Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Faizin faturası halka çıkacak

Ekonomist Mustafa Sönmez, “IMF destekli programın iflasına faiz şokuyla reaksiyon veren Merkez Bankası’nın bu kararı aslında, toplumun sırtına ağır bir fatura yıkımının kararı. Ekonomi şimdi yüksek faiz şokunun altında yeniden biçimlenecek” dedi.

Bianet’e Merkez Bankası’nın faiz artırım kararını değerlendiren Mustafa Sönmez, Para Kurulu’nın yıllık enflasyonun hedeflerin üzerine çıktığı açıklamasına dayanarak, “Merkez Bankası’nın yaptığı 1.75 puanlık faiz artışı, her şeyden önce bir iflâsın, bir yenilginin tescili. Bu faiz şoku, 2006 enflasyonunun tek hanede -bırakın yüzde 5’i, yüzde 9.9’da bile- tutulamayacağının tescili” diye konuştu..

Faiz artışının bankacıları çok sevindirdiğini belirten Sönmez, faiz arttırım kararının, dağıttığı kredilerle ciddî risk altına giren bankaları uçurumun kenarından aldığını kaydetti. Türkiye’deki sıcak paraya tekrar yüksek faizle çekiciliğin sunulduğunu ifade eden Sönmez, hükümetin, yeniden “yüksek faiz-düşük kur” deklemini kurarak IMF’ye teslimiyeti sürdürdüğünü vurguladı.

Faiz artırım maliyetinin bütçedeki faiz kaleminden karşılanacağını, bunun da yüzde 30’lara inen faiz harcalamaları payının yeniden yüzde 40-50’lere çıkması demek olduğunu dile getiren Sönmez, şöyle devam etti, “Faizin payının artması, halkın eğitim, sağlık, adalet, kültür harcamalarının daraltılması, tarıma, yoksula desteğe bile göz konulması, kamu çalışanlarının maaşlarının azaltılması gibi “malî disiplinler” ile gerçekleştirilecek. Bu da toplumu yoksullaştırmanın bütçe dolayımında gerçekleşen kısmı.”

Yüksek faizle YTL’den dövize geçişin önünün kesilerek, sıcak parayı yeniden çekmek ve bollaşan döviz ile kurları tekrar düşürerek enlasyonun terbiye edilmek istendiğini vurgulayan Sönmez, faiz artışıyla yaşanacak gelişmeleri şöyle anlattı; “Yüksek faiz şoku, bir anda fiyatlara yansıyacak ve önce enflasyon yükseklecek. Gelir artışları, enflasyonun çok altında kalan ücretli, memur, emekli gibi kesimler ciddi bir reel gelir kaybına uğrayacaklar, hızlı bir yoksullaşma dalgası daha yaşanacak. İç talepte önemli bir daralma görülecek. İşten çıkarmalar artacak, tüketici kredisi, taksitli alış verişe girmiş yoğun bir nüfus ödeme krizine girecek, bu da zincirleme olarak bütün piyasaları alabora edecek. Daralan iç talep birçok küçük üreticiyi, tüccarı kepenk kapama zorunda bırakacak, piyasaya müthiş bir durgunluk gelecek. Yatırım niyetleri ertelenecek, başlamış yatırımlar duracak, işsizlik ciddî bir sıçrama yapacak.”

Sonuçların sürpriz olmadığını ve IMF politikalarını uygulayanların böyle olayları sürekli yaşadığını da belirten Sönmez, “Yaşananlardan da kimsenin ders çıkarmadığı görünüyor” diye konuştu.

YENİ ASYA / İSTANBUL

10.06.2006


 

ZAMANLAMA İLGİNÇ

Sivillerin acımasızca öldürüldüğü Hadisa ve İshakî katliamlarının dünya basınında yer alması ile bunalan işgalcilerin imdadına Zerkavi’nin öldürülmesi yetişti. Geçtiğimiz yıl 19 Kasım’da Amerikan Deniz Piyadeleri tarafından basılan Hadisa kasabasında çoğu çocuk ve kadın 24 kişinin suçsuz yere öldürüldüğü yakın zamanda açığa çıkartılınca ABD kamuoyu ayağa kalkmıştı. Kapı kapı dolaşılarak yapılan katliamdan kurtulan tanıkların tüyler ürperten ifadelerinin basında yer alması Bush ve Blair’i köşeye sıkıştırmıştı.

İşgal bitmeden şiddet bitmez

Öte yandan Zerkavi’nin öldürülmesinin Irak’taki şiddeti sona erdirmeyeceği belirtiliyor. Irak Başbakanı “Zerkavi’ler bitmez” derken Guardian’da yazan Jonathan Steele de, “İşgalin tetiklediği şiddet döngüsü Zerkavi’nin ölümüyle durmayacak” görüşünde. Yazar görüşlerini, “İsyancıların adam toplamasını sağlayan işgalciler. Zerkavi ve diğer yabancı mü-cahitler, isyan içinde hep azınlıktı. Zerkavi’nin Iraklı müttefikleri olduğu, intihar eylemlerini teşvik etme gücü bulunduğu açık. Bu etkinin ne kadar güçlü olduğunu önümüzdeki bir kaç hafta gösterecek” şeklinde dile getirdi.

El Kaide’nin Irak sorumlusu olarak bilinen Ebu Musab El Zerkavi’nin öldürülmesi gündemi bir anda değiştirdi. Sivil katliamları ile köşeye sıkışan işgalciler, kamuoyunun da üzerlerine gitmesiyle son günlerde zor anlar yaşıyordu. Ancak, El Kaide’nin iki numaralı adamı Ürdünlü Zerkavi’nin Irak’ta düzenlenen bir operasyonla öldürülmesi dikkatlerin bu olay üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu.

