Eğitimci Yazar Mustafa Öztürkçü ile “Çağın Baharı Bediüzzaman” isimli kitabı üzerine konuştuk. Öztürkçü, “Bediüzzaman’ın feyiz aldığı kişiler de çok müstesna insanlar” diyor.
Seyhan Şentürk - İSTANBUL
Yıllardır Yeni Asya’da yazıyorsunuz. Sizi biraz daha yakından tanısak…
1954 yılında Bitlis’e bağlı Adilcevaz ilçesinde doğdum. 1979’dan itibaren yurdun muhtelif yerlerinde öğretmenlik yaptık. 2014 yılında Eğitim İdarecisi olarak görev yaparken görevden alınarak eğitim uzmanı kadrosuyla görevlendirilmemiz üzerine emekli olduk. Vaktimizi Risale-i Nur araştırmalarına veriyoruz. Şer gibi görünen hadiselerin ardında büyük hayırlar var. Eğer memurluktan emekli olmak zorunda kalmasaydım Bediüzzaman ve talebeleri hakkındaki araştırmalar yapamaz, kitaplar hazırlayamazdık.
Kaç yıldır yazıyorsunuz?
Biz aile olarak İttihat gazetesinin çıktığı günden beri Yeni Asya Camiası içindeyiz. İlkyazım 1970 yılında yayımlandı. O gün bu gündür devam ediyoruz. Bazı kitaplarım yayımlandı, bazıları da yayımlanmayı bekliyor. Bu kitaplardan bazıları şöyle: “Üstadım Bediüzzaman”, “Şark Günlüğü”, “Bir iman Fedaisi: Zübeyir Gündüzalp”, “Bediüzzaman’ın Bilinmeyen Akrabaları”, “Bediüzzaman ve Eğitim”, “Çağın Baharı Bediüzzaman”.
‘Çağın Baharı Bediüzzaman’ı yazmaya sevk eden şey neydi?
Bediüzzaman zorlu bir zamanda dünyaya gelmişti. Özelde Osmanlı ve İslam coğrafyası, genelde dünya manevi bir buhran geçiriyordu. Tarihin seyrini değiştirecek kanlı savaşlar oluyordu. Buhran içindeki çağ baharını, Said’ini, yani İkinci Asr-ı Saadetini arıyordu.
İşte o günlerde Said Nursi Şarkın yalçın dağlarında bir güneş gibi doğmuştu. Said Nursi, dağlardaki bahar havasını insanlığa taşımak için kalemi eline almıştı. Ağaçlara, çiçeklere, böceklere, en çok da nur yüzlü Barlalılara bakarak Risaleleri yazmaya başlamıştı.
“Acele ettim, kışta geldim; sizler cennetasa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır. Biz, hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz ki: Mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezar taşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız…” demişti. Bu duygular beni bu kitabı yazmaya sevk etti.
“Çağın Baharı Bediüzzaman” kitabının içeriğinden bahseder misiniz?
Kitap Bediüzzaman coğrafyasında geziniyor. Yedi bölümden oluşuyor. Birinci Bölümde Bediüzzaman’ın hayatına kısa bir bakış var. İkinci Bölümde Bediüzzaman’ın manevi şahsiyeti üzerinde duruluyor. Üçüncü Bölümde Nursi Ailesinin fertleri anlatılıyor. Dördüncü Bölümde Risale-i Nur olayı üzerinde duruluyor. Beşinci Bölümde Şark âlimlerinin Bediüzzaman hakkındaki değerlendirmelerine yer veriliyor. Altıncı Bölümde Bediüzzaman’ın çağımıza etkileri değerlendiriliyor. Yedinci Bölümde Bediüzzaman’ı gören son şahitlerin hatıralarına yer veriliyor.
Kitabınızda yer alan hatıralar içinde en çok dikkatinizi çeken hangisiydi?
Kitapta benim en çok ilgili çeken şey Bediüzzaman’ın aile çevresi ve Bediüzzaman’a etki eden alimler ve şeyhler. Bediüzzaman asrımızın en büyük alimi, en önemli rehberi. Bediüzzaman’ın ilim talep ettiği, feyiz aldığı kişiler de çok müstesna insanlar.
Sırada hangi çalışma var?
Risale-i Nur eksenli çalışmaları ihmal etmeden sürdürüyorum. Şimdilerde “Son Müceddit Bediüzzaman” isimli bir kitaba çalışıyorum.
Başarılarınızın devamını diliyoruz.
Teşekkürler.