Ebu Musa El Zerkavi’nin öldürülmesinin ardından, doğal olarak, “Irak’ta İslam adına işlenen terörde azalma olur mu?” sorusu gündeme geliyor.
Başkan Bush ve Başbakan Blair’den Irak’taki Amerikalı komutanlara kadar herkes bu sorunun geleceğini tahmin ettiklerinden, “Azalmaz, hatta ilk etapta artar bile” görüşünü çağrıştıran ifadeler kullanıyorlar.
Haklılar da, zira El Kaide ve benzeri gruplar Zerkavi’nin ortadan kaldırılmasının kendilerini daha da kararlı kıldığını göstermek isteyeceklerdir. Nitekim, elinde masum Türk kanı da olan Zerkavi’nin öldürülmesinden saatler sonra Irak’ta ölümcül bombalı saldırılar peş peşe geldi.
Teröre enerji
Ancak, genel görüntüye bakıp doğru teşhisi koymakta da yarar var. İslam adına işlenen terör, hem Irak’ta, hem de dünyada sürecektir. Çünkü bu teröre şu anda gereken enerjiyi sağlayan başlıca unsur ABD’nin kendisidir. İkinci temel unsur ise, tabii ki, Filistin-İsrail çatışmasıdır.
Bunu söyleyen bir tek biz de değiliz. CNN veya BBC’ye son günlerde konuşan Batılı terör uzmanlarından birçoğu da aynı kanaatte.
‘Kötüden betere’
Başkan Bush elbette ki Zerkavi’nin öldürülmesinden “propaganda paydası” sağlamaya çalışıyor. Bu doğal, zira kamuoyu desteği daha önce hiçbir ABD başkanı için görülmemiş olan düzeylere indi.
Bunun nedeni ise ortada. Irak’ta işler “kötüden betere” doğru ilerlerken, sokaktaki Amerikalının endişesi de artıyor. Amerikan askerlerinin Irak halkına karşı işledikleri suçların tek tek ortaya çıkması ise, Bush yönetiminin “Mazlum insanlara demokrasi ve insan hakları götürüyoruz” argümanının sonunu getirmiş bulunuyor.
Yukarıda sözünü ettiğimiz İslam adına işlenen terörü besleyen başlıca faktör de zaten bu. Özetle, yeni Irak yönetimi mensuplarından sokaktaki Iraklıya kadar herkes Amerika’nın gitmesi halinde ülkenin başına felaket geleceği senaryosuna artık inanmıyor.
Bu fikri körükleyen bir tek Kürtler var ki, bunu niçin yaptıkları belli. Yoksa, ister Sünni, ister Şii olsunlar, Iraklı Araplar, Amerikalıların gitmesi halinde durumun mevcut durumdan daha kötü olacağını düşünmüyorlar.
Arap basınına bakılacak olursa, Amerikalıların gitmesi halinde doğacak olan asayiş boşluğunun Müslüman ülkelerden gelecek takviye güçlerle doldurulması halinde genel durumda düzelme bile olabilir.
Bu ise Washington’un işine hiç gelmiyor. Amerikalı uzmanlar bile ABD’nin bölgeye dönük petrol eksenli uzun vadeli beklentilerinin olduğunu, bu nedenle Irak’tan kolay kolay çıkmayacağını artık itiraf ediyorlar.
Taze kan
Kısır döngü de işte burada başlıyor. Irak halkı nezdinde hem güvenini, hem de itibarını yitirmiş olan ABD’nin bölgede süren varlığı İslam adına işlenen teröre taze kan sağlıyor. El Hadise katliamı gibi gelişmeler ise yeni Zerkavi’lerin çıkmasını adeta garantiliyor.
Tabii işin içinde çözümsüz görünen Filistin-İsrail çatışması da var. Zerkavi’nin öldürülmesinden sonra Hamas’ın “taziye” mesajı yayımlaması bile işin bu boyutunu perspektife sokmaya yetiyor.
Bu nedenle, Zerkavi’den sonra bölge için “Aynı hamam aynı tas” diyebiliriz. Çünkü sorun Zerkavi değil, ABD bölgedeki hazmedilemeyen varlığı.
Milliyet, 10.6.2006
|