Böylelikle sivillerin acımasızca öldürüldüğü Hadisa ve İshakî katliamlarının dünya basınında yer alması ile bunalan işgalcilerin imdadına Zerkavi’nin öldürülmesi yetişti. Geçtiğimiz yıl 19 Kasım’da Amerikan Deniz Piyadeleri tarafından basılan Hadisa kasabasında çoğu çocuk 24 kişinin suçsuz yere öldürüldüğü yakın zamanda açığa çıkartılınca ABD kamuoyu ayağa kalkmıştı. Kapı kapı dolaşılarak yapılan katliamdan kurtulan şahitlerin ifadelerinin basında yer alması Bush ve Blair’i köşeye sıkıştırmıştı.

Molla Ömer: Direniş azalmaz

Afganistan’daki Taliban lideri Molla Ömer, Ürdünlü terörist Ebu Musab El Zerkavi’nin ölümünün Irak’taki direnişi zayıflatmayacağını belirtti. Molla Ömer’in yazılı açıklaması, Taliban sözcüsü Muhammed Hanif tarafından telefonda okundu. Buna göre, Molla Ömer, ‘’Zerkavi’nin şehit düşmesi Irak’taki direnişi zayıflatmayacak, çünkü bu ulusal bir hareket ve herhangi bir genç Zerkavi’nin yerini alabilir’’ ifadesini kullandı.

Merkel: İyi haber

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Zerkavi’nin öldürülmesini ‘’iyi bir haber’’ olarak nitelendirdi. Merkel, Rheinland-Pfalz eyaletindeki Neustadt şehrindeki bir kışlada düzenlenen yemin töreninde yaptığı konuşmada, ‘’Zerkavi’nin gelecekte insan hayatını hiçe sayan saldırıları planlayan kişi olamayacağı iyi bir haber’’ şeklinde konuştu. Angela Merkel, Zerkavi’nin geçmişte El Kaide örgütünün en tehlikeli elebaşılarından biri olduğunu hatırlattı.

Pakistan memnun

Pakistan yönetimi, Irak’ta düzenlenen bir operasyonda öldürülen Zerkavi’nin ölümünü terörizme karşı savaşta önemli bir gelişme olarak değerlendirdi. Pakistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bayan Tesnim Aslam, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada Pakistan’ın her zaman Irak’ta yükselen şiddet olayları ve masum halkın öldürülmesini üzüntüyle karşıladığını belirtti.

Guardian: Şiddet durmayacak

İngiliz Guardian’da yazan Jonathan Steele, “İşgalin tetiklediği şiddet döngüsü Zerkavi’nin ölümüyle durmayacak” diye yazdı. Yazar görüşlerini, “İsyancıların adam toplamasını sağlayan işgalciler. Zerkavi ve diğer yabancı mücahitler, isyan içinde hep azınlıktı. Ülke dışından gelenler de asla yüzde 10 oranının üzerine çıkmadı. Zerkavi’nin Iraklı müttefikleri olduğu, intihar eylemlerini teşvik etme gücü bulunduğu açık. Bu etkinin ne kadar güçlü olduğunu önümüzdeki bir kaç hafta gösterecek” şeklinde dile getirdi.

İhanete mi uğradı?

The New York Times, EL Kaide’nin Irak lideri Ebu Musab El Zerkavi ile ilgili yayınladığı bir haberde, Zervaki’nin yakalanmasına terörist grubun içerisinden bir kişinin yardım ettiğini açıkladı. Gazetede yer alan habere göre, Amerikalı yetkililer haftalarca onları Zerkavi’ye ulaştırabilecek olan bir adamı izlediklerini açıklarken, bu adamın Zerkavi’nin dini danışmanı Şeyh Abd El Rahman olduğunu belirtti. Yetkililer, Rahman’ı izliyordu ancak Zerkavi ile ne zaman buluştuklarını bilemiyordu. Bu yüzden Amerikalılar, Zerkavi’nin örgütünün içinden bir kişiye ihtiyaç duyuyordu. Amerikalılar’a Zerkavi’nin nerede olduğunu gösterecek olan bu kişi, lidere yakın ve onun güvendiği bir kişi olmalıydı. Mezopotamya’daki El Kaide’nin içinde yer alan Iraklı bilgi kaynağının, Rahman’ın Zarkavi ile gerçekleştireceği bir görüşmeyle ilgili bilginin en önemli parçasını verdiğini söyledi.

Hamas: Yas tutmuyoruz

Filistin’de iktidardaki Hamas, Irak El Kaide’sinin lideri Ebu Musab Zerkavi’nin yasını tuttuğu haberini yalanladı. Reuters ajansı, Hamas’ın Zerkavi’nin yasını tuttuğunun belirtildiği bir açıklama aldığını duyurmuştu. Ancak Hamas sözcülerinden Sami Ebu Zuhri, ‘’Hamas böyle bir açıklama yayınlamadı’’ diyerek haberi yalanladı.

10.06.2006


 

Polis, askeri sorgulayamayacak

Genelkurmay Başkanlığı ile Emniyet arasında gerginlik yaşanmasına sebep olan yetki konusu, kanuni düzenlemeyle yeniden ele alınıyor. Suçüstü yakalanan askerler, Emniyet’e götürülmek yerine inzibat gelene kadar olay yerinde bekletilecek.

Tercüman’ın haberine göre, Eryaman’da yapılan Atabey Operasyonu’nda güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan ve Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Müdürlüğü’nde 18 saat boyunca sorgulanan askerlerin daha sonra Merkez Komutanlığı’na teslim edilmesi, soruşturma yetkisi tartışması başlattı. Genelkurmay Başkanlığı ile Emniyet arasında gerginlik yaşanmasına neden olan yetki konusu, kanuni düzenlemeyle yeniden ele alınıyor. ‘Askeri Mahkemelerin Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu’nda Değişiklik Öngören Yasa Tasarısı’yla asker kişilerin görevle ilgili ve görev dışındaki suçlardan dolayı soruşturma ve yargılamalarının nasıl yapılacağı yeniden belirleniyor. TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda görüşmeleri tamamlanarak Adalet Komisyonu’na gönderilen düzenlemeye göre, ağır cezalık suç üstü hallerinde, suç işlerken görülen asker ve subaylar, polis tarafından da sadece geçici olarak yakalanabilecek. Yakalanan subaylar, daha sonra Emniyet yerine askeri karakola ya da askeri makamlara teslim edilecekler. Suç üstü yakalananları teslim almak için askeri inzibatlar gelinceye kadar, bu askerler olay yerinde tutulacaklar.

