KKTC’de pazar günü düzenlenecek seçimlerde, muhafazakârlığa ve baskıcı yönelimlere direnen özerklik cephesiyle, su boruları ve iş makineleriyle oy arayışında olan Ankara destekli Ersin Tatar cephesi karşı karşıya gelecek.
“Biz dün (önceki gün) Türkiye ve Kıbrıs Türk televizyon kanallarında ne izledik?” sorularına ek olarak, gazeteduvar’ın haberinde, “Neye tanık olduk? Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimlere sayılı günler kala, Kıbrıs Türk sağını temsil eden bir adayın yer aldığı, su boruları ve iş makineleriyle donatılan görüntüler ne anlama geliyor? Kıbrıs sorunu, kapalı, hayalet şehir Maraş üzerinden verilen yeni mesajla neden ve nasıl birkaç saat içinde daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuldu ve KKTC hükümeti dağılma noktasına geldi?” sorularına dikkat çekildi.
Haberde yapılan değerlendirmede, “Kabaca 2010-2020 dönemini Kıbrıs sorununun çıkmaza sürüklendiği ve Türkiye ile Kıbrıs toplumu ilişkilerinin gerildiği, karanlık, ‘kayıp’ bir dönem olarak değerlendirebiliriz. Dün akşamüstü saatlerinde televizyon ekranlarında izlediğimiz görüntüler, bu gerçeklikle ve tabii ki KKTC’de pazar günü düzenlenecek kritik cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birebir ilişkili. Bu gerçeklik iki temel üzerinde şekillenmekte: AK Parti iktidarının Kıbrıs’taki yenilgisi ve Kıbrıs sorunu çıkmazı” ifadeleri kullanılıyor.
ANKARA DESTEKLİ ADAYLAR BAŞARILI OLAMADI
Haber-yorumda, ayrıca, “Zira 2010 yılından bugüne dek AK Parti, Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçim süreçlerinde kayda değer bir kazanım elde edemedi. Gerek KKTC seçim süreçlerinde, gerekse de Türkiye seçimleri ve referandumları için adada yürütülen seçimlerde, Ankara’daki muhafazakâr iktidar yenilgi üzerine yenilgi yaşadı. 2010 ve 2015 KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Ankara’nın müdahalelerine rağmen ‘istenen’ adayın başarısıyla sonuçlanmadı. 2014 sonrasında Türkiye seçimleri için adada kurulan sandıklar ve yürütülen faaliyetler istenilen sonuçları oluşturmadı. 2013’te Türkiye’nin desteğini alan KKTC Başbakanı sandıkta hezimet yaşadı. Tüm bu gelişmeler, AK Parti iktidarının son 10 yıl boyunca Kıbrıs’ta, İzmir ve Diyarbakır’da yaşadığı ‘hezimetlere’ benzer bir durumla karşı karşıya olduğunu göstermekte. Dahası, Erdoğan hükümetlerinin ‘güneydeki İzmir’inde, Türkiye-Kıbrıs Türkleri ilişkileri gittikçe gerildi. Ankara’nın muhafazakâr ve otoriter tavırları adada karşılık bulmadı” deniliyor.