YENİ ASYA’YA KONUŞAN ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİ SENDİKASI ÖRGÜTLENME SEKRETERİ OZAN FINDIK, ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİNİN ÇOK UZUN ZAMANDIR KÖTÜ ÇALIŞMA VE AĞIR SÖMÜRÜ ŞARTLARI ALTINDA ÇALIŞTIĞINI VURGULARKEN, ÖĞRETMENLERİN UCUZ İŞÇİ OLARAK GÖRÜLDÜĞÜNE DİKKATİ ÇEKTİ.
SÜMEYYE IŞIKÇI - İSTANBUL
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Örgütlenme Sekreteri Ozan Fındık özel sektörde çalışan öğretmenlerin yaşadığı sorunlar hakkında Yeni Asya’ya konuştu.
Fındık, özel sektör öğretmenlerinin çok uzun zamandır kötü çalışma ve ağır sömürü şartları altında çalıştığını vurgulayarak şunları aktardı: “Öncelikle bizler taban maaş dediğimiz yasanın geri gelmesini istiyoruz. Taban maaş nedir? Taban maaş 2014 yılına kadar olan bir yasadır. Bu yasaya göre özel okullarda kamu öğretmeninden aşağı maaş verilemiyordu. 2014 yılında eğitimde özelleştirme politikalarının hız kazanmasıyla bu yasa kaldırıldı. Özel okullar kurslar son hızla çoğaldı. Çünkü artık düşük ücretle öğretmen çalıştırabilecekti. Öyle de oldu. Bugün özel sektörde öğretmenlerin çok büyük bir kısmı asgari ücret ve onun bir tık üstü diyebileceğimiz maaşlarla çalıştırılıyor. Kurumlarda mobbing, baskı, düşük sigorta ile çalışma ve zorla istifa imzalatma dayatmaları son hızla devam ediyor. Ne yazık ki Milli Eğitim Bakanlığı burada gerekli denetimi yapmıyor. Özel sektörde denetimsiz kurumların ciddi bir kısmı merdiven altı tekstil atölyeleri gibi. Bizler ise sendikamızla iki yıldır bunlara karşı direniyoruz. İşverenler sözleşmeleri yasal olarak on iki aylık yapmak zorundalar. Fakat yasa dışı bir şekilde on aylık yapıyorlar. Sözleşme kağıt üstünde on iki aylık olsa da işverenler öğretmenlere baskı uygulayarak onuncu ayda istifa ettiriyorlar. Öğretmenlere ‘Bir sonraki sene de devam etmek için bunu yapmak zorundasın’ diyorlar. Öğretmenler de çekindikleri için ve patronları işten çıkarır kaygısıyla bunu kabul etmek zorunda kalıyorlar. Bu yüzden özellikle kurs merkezlerinde, bazı okullarda öğretmenlerin ciddi bir kısmı yazın maaş almıyor. Bunun dışında sigortası eksik yatırılan birçok öğretmen var. Bazı kurumlar asgari ücretten sigorta gösterip geri kalanını elden veriyorlar. Biz bununla ilgili birçok şikayette bulunduk. Bazı kurumların ceza almasını sağladık. Bazı kurumlara doğrudan müdahale ettik ve kurumlar bunu değiştirmek zorunda kaldılar.