Güvenlik güçleri tarafından yakalanan subaylar hakkında zaman kaybedilmeden askeri savcıya ve sivil savcıya bilgi aktıralacak. Güvenlik güçleri askeri savcının vereceği bilgi doğrultusunda da hareket edebilecekler.

Önümüzdeki günlerde Adalet Komisyonu’nda görüşülecek olan düzenleme daha sonra Meclis Genel Kurulu’nun gündemine gelecek.

/ İSTANBUL

10.06.2006


 

Emniyet rahatsız

Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, devletin tüm kurumlarının Anayasa ve yasa çerçevesinde işbirliği içerisinde çalıştığını belirterek, ‘’hiçbir kuruma karşı Emniyet Teşkilatının tavrının olmadığını, bunun söz konusu bile olamayacağını’’ söyledi.

Çalışkan, ‘’Eryaman operasyonundan sonra basına kasıtlı bilgi sızdırılmasının’’ kendilerini rahatsız ettiğini bildirdi.

Haftalık bilgilendirme toplantısında Çalışkan, bir süre önce Ayvalık’ta yapılan ‘’Küresel Güvenlik ve Suçun Yerel Bağlantısı: Yerel Düşünüş ve Küresel Hareket’’ konulu sempozyuma katılan Ohio Polis Şefleri Birliği Genel Kurulu’nun, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner’i iki ülke arasındaki işbirliğine yaptığı katkı sebebiyle ‘’Onursal Başkan’’ seçtiğini belirtti. Polis meslek yüksekokullarına bu yıl 6 bin 100’ü erkek, 305’i kız olmak üzere 6 bin 405 öğrenci alınacağını bildiren Çalışkan, okullara başvuru koşulları ve sınav takviminin ÖSS sonrası açıklanacağını söyledi.

Pakistan depreminden sonra Emniyet Teşkilatı bünyesinde yapılan yardım kampanyasında 1 milyon 76 bin YTL, 13 bin 215 Avro ve 16 bin 797 ABD Doları toplandığını belirten Çalışkan, bu paraların Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü aracılığıyla ilgili ülkeye gönderildiğini kaydetti.

Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Çalışkan, Zarkavi’nin öldürülmesiyle ilgili soru üzerine, bu kişinin İstanbul’da HSBC Bankası ve sinagoglarda meydana gelen patlamaların azmettiricisi olarak soruşturmada adının geçtiğini hatırlattı. Çalışkan, terörle mücadelenin yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir sorun olduğunu da kaydetti.

HİÇBİR KURUMA KARŞI TAVRIMIZ YOKTUR

“Eryaman operasyonu konusunda Genelkurmay ile Emniyet Teşkilatından yapılan açıklamalarda, bilgi verilmesiyle ilgili çelişkiler bulunduğu’’nun belirtilmesi üzerine ise Çalışkan, şunları söyledi:

‘’Devletin tüm kurumları Anayasanın ve kanunların kendilerine verdiği yetki, sorumluluk çerçevesinde işbirliği içerisindedirler. Terör, uyuşturucu, mafya ve çete gibi örgütlü suç gruplarına karşı birlikte mücadele etmekteyiz. Hiçbir kuruma karşı bir tavrımız yoktur ve söz konusu bile olamaz. Tahkikatın daha başındayken bu olayla ilgili bazı bilgilerin yanlış ve kasıtlı olarak basına sızdırılması, gerçekten bizi de çok rahatsız etmiştir. Bunu yapanları araştırmaktayız. Sızdırılma yapıldıysa, sizlere yapıldı. Birlikte işbirliği içerisinde bu konunun aydınlatılmasında sizlerin de yardımlarınızı bekliyoruz.’’

İsmail Çalışkan, olayla ilgili iki emniyet müdür yardımcısının savcılıkta ifade verdiğini belirterek, bu kişilerle ilgili ayrıca müfettiş görevlendirildiğini de bildirdi.

Bir gazetecinin, “Genelkurmay önünde Eryaman operasyonuyla ilgili zarf dağıtan kişilerle ilgili somut tespitiniz var mı’’ şeklindeki sorusuna da Çalışkan, ‘’böyle bir tespitlerinin olmadığı, ancak bazı iddialarla ilgili araştırmalarının sürdüğü’’ karşılığını verdi.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Hükümete insan hakları uyarısı

AB-Türkiye Ortaklık Konseyi’nde ele alınacak ortak tutum belgesinde, ifade özgürlüğü, insan hakları ve azınlık hakları konusundaki eksiklikler olduğu işaret edildi.

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin büyükelçilerini bir araya getiren COREPER toplantısında, AB-Türkiye Ortaklık Konseyi’nde ele alınacak ortak tutum belgesi üzerinde anlaşma sağlandı. Kıbrıs Rum kesiminin müzakerelerin durdurulması için ‘Türk limanlarının açılması’ konusunu gündeme getirmesi kabul görmedi. Bu konuda Rumlar ve Yunanistan yalnız kaldı. Güneydoğu Anadolu’daki gerginliğin giderilmesi için polisiye veya hukuki önlemlerle yetinmemek gerektiğine dikkat çekilen Ortak tutum belgesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi açıklamalardan kaçınarak, açıklamalarını askeri konularla sınırlaması gerektiğine işaret ediliyor. Ek protokolün harfiyen uygulanmasi gerektiği hatırlatılan belgede, limanların ve havalimanlarının Rum bandıralı gemilere ve uçaklara açılmaması halinde, ikili ilişkilerinin olumsuz etkileneceği ifade ediliyor. Türkiye’nin komşu ülkelerle sorunlarını diyalog yoluyla çözümlemesi gerektiği vurgulanan ortak tutum belgesinde, diplomatik yollardan çözüm bulunamayan görüş ayrılıklarının, Lahey’deki uluslararası mahkemeye başvurarak çözülmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

Belgede, Hükümete yönelik sert uyarılar da yer alıyor. Belgede, ifade özgürlüğü, insan hakları ve azınlık hakları konusundaki eksikliklere işaret edilerek, Güneydoğu’da yaşanan gerginliği giderirken, polisiye ve hukukî önlemlerle yetinmemek gerektiğine dikkat çekiliyor.

