Mektubat - page 977

Hadisin Meali Sayfa No
Kad› ‹yaz, Şifa, 1:330.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
264.
Bir hatif-i cinnî, Saima bin Karreti’l-Gatafanî’ye böyle bağ›rm›ş, baz›lar›n› imana getirmiştir: “Hak
gelip parlad›; bat›l ise y›k›ld› ve sökülüp at›ld›. • (Süyutî, Hasâisü’l-Kübra, 1:252, 271; Aliyyü’l-
Kàri, Şerhü’ş-Şifa, 1:748.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
298.
Bir kad›n çocuğu Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm›n yan›na getirdi. O çocukta bir belâ var-
d›; konuşmuyordu, aptal idi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bir su ile mazmaza etti,
elini y›kad›, o suyu kad›na verdi, “Çocuğa içirsin” ferman etti. Çocuk o suyu içtikten sonra,
hastal›ğ›ndan ve belâs›ndan bir şey kalmad›. Öyle bir ak›l ve kemal sahibi oldu ki, ukalâ-i
nâs›n fevkine ç›kt›. • (Kad› ‹yaz, Şifa, 1:324; Beyhakî, 6:182.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
242.
Bir kova su istedi; getirdik. Kovan›n içine mübarek ağz›n›n suyunu b›rakt› ve dua etti, sonra o
kovay› kuyuya döktü. Birden su coştu ve kaynad›, ağz›na kadar doldu. Bütün ordu, kendile-
ri ve hayvanat› doyuncaya kadar içtiler, kaplar›n› doldurdular. • (Buharî, 4:234; Müslim,
3:1432, hadis no: 1807; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, 4:110.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
211.
Bir kurt, keçilerden birini tutmuş; çoban, kurdun elinden kurtarm›ş. Zi’b demiş: “Allah’tan kork-
mad›n, benim r›zk›m› elimden ald›n.” Çoban demiş: “Acayip! Zi’b konuşur mu?” Zi’b ona de-
miş: “Acip senin hâlindedir ki, bu yerin arka taraf›nda bir zat var ki, sizi Cennete davet edi-
yor, peygamberdir; onu tan›m›yorsunuz.” Bütün tarikler kurdun konuşmas›nda müttefik ol-
makla beraber, kuvvetli bir tarik olan Ebu Hüreyre, ihbar›nda diyor ki: “Çoban kurda demiş:
‘Ben gideceğim, fakat benim yerime keçilerime kim bakacak?’ Zi’b demiş: “Ben bakacağ›m.”
Çoban ise, çobanl›ğ› kurda devredip gelmiş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm› görmüş,
iman etmiş, dönüp gitmiş. Zi’bi çoban bulmuş; zayiat yok. Bir keçi ona kesmiş; çünkü ona
üstatl›k etmiş. • (Beyhakî, 6:39; Kenzü’l-Ummal, 12:41; Müsned, 3:83; Tirmizî, 4:476.) . . .
262.
Bir k›sm› senin adavetinde çok ileri gidecekler; onlar da, Havariçler ve Emevîlerin müfrit bir k›-
s›m taraftarlar›d›r ki, onlara “Nasibe” denilir. • (Müsned, 1:160; Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid,
9:133; Hâkim, Müstedrek, 3:123.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
182.
Bir milletin efendisi, ona hizmet edendir. • (Keşfü’l-Hafa, 2:463.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
739.
Bir şeye sebep olan, onu işleyen gibidir. “Hayr›n yolunu gösteren, onu işleyen gibidir • (Feyzü’l-
Kadîr, c.3, s. 537, hadis no: 4250; Aclûni, Keşfü’l-Hafa, c. 1, s. 399; Tirmizî, ‹lim: 14; Müsned,
5:357.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
362.
Bu benim oğlum Hasan, seyyiddir. Allah onun vas›tas›yla iki büyük grubun aras›n› düzeltecek-
tir. • (Buharî, Sulh: 244, Alâmetü’n-Nübüvve: 249.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
169.
Bu eser-i mu’cize olan mübarek su devam edip buralar› bağa çevirecek; ömrün varsa görecek-
sin. • (Müslim, Fezail: 9, 4:1784, 1785, 7:60, hadis no: 10; Muvatta, Sefer: 2; Buharî, 4:235.)
210.
Bu iş (din) peygamberlik ve rahmet olarak başlad›. Sonra rahmet ve hilâfet olacak. Arkas›ndan
›s›r›c› bir saltanat gelecek, daha sonra da yerini serkeşlik ve