MEB’in üzerinde bir hakimiyet kurmuşlar
“Ne yazık ki Milli Eğitim Müfettişlerinin o kurumlara gidip şikayet eden öğretmenlere ‘Şikayet etmeyin işinizden olmayın’ dediklerini gördük. Bugün özel sektördeki kurs merkezleri, okullar ne yazık ki MEB’in üzerinde de bir hakimiyet kurmuş durumdalar. Patronlar burada da bu ilişkilerini kullanıyorlar. Bunun dışında öğretmenler hala birçok sosyal haktan mahrum. Kamudaki bir öğretmenin haklarının neredeyse %10’u bizim için geçerli. Bizler yaz tatili hakkımız için bile mücadele etmek zorunda kaldık ve bu hakkı öyle kazandık. Kamuda öğretmenler dersleri bittiğinde okuldan çıkabilirken bizler 8-5 okullarda veya kurumlarda olmak zorundayız. Verilen her görevi yapmakla yükümlüyüz. Geçtiğimiz günlerde Uşak’ta bir kolejde buna benzer bir olay yaşandı. Uşak’taki bu kurumda öğretmenlere bahçe temizliği, tesisat gibi okulun çeşitli işlerinin yaptırıldığını gördük. Bunun gibi çok fazla ihbar ve olayla karşı karşıya kalıyoruz. Öğretmenler ne yazık ki ucuz işçiler olarak görülüyor. Her yıl sözleşme yenileme kaygısıyla çalıştırılıyorlar. Bu da en büyük sorunlardan birisi. Biz buna karşın özel öğretim kurumlarıyla ilgili 5584 sayılı kanunun tekrar revize edilmesi ve değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bununla ilgili daha önce bakanlıkla görüştük. Bakanlık bunları önemsediğini, bir rapor yazmamızı istediğini söyledi. Raporumuzu yazdık. Bakanlığa ilettik. Ama ne yazık ki bürokrasinin karanlık koridorlarında kayboldu. Bildikleri halde ne yazık ki bu konu hakkında herhangi bir adım atmıyorlar. Sesimizi duymak istemiyorlar. Sendikadaki arkadaşlarımız işten çıkarılıyor. Sendikaya karşı işverenlerin bir saldırısı var. MEB de bu saldırılara göz yumuyor. Sendikal örgütlenme hakkı en doğal hak iken buna karşı geliştirilen, işten atma, baskı, mobbing gibi şeylerle karşı karşıya geliyoruz ve bunlara direniyoruz.”
TÖZOK: PATRON ÖRGÜTÜ
Türkiye Özel Okullar Derneği’nin (TÖZOK) patron örgütü olduğunu söyleyen Fındık, “TÖZOK’un yaptığı bütün iş biz ne zaman hakkımıza dair bir şey yayınlasak ‘Hayır öyle bir hakkınız yok’ demek oldu. Ve biz buna karşı TÖZOK’a diyoruz ki ‘Hukuki kurallara uymayan, öğretmeni sömüren, öğretmene baskı yapan kurumlarınıza müdahale edin. Buna karşı bir soruşturma açın, bir tutum geliştirin.’ TÖZOK son açıklamasıyla kurumlarında devlet okullarındakiyle aynı ücret verildiğini, herhangi bir ücret sorunlarının olmadığını söyledi. Biz bu okullarda yaşanan her şeye şahidiz ve hepsini teşhir ettik, anlattık. Bunlara devam da ediyoruz ama TÖZOK bunların hepsinin gözünü kapatmış. Bunları duymazdan gelerek bu sorunlardan kurtulabileceğini düşünüyor” dedi.
BAKAN ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN ÖĞRETMENLERİ KENDİ ÖĞRETMENİ SAYMIYOR
Fındık, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Kurslardaki öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu, herhangi bir sınava girip başarılı olmuş değiller. Benim öğretmenimin girdiği KPSS sınavında başarılı olamadığı için orada öğretmenlik yapıyor” açıklamasına ilişkin şunları kaydetti: “Bakanın sözleri çok açık. Bizleri kendi öğretmeni saymıyor. Bizleri özel sektör patronlarının insafına bırakmış durumda. Halbuki bizim herhangi bir kurumda çalışmamız için MEB’in izni gerekiyor. Atamamız MEB’den yapılıyor. Eğitim verdiğimiz kurumlar MEB’e bağlı. Bizler gözden çıkarılmışız. Peki biz bu bakanlığın öğretmeni değilsek kimin öğretmeniyiz? Bu bakan kimin bakanı? Kime hizmet ediyor? Biz bu soruların cevaplarını merak ediyoruz.”