/ BRÜKSEL

10.06.2006


 

YÖK siyaset yapıyor

YÖK’ün aldığı kararları eleştiren AKP Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya, YÖK’ün kendisini siyaset makamının yerine koyduğunu belirterek, bazı açıklamalarının “hilkat garibesi” olduğunu söyledi. Uzunkaya, evrim teorisine karşı çıktığı gerekçesiyle üniversiteden atılan Prof. Dr. Adem Tatlı’ya da sahip çıktı.

Musa Uzunkaya, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, 15 ilde kurulacak olan üniversite rektörlerinin atanmasına yönelik eleştirilerin yersiz olduğunu kaydederek, aynı uygulamanın 1992 yılında da olduğunu ancak şimdi karşı çıkılmasına bir anlam veremediğini ifade etti. Uzunkaya, “Ne değişmiştir ki, bugün kanun çıktığı andan itibaren YÖK, Çankaya ve bir kısım kurum ve çevreler böyle bir atamanın siyasî olacağı mülahazasıyla itiraz layihaları, beyanatlar, hatta tahrik edici açıklamalar yapma gereğini duyabilmiştir?” diye sordu.

YÖK’ün kendisini siyaset makamının yerine koyduğunu vurgulayan Uzunkaya, “YÖK, hiçbir siyasî partinin, siyasî ve yıpratma amaçlı muhalifi olan bir partiye yapamayacağı kadar ağır isnat ve iftiralarda bulunabilmiştir. Bunların en bariz örneğinden birisi YÖK Başkanvekili İsa Eşme’nin Reuters Ajansı’na verdiği bir açıklamadır ki, bir hilkat garibesi açıklamadır. YÖK Başkanı veya Başkanvekili siyasal içerikli açıklamalar yapmak istiyorsa istifa eder, herhangi bir partide yer bulur. Yoksa bu tür çirkin isnatlarda bulunmaya hakkı yoktur” şeklinde konuştu.

Uzunkaya, Türkiye’de rektörlerin atama usulüne benzer bir uygulamanın dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesini içinde bulunduran ülkelerin hiçbirisinde olmadığına dikkat çekerek, “Türkiye’de bağnazlık mantığı içerisinde rektör ataması yapılabilmektedir” dedi.

YÖK’ün Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Tatlı’yı evrim teorisine karşı çıktığı gerekçesiyle üniversiteden atmasını da eleştiren Uzunkaya, “YÖK, 16 yıldır üniversitelerde okutulan “Evrim ve Yaratılış” kitabı nedeniyle Prof. Dr. Adem Tatlı’yı kapının önüne koyabilmiştir. Galileo’i şu veya bu şekilde infaz edilmiş olabilir ama dünya dönüyor ve dönmeye devam edecektir” biçiminde konuştu.

Kemal BENEK / ANKARA

10.06.2006


 

Haydi çocuklar camiye

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, müftülük tarafından başlatılan “Haydi tüm çocuklar camiye” kampanyasıyla bu sene 15 bin çocuğa Kur’ân-ı Kerim öğretilmesi hedefleniyor.

Çorlu Müftüsü Zakir Uzun, okulların tatile gireceği bu dönemde camilerde yaz Kur’ân kurslarına taleplerinin artması için ‘’Haydi tüm çocuklar camiye’’ kampanyası başlattıklarını belirterek, kampanyayla bu sene 15 bin çocuğa Kur’ân-ı Kerim öğretmeyi hedeflediklerini ifade etti. Sivil toplum kuruluşlarının da katkılarıyla istenilen rakamlara ulaşabilmeyi amaçladıklarını belirten Uzun, müftülük olarak cami dernekleri, vakıf başkanları ve köy muhtarları ile toplantılar düzenleyeceklerini söyledi.

Çorlu Müftüsü Uzun, cami hizmetlerinin daha etkili hale getirilebilmesi için kısmî zamanlı sözleşmeli Kur’ân kursu öğreticileri ile görüşmeler yapmayı planladıklarını, bu sene yaz döneminin bir önceki senenin yüzde 50 oranının üzerine çıkmayı da hedeflediklerini kaydetti.

YENİ ASYA / TEKİRDAĞ

10.06.2006


 

Öğrenciler ticaret metaı oldu

18 Haziran Pazar günü yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) bu yıl yaklaşık 1,5 milyon öğrenci girecek. Bianet’in haberine göre, öğrenciler, ilköğretimden üniversiteye kadar müşteri olarak görüldüklerini, ÖSS’nin de gerek dershaneler gerekse özel okullar aracılığıyla bu durumun bir parçası olduğunu ifade ederek, ÖSS’nin kaldırılmasını talep ediyor.

Dershane ücretleri 4-5 bin YTL arasında değişirken naylon raporlar da 15 YTL’den 500 YTL’ye kadar alınabiliyor.

Cenk Burak Özkan, 17 yaşında, lise son sınıf öğrencisi. Özkan, 25 gündür okuluna gitmiyor. Raporu babasının tanıdık bir doktor arkadaşından kolayca alabilmiş. Özkan “Ya tanıdık bir hastane personeli, doktor bulmak ya da rüşvet vermek zorundasınız” diyor.

