Küçükbaş hayvancılığın önemli merkezlerinden Şanlıurfa'da çobanlar, sıcaklıklar nedeniyle gece otlatmak durumunda kaldıkları hayvanlarının başında iftar ve sahuru meralarda yapıyor.
Türkiye'de küçükbaş hayvancılığın önemli merkezlerinden Şanlıurfa'da çobanlar, havanın sıcak olması nedeniyle gece otlatmak durumunda kaldıkları hayvanlarının başında iftar ve sahuru meralarda yapıyor.
Gündüz hava sıcaklığının 40 dereceye ulaştığı ve yaklaşık 2 milyon küçükbaş hayvanın bulunduğu Şanlıurfa'da besiciler, hayvanlarını gün içinde sıcaktan korumak için yaptıkları gölgeliklerde dinlendirmeyi tercih ediyor.
Merkeze 60 kilometre mesafedeki Tek Tek Dağları bölgesinde güneşin etkisini kaybetmesiyle hayvanlarını meralara çıkaran çobanlar, ramazan ayının yaza denk gelmesi dolayısıyla iftar ve sahurda genellikle dağ başında meslektaşlarıyla bir araya geliyor.
Tozlu ve zorlu yolculuğun ardından hayvanları otlatacakları yerlere ulaşan çobanlar, evden getirdikleri hazır yemekler ve odun ateşinde demledikleri çay ve pişirdikleri sebzelerle Tek Tek Dağları ve yaylaların manzarasını izleyerek iftar yapıyor. Yemeklerini genelde dağların zirvesinde yiyen çobanlar, doğal manzara eşliğinde temiz havanın keyfini çıkarma fırsatı buluyor.
İftarın ardından kısa süre dinlenen, sonrasında ise koyunlarıyla ilgilenen çobanlar, el feneri ve ay ışığından faydalanarak sahurlarını yapıyor.
"Ateşte demlediğimiz çayın tadı bambaşka"
Çoban Mehmet Salih Çimen, yaptığı açıklamada, hayvanlarını, gündüz vakti havanın sıcak olması nedeniyle yeterince otlatamadığını, bu nedenle geceleri meralara çıkardığını söyledi.
Zorlu mesainin yanı sıra sıcak havada oruç tutmanın biraz zor olduğunu ancak bunun ibadeti yapmaya engel bir durum teşkil etmediğini anlatan Çimen, şöyle konuştu:
"Son yıllarda ramazan hep yaz aylarına geliyor, böyle olunca biz çobanların da işi zorlaşıyor.Gündüzleri hayvanlar sıcaktan dolayı pek otlamıyor o yüzden daha çok akşam serinliğinde dışarıya çıkartıyoruz. İftar ve sahur vakitlerinde dışarıda olduğumuz için yemeğimizi burada hazırlayıp yiyoruz. Birkaç arkadaş bir araya geliyoruz ve gerekli hazırlıkların ardından ezanın okunmasıyla orucumuzu açıyoruz. Ateşte demlediğimiz çayın tadı bambaşka, burada yediğimiz yemeklerin tadını hiç bir yerde bulamayız. İftardan sonra biraz dinleniyoruz, ardından ise yine hayvanlarla ilgileniyoruz. Biraz uyuduktan sonrada sahur için kalkıyoruz."
AA