiyi çıkarmaktan da vazgeçmiş... (Yazıyı yeniden okudum, tam tersine, bana fazla ‘mülayim’ geldi, üstelik ‘lise kompozisyonu’ düzeyinde, koskoca şaire yakışmamış.)
Acaba neden dergiyi kapattı ? Acaba baskı mı gördü? Acaba Orhan Veli’yi ezanın Türkçe okunmasını istediği için dinciler mi katlettiler de kaza süsü verdiler? Sakın karşı devrimcilerin eline geçmiş olan MAH örgütü falan temizlemiş olmasın adamcağızı? Acaba kafasına mı vurdular da beyin kanamasına yol açtılar?
Sakın rakı içtiği için öldürmüş olmasınlar yahu?
Yapma be kardeşlik... Amigoluk uğruna bu kadar mı düşecektin?
Bak, sen de ‘ezan Türkçe okunsun’ dediğin zaman bu kadar gülünç olmuyorsun, çünkü bunu ilericilik sanan çok memur var bu ülkede... (Müdürün ve bazı çalışma arkadaşların ‘işte belli bir şey canım, Danıştay cinayeti örgüt işi değil’ dedikleri zaman oluyorlar ama onlara alıştık.)
Yahu madem o kadar ilerici ve solcusun, Orhan Veli olayından iki yıl önce Sabahattin Ali’yi kimin öldürdüğünü niçin araştırmıyorsun? O da çok tartışılmıştı uzun süre... Onun da kafasına vurmuşlardı.
Yoksa bu kez ‘sizinkiler’ çıkacak diye mi korkuyorsun hemşeri? (...)
İşte bu kafada gittiğiniz için 1950 yılından beri de iki yakanız biraraya gelmedi ve gelmeyecek.
Kusura bakma ama, sizler Atatürkçülüğü bu kadar ayağa düşürecekseniz, Nadir Nadi’nin dediği gibi ‘ben Atatürkçü değilim’(!) aziz ve muhterem kardeşim.
Akşam, 11.6.2006
|