Özkan’ın çok yakın bir arkadaşı doktora 15 YTL vererek rapor alabilmiş. 15 YTL’nin az olup olmadığı sorusuna Özkan’ın cevabı şöyle:

“Öğrenci başı 15 YTL azmış gibi görünse de herkes rapor aldığı için doktor sürümden kazanıyor.”

Üç yıldır ÖSS’ye hazırlanan Deniz Okman da, ailesinin dershane için 5 bin YTL’yi gözden çıkardığını kaydederek, “Üniversiteye sadece ailemi mutlu etmek için gidiyorum. Çünkü alacağım eğitimin beni mutlu etmeyeceğini ve aslında alacağım diplomanın da sadece ailemin karşısında statümü yükselteceğini biliyorum” diyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

10.06.2006


 

Lise son öğrencilerine ÖSS izni

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, lise son sınıf öğrencilerinin Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) psikolojik olarak daha rahat girmeleri ve streslerinin azaltılması amacıyla 12-19 Haziran tarihleri arasında izinli sayılmalarına ilişkin genelge yayınladı.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Yetimler İstanbul’u sevdi

Türk Kızılayı, 138. yıl faaliyetleri kapsamında, Pakistanlı 10 çocuk ve 5 eğitimciyi Pendik’teki Gençlik Kampı’nda 1 hafta süresince ağırlamak üzere Türkiye’ye getirdi. Muzafferabad’daki kamplarda yaşayan çocuklar İstanbul’un tarihî mekânlarını ziyaret ettiler.

Yerebatan Sarnıcı’yla başlayan gezi Topkapı Sarayı ile devam etti. Gezi sırasında düşüncelerini paylaşan Pakistanlı çocuklardan Rabia İcegaz, depremde ve sonrasında yapılan yardımlar için Türk hükümetine ve Kızılay çalışanlarına teşekkür etti. “Deprem öncesi Türkiye’nin sadece ismini duymuştum” diyen Rabia, “Depremden sonra Türkiye’yi çok iyi tanıma fırsatımız oldu. Türkiye’yi çok sevdim” dedi.

Pakistanlı Zoolog Semina Naz ise, deprem sonrası yapılan yardımlar hakkında şunları söyledi: Depremden sonra yaşanılan en büyük sıkıntı barınacak yer olmamasıydı. İnsanlar toprağın üzerinde yaşamak zorunda kaldılar. Sınırlarını aşarak her ülke yardım etti. En çok yardım Türkiye’den geldi ve sivil toplum örgütleri çok destek oldu. Türk hükümetine teşekkür ediyorum.”

Topkapı Sarayı’nda kutsal emanetlerin bulunduğu bölümü gezerken duygulu anlar yaşayan grup, kutsal emanetlerin önünde duâ ederek yaşanan tüm olumsuzlukların unutulması ve ileriye dönük daha iyi şeylerin olmasını dilediler.

Pakistan barınak sıkıntısı çekiyor

Deprem sonrası Pakistan’a giden Psikolog Çağla Mağden, Kızılay’ın yardım faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Pakistanlıların en büyük ihtiyacının barınak olduğunu söyleyen Mağden, “Hâlâ insanların çoğu çadırlarda yaşıyor. Pakistan, prefabrik ve çelik ev yardımına fazlasıyla muhtaç” dedi.

Ayrıca Kızılay’ın, Pakistan Kızılay’ı ile her türlü eğitim ve yardımın sağlanması amacıyla 3 yıllık bir mutabakat imzaladığını söyleyen Mağden, “Onlara balık tutmak değil de balık tutmayı öğretmeyi istedik. Pakistan bir deprem ülkesi ve depreme nasıl müdahale etmesi gerektiğinin bilinmesi çok önemli. Bu anlaşma çerçevesinde onlara deprem sonrası müdahale eğitimi vereceğiz” diye konuştu

Pakistanlı grup Topkapı Sarayı gezisinin ardından Miniatürk’e hareket etti. Gezinin son durağı ise Piyer Loti oldu. İstanbul’un güzel manzarasına hayran kalan çocuklar, 138. yıl faaliyetleri çerçevesinde Pazar günü yapılacak olan programa hazırladıkları şarkı ve ilâhilerle katılacaklar.

Canan KAKARAŞ / İSTANBUL

10.06.2006


 

“20 Bin Hayat” okuma yazma öğrendi

Bağcılar Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Okuma Yazma Seferberliği’nde 20 bin kişi okuma yazma öğrendi.

20 bin insanın okuma yazma öğrenerek hayatlarında yeni bir sayfa açıldığı bu anlamlı günde, Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, okuma yazma öğrenen kursiyerleri temsil eden 20 kişiyle birlikte, Kadir Çöpdemir ve Hasan Kaçan’ın da katılımlarıyla kahvaltılı bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşma yapan Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, olmaz denen şeyi yaptıklarını vurgulayarak, “Yeni tayin edilen kaymakamımıza ‘bana izin verin, 1-2 yıl içinde okuma yazma seferberliği başlatayım. Kimse inanmadı. Bu iş olmaz, yapamazsın diyeni kovdum. 28 Şubat darbesinden Milî Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzaladık. 1,5 yıl gibi kısa bir zamanda 20 bin insanımıza okuma yazma öğrettik. Olmaz denen şeyi yaptık. Kimseye mazeret de bırakmadık. Yol haritamızı çizdik ve başarılı olduk. Kaymakamlığımız kursa gidenlere yardımını esirgemedi” dedi. Kıyıklık ayrıca “Biz köyümüze dönmeyeceğiz. İyi bir eğitimle İstanbullu olacağız” diyerek, kampanyaya katılan bütün öğretmenlere, komisyon üyelerine ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Daha sonra söz alan ünlü mizahçı Hasan Kaçan, Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum sözünü ” sözünü hatırlattı. “Şimdi ise sayın Başkan farklı bir uygulamaya imza atarak “Sen bir harf öğren, sana para, ev ne istiyorsan vereyim” dediğini belirten Kaçan, “Bir insanı kurtarmak bütün insanlığı kurtarmak gibidir” dedi. Sunucu ve program yapımcısı Kadir Çöpdemir ise, “Babaannem de okuma bilmezdi. Okumamanın ne olduğunu ondan öğrendim. Her tabelayı bana okuturdu. Bu içimde bir sızıdır” diyerek Başkan Kıyıklık’a hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.

Recep BOZDAĞ / İSTANBUL

10.06.2006


 

812 bin aday iyi bir lise için ter dökecek

İlköğretim son sınıf öğrencileri, önümüzdeki pazar günü yapılacak Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme veYerleştirme Sınavı’nın (OKS) heyecanını yaşıyor.

Fen, Anadolu ve Sosyal Bilimler liseleri, Polis Koleji ve özel okullarda okumak isteyen öğrencilere yönelik OKS, 11 Haziran Pazar günü gerçekleştirilecek. Sınav, tüm illerde ve bazı ilçe merkezlerinde, 2 bin 384 binada, 40 bin 945 salonda yapılacak. Saat 10.00’da başlayacak ve tek oturumda uygulanacak sınav 120 dakika sürecek. Adaylara çoktan seçmeli test uygulanacak. Sınavda, 388 bin 479’u kız, 423 bin 54’ü erkek toplam 811 bin 533 aday ter dökecek. Sınava, 622 özürlü aday katılacak.

Sınav sonuçları 10 Temmuz’da açıklanacak. Adaylar, okul tercihlerini 11-21 Temmuz tarihleri arasında internet üzerinden yapacaklar. Yerleştirme sonuçları 28 Temmuz’da duyurulacak. 29 Temmuz-4 Ağustos tarihleri arasında kayıtlar yaptırılacak.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), OKS’ye katılacak öğrencilerin, sınava girecekleri binayı önceden görmeleri ve sınav günü sınav kimlik belgeleri ile nüfus cüzdanlarını unutmamaları uyarısında bulundu. Ayrıca adayların en az 2 adet koyu siyah ve yumuşak kurşun kalem, yumuşak ve leke bırakmayan silgi ve bir kalemtıraş bulundurmaları gerekiyor.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Sokakta çalışan çocuklara destek

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Çocuk İşçiliği Önleme Programı (IPEC) işbirliği ile hazırlanan “Sokakta Çalışan Çocuklar Projesi”ne, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası da destek verdi.

Proje kapsamında bulunan çocukların özellikle sağlık bakımlarının karşılanması amacına dönük olarak satın alınan 14 kişilik minibüs, ILO Toplantıları için Cenevre’de bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu’nun dönüşünden sonra, Bakanlık önünde düzenlenecek bir tören ile teslim edilecek.

Ahmet TERZİ / ANKARA

10.06.2006


 

Müzeler Meclis gündeminde

Anavatan Partisi Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Uşak, Kahramanmaraş ve Erzurum müzelerindeki sahtecilik, hırsızlık ve kayıp olaylarıyla Kaşıkçı Elması’nın sahtesiyle değiştirildiği haberlerini, TBMM gündemine getirdi.

Amber, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un cevapaması talebiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, Uşak, Kahramanmaraş ve Erzurum müzelerindeki sahtecilik olayının ardından, Topkapı Sarayı’ndaki Kaşıkçı Elması’nın sahtesiyle değiştirildiğine ilişkin, basında haberler çıktığını ifade etti. Züheyir Amber, şu soruların cevalandırılmasını istedi:

‘’Uşak, Kahramanmaraş ve Erzurum müzelerindeki sahtecilik olayı, hangi tarihte, nasıl ortaya çıkmıştır; sorumluları tespit edilmiş midir? Bu müzelerin dışında, başka hangi müzelerde bu tip sahtecilik, hırsızlık, kayıp olayları meydana gelmiş ve bu olaylar için hangi işlemler yapılmıştır? Bakan olduğunuz dönemde bu eserleri korumak gibi projeleriniz hangi tarihte hizmete geçmiştir? Topkapı Sarayı’nda bulunan Hz. Muhammed’in kabrine ait kapı örtüsü (Ravza-i Mutahhara kapı perdesi) envanter kayıtlarında görülmesine rağmen neden sarayda yoktur? Geçtiğimiz Nisan ayında Londra’daki müzayede şirketi Christie’s’in, Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kabrinin kapı örtüsünü Londra’da satışa çıkardığı doğru mudur? Doğruysa bu eserimizin bu şirketin eline nasıl geçtiği yönünde araştırmanız oldu mu? Topkapı Sarayı’ndaki Kaşıkçı Elması’nın sahtesiyle değiştirildiği haberleri doğru mu; bu konuda bir inceleme yapıldı mı ya da yapılacak mı?’’ Bu arada, çeşitli dönemlere ait yaklaşık 6 bin eserin sergilendiği Muğla Müzesine 6 ay önce alınan güvenlik kameraların, bilgisayar bağlantısı olmadığı için kullanılamadığı belirtildi.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Ecevit’in durumunda değişiklik yok

Eski Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumunda değişiklik olmadığı bildirildi. GATA yetkililerinden alınan bilgiye göre, Ecevit’in sağlık durumu “daha önce yapılan açıklamalarda olduğu gibi’’ devam ediyor.

GATA’dan yapılan en son açıklamada, koma durumunun devam ettiği, hayatî tehlikenin sürdüğü belirtilmişti.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Danıştay, Nazım’ın vatandaşlığını esastan görüşecek

Danıştay, ünlü şair Nazım Hikmet’in vatandaşlık dâvâsını esastan görüşecek.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Nazım Hikmet’in Türk vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının geçersiz kaldığı ve çıkarma kararının nüfus kütüğüne tesciline ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan dâvânın esastan görüşülmesi kararına Başbakanlık’ın yaptığı karar düzeltme talebini reddetti.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Kaymakamlık lojmanına terör saldırısı: 4 yaralı

Batman’ın Kozluk ilçesinde teröristlerin kaymakamlık lojmanına saldırısında 4 polis yaralandı. Tepecik Mahallesindeki kaymakamlık lojmanına bir grup terörist tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı.

