Yeşil gözlerinin feri, dikkati çeken yüz masumiyetiydi. Sohbet ortamlarında sessiz ve dinleyici rolündeydi. Sakin ve tane tane konuşurdu. Bir anlamda soruları düşünerek cevaplar gibiydi. İşyerinde yardımcı hizmetlerde çalışmaya başladığında, samimiyet ve hizmet duyarlılığını fazlasıyla hissettirmişti.
Köyde doğmuştu. İlkokuldan sonra ailenin rutin işleriyle uğraşmaya başlamıştı. Sonradan şehre göç eden ailesi, gecekondu bölgesine yerleşmiş ve beraberce yeni hayata adapte olmaya başlamışlardı.
Parçalı çalışıp, kesintili gelir elde etme yerine, sabit bir maaşın varlığı ve onu anlayan bir iş ortamında çalışmanın huzurunu yaşıyordu. Her fırsatta düşüncelerini dile getirirdi.
Beraber çalıştığımız dönemde, servislerini düzenli yapar, temizliğe itina gösterir ve gelen misafirlerimize karşı hizmet heyecanı duyardı.
Yüzüne akseden hafif tebessümünü cesaretlendiren, masumiyeti ve duygusal duruşuydu.
Vefalı ve kadir bilirdi. Topluma adanmış her faaliyeti, eğitim ve kariyeri olmamasına rağmen iç coşkusuyla edebinde ve hal hatır faslında söylerdi. Bütün iyi işleri kendisi yapmış gibi sevinir, faaliyet sahibi ile takdirini, saygısını paylaşırdı.
Babası, kardeşleri ve aile çevresinin köy ortamı ile şehir karması beraberlikleri içinde, değişmez tutkuları Risâle-i Nur sevgisiydi. Fazla okuyamamasına rağmen, okunanları dinler ve coşku dolu bir mutlulukla davranışına taşırdı.
Daha sonraları sigortalı bir kamu işçiliğine girdi. Bir müddet orada çalıştı. Daha gençti. Ancak yaşının çok üstünde bir olgunluk içindeydi, sabırlıydı. Tevekkül içinde tertipliydi.
Beklenmedik bir rahatsızlık, iş gücünü zayıflattı. Uzun süre tedavi ile uğraştı. Mevsimlik kamu işçiliği kesildiği dönemlerde de bir dostun müşfik eli sigortasını devam ettirdi. Tedavileri aksamadı. Artık yatağa bağlı bir haldeydi. Sosyal güvenlik sisteminden yararlanırken, uzun süreli tedavilerinde zaman zaman aksamalar oluyordu. Kesintili dönemler yaşadı. Ailesinin ve yakınlarının desteği ile ağır hastalığını aşmaya çalıştı. İmkânsızlıklar içerisinde şükrediyordu. İlâhî takdirin kabulünde ve konuşmalarına yansıyan mesajlarında, asla bir siteme şahit olmadım.
İş yapamaz tesbitinden sonra, malulen emekli oldu. O süre bile uzadı. Sonunda sosyal güvenlik hakkını aldı. Küçük çocuklarının arasında, yatalak halde ailesinin şefkat ve sabrı içinde hayatına devam etti.
Vücudunda, hareket edememekten kaynaklanan yara izleri oluşmuştu. Bunların acısı içinde kıvranmadan ve başucunda Hastalar Risalesini düşürmeden sabır ediyordu. Mütehammildi. Yaşlı babasının sadakatle hizmeti ve ailesinin koruyucu sevgisi de, kendisine verilmiş bir nimetti.
Bu şartlarda bile aramayı ihmal etmezdi. Karşılıklı görüşmelerimizde yoğunlaşırdık. Böylesi kardeşçe masumiyetle, özel dua eden insanların varlığını hissetmek, beni duygulandırırdı. İnanılmaz derecede ondan şevk aldığımı itiraf etmeliyim.
Hizmete destek olabilecek kendine has ifadesiyle, eğitimsiz, sıkıntılı ve az bilgisine rağmen candan sahiplenici bir konuşma sergilerdi. Onun dünyasında hep masum olan “Ağabey”leri vardı. Hüsn-ü zan sahibiydi. Onların hizmet kervanında kendini görüyor ve mensubiyete çok şükrediyordu.
Uzun yılların bu çileli hayatından sonra, tıpkı mahallesinde bulunduğu, O’nun adını alan Hazret-i Eyyüp Aleyhisselâmın ikliminden nasiplenmişti.
Emr-i hak vaki olduğunda, nuraniyet içinde bir masumiyet ve dâvâsına sadık bir talebe sıfatıyla gitti. Ahirete hazırdı. Maneviyatını bozmadan, halinden şikâyet etmeden ve ziyaretlerinde bile diyalog çırpınışı yaşayan bir hamleye kalkışıyordu.
Sonsuz kudretin emanet ettiği çocuklarının arasında ve inanılmaz derecede tevekkül doluluğunda, ebedî saadet diyarına dâvet edildi. İnşallah o saadete mazhar olacaktır.
Sadeliği ve yalınlığı yumuşak bir şekilde sergileyen tutumları, geçici hayata bedel, daimî hayatın hazırlığını yapma fıtratını vermişti ona. O da bunu hak edecek yapıdaydı. Fıtratıyla Hakka yürüdü.
Sıkıntılı dünyanın, manevî kariyerini yaparak ve dikkat ederek, vazifesini tamamladı. Mekânı Cennet olsun.
|