Olayda, konutun güvenliğini sağlayan polislerden 4’ü yaralandı. Batman’daki hastahanelere kaldırılan polislerden 2’sinin hafif yaralı olduğu belirtildi. Saldırı sırasında Kaymakam Kamuran Mustafa Ballı’nın Ankara’da bulunduğu, eşi ve çocuklarının ise lojmanda olmadığı öğrenildi.Yaralı polisleri tedavi gördükleri hastanede ziyaret eden Batman Vali Vekili Tamer Orhan, Polis memurlarının sağlık durumlarının iyi olduğunu belirterek, teröristlerin yakalanması için bölgede operasyon başlatıldığını bildirdi.

/ KOZLUK

10.06.2006


 

Üniversite gençliği AB’ye katılımı destekliyor

Üniversite gençliğinin sosyo-ekonomik profilini çıkarmak için yapılan araştırmada, öğrencilerin yüzde 68,7’sinin Avrupa Birliği’ne (AB) katılımı desteklediği ortaya çıktı.

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muammer Yaylalı’nın başkanlığında 9 öğretim üyesi tarafından gerçekleştirilen ‘’Üniversite Gençliğinin Sosyo-Ekonomik Profili Araştırması’’nda yurt genelinde 60 devlet ve vakıf üniversitesinde öğrenim gören 3 bin 551’i kız 7 bin 568 öğrenciye 41 soru yöneltildi. Ankete katılan öğrencilerin yüzde 68,7’si AB’ye katılımı desteklerken, bu öğrencilerden yüzde 33,4’ü, katılımın 10 yıl içinde, yüzde 29’u önümüzdeki 20 yılda, yüzde 12,1’i ise 20 yıldan daha uzun sürede gerçekleşebileceğine inanıyor. Öğrencilerin yüzde 25,4’ü ise Türkiye’nin AB’ye kabul edilmeyeceği görüşünü taşıyor.

Öğrencilerin yüzde 63’ü, AB’ye katılımda eğitim ve sosyal güvenlikte iyileşmeler olacağı, yüzde 44’ü ise ulus devlet fikrinin zayıflayacağı görüşünde. AB’nin kültürel değerleri zayıflatacağını düşünenlerin oranı yüzde 51 olurken, öğrencilerin yüzde 54’ü, Birliğin finans imkanlarından yararlanılacağını düşünüyor. AB’ye katılımın daha çok demokratikleşme ve özgürlük sağlayacağını düşünen öğrencilerin oranı yüzde 54, ülke kaynaklarının yabancıların eline geçeceğini düşünen öğrencilerin oranı yüzde 53, dış politikada bağımsızlığın kaybedileceğine inananların oranı ise yüzde 46 olarak kendisini gösteriyor.

SİYASÎ DÜŞÜNCELERİ

Üniversite öğrencilerinin yüzde 17,1’i milliyetçi düşünceye ‘’çok yakın’’, yüzde 35,1’i de ‘’yakın’’ olduğunu ifade ediyor. Milliyetçiliğe ‘’çok uzak’’ olanların oranı yüzde 19,3, ‘’uzak’’ olanların oranı ise yüzde 11,8. Ankete katılanlardan yüzde 22,9’u muhafazakar düşünceye kendilerini ‘’yakın’’, yüzde 8.1’i de ‘’çok yakın’’ hissederken, yüzde 17’si kendisini bu düşünceye ‘’uzak’’, yüzde 34’ü de ‘’çok uzak’’ buluyor.

Öğrencilerden yüzde 40,2’si kendisini sosyal demokrat düşünceye ‘’yakın’’ ve ‘’çok yakın’’, yüzde 36,5’ de ‘’çok uzak’’ ve uzak’’ olduğunu ifade ediyor. Araştırmayla, öğrencilerin televizyonda en fazla haber programlarını izledikleri belirlendi. Öğrencilerin yüzde 22,4’ü sürekli veya sık sık sigara, yüzde 5,9’u alkol kullanıyor. Ara sıra alkol kullananların oranı yüzde 17,7, uyuşturucu kullananların oranı ise binde 7. Üniversite öğrencilerinin yüzde 59,8'i hayatlarından "memnun" olduğunu, yüzde 12.9'u "çok memnun" olduğunu, yüzde 9'u "memnun olmadığını" yüzde 3,2'si "hiç memnun olmadığını", yüzde 15,2'si ise hayatından memnun olup olmadığı konusunda "kararsız"lığını ifade ediyor.

/ ERZURUM

10.06.2006


 

Siyasetin er meydanı sandık

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, siyasetin er meydanının sandık olduğunu ifade ederek, “Sandıktan kaçış yok. Sandık gelecek ve millet bu işte bir karar verecek inşallah” dedi.

Mehmet Ağar, Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi ve Kırkpınar Ağası Adem Tüğsüz’ü kabulünde, Kırkpınar’a uzun zamandan beri gittiğini hatırlatarak, “Meraklı olduğumuz bir spor dalı ve korunması gerekli bir büyük gelenek olduğunu hepimiz biliyoruz. Edirne Belediyesi çok uzun zamandan beri bu geleneği yaşatıyor. Kırkpınar’da 645’inci sene. Türkiye’nin büyüklüğü de bu. Hem imparatorluktan kalan geleneklerimiz cumhuriyette de çok başarılı bir şekilde yaşatılabiliyor” diye konuştu.

Türkiye’nin her şeyiyle Avrupa’ya en yakın olan ilinin Edirne olduğunu hatırlatan Ağar, “Bu sene de inşallah orada beraber olacağız. Birlikte olacağız. Aynı havayı teneffüs etmenin keyfine varacağız. Belediye reisimize ve Kırkpınar Ağamıza çok teşekkür ediyorum” dedi.

Ağar, “Siz de uzun zamandır er meydanı çağrısı yapıyorsunuz?” şeklinde bir soruya şu karşılığı verdi:

“Kaçıyorlar işte. Kaçmasalar yakalasak orda Kırkpınar’dan gördüklerimizi orada uygulayacağız herhalde. Kaçıyorlar. Kaçmak yok. Siyasetin er meydanı da sandık. Sandıktan kaçış yok. Sandık gelecek ve millet bu işte bir karar verecek inşallah. Onu da hep beraber biz de çeke çeke mindere çekmeye çalışıyoruz, çayıra çekmeye çalışıyoruz rakipleri. Ama herkes bir kenarda köşesinde işin. Kaçış yok.”

Recep GÖREN / ANKARA

10.06.2006


 

Türkiye taahhütlerine bağlı

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye’nin taahhütlerine bağlı olduğunu, reform sürecinin devam ettiğini kaydetti. Tüzmen, Wharton School Mezunları Forumu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dış ticaret performansı hakkında katılımcılara bilgi verdi.

Konuşmasında Türkiye ile AB ilişkilerine de değinen Tüzmen, bu konuda Türkiye’nin ana hedefinin tam üyelik olduğunu söyledi. Kürşad Tüzmen, şöyle devam etti:

‘’4 yaşındayken AB’nin potansiyel üyesiydik. 48 yaşındayım hala potansiyel üyesiyiz. O zamanlar AB genç ve güzel bir kızdı. Biz de genç yakışıklı, ama fakir bir erkektik. Ama artık kız yaşlandı. AB artık genç ve cazibeli bir kız değil. Ama bizim ilişkimiz bir aşk hikayesi olduğu için nişanlandık, şimdi evliliği bekliyoruz.’’

AB’nin Türkiye için siyasi bir konu olmadığını, ulusal bir hedef olarak görüldüğünü dile getiren Tüzmen, ‘’Tarihsel bakış açısıyla bakıldığında Türkiye’nin yönelimi her zaman Avrupa’ya doğru olmuştur’’ dedi.

Önümüzdeki bir kaç ayın kritik olduğunu da belirten Tüzmen, ‘’Türkiye taahhütlerine bağlıdır. Reform süreci devam etmektedir. Ne Avrupa’da ne de Türkiye de enerji ve ümitleri boşa harcamayalım. Sadece bir Avrupa vardır, biz de bunun parçasıyız. Önümüzde sonsuz sayıda gelecek vardır, bizler en iyisini inşaa edelim’’ diye konuştu.

/ İSTANBUL

10.06.2006


 

Af bekleyen memura kötü haber

Meclis’te, bu hafta görüşülmesi beklenen memur disiplin affı tasarısı yine görüşülemedi. Meclis Genel Kurulu’nda bu hafta görüşülmesi beklenen 20 bin 543 memurun işten çıkarılmasına, terfi alamamasına neden olan disiplin cezalarına af getiren tasarı yine rafa kaldırıldı.

Askeri personel, hâkimler ve savcılar ile yüz kızartıcı suçları kapsam dışı tutan disiplin affının gelecek yasama döneminde de Meclis gündemine gelip gelmeyeceği belli olmadığı ifade ediliyor. Edinilen bilgilere göre, memur disiplin affının son anda Meclis gündeminde çıkarılmasındaki gerçek sebebin, daha önce görevden alınan bürokratların bu afla göreve dönmesinden duyulan endişeden kaynaklandığı belirtiliyor.

Memur-Sen Genel Sekreteri Ali Küçükkösen, disiplin cezalarının affı tasarısının sürekli geciktirilmesi nedeniyle binlerce memurun mağdur olduğunu, memurların sosyolojik, psikolojik ve ekonomik yönden yıprandığını belirterek, bu yıpranmanın telafi edilmesini beklediklerini söyledi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

10.06.2006


 

Bakanlara ‘telekulak’ sorusu

Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, 57 ve 58. Hükümet döneminde mahkemeler tarafından verilen dinleme kararlarının sayısının açıklanmasını istedi.

“Bu dinlemeler ve takipler sonucunda kaç politikacı, kaç milletvekili ve kaç gazeteci için suç unsuruna rastlanmıştır? Hangi işlemler yapılmıştır?’’ diye soran Sarıbaş, aynı soruları İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya da yöneltti.

/ ANKARA

10.06.2006


 

Mahkeme: Suç unsurları oluşmadı

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Fethullah Gülen’in ‘’laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu’’ gerekçesiyle yapılan yeniden yargılamada verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı.

Gerekçeli kararda, Gülen ve ilişkilendirildiği kuruluşların anayasal düzeni değiştirme amacının sabit olmadığı, Gülen’in bu hususa yönelik açık bir beyan ve ikrarının bulunmadığı ve böyle bir amacının olduğu kanısının yorum ve çıkarsamalara dayandığı ifade edildi. Kararda, şöyle denildi: ‘’Bu hususta delil bulunmamış, aksine devlet yanlısı tutumu nedeniyle dini motifli radikal terör örgütleri tarafından tehdit edilmiştir. Örgüt yapılanması için en az iki kişi olma koşulu aranırken, dosyada başka bir sanığın bulunmadığı, örgüt ve yapılanması ile ilgili olarak takipsizlik kararı verildiği, emniyet raporlarında da Fethullah Gülen ve ilişkilerinin 3713 sayılı yasa kapsamında değerlendirilmediği, bu haliyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 1. maddesinde tarif edilen suçun ve üzerine atılı suçun unsurlarının da oluşmadığı sonucuna varılmıştır.’’ Gerekçeli kararda, Gülen hakkında, yasal mevzuat ile dosya kapsamı karşılaştırıldığında ve delillere göre hareket edildiğinde hukuki ve vicdani olarak beraat kararı vermek gerektiği belirtildi.

/ ANKARA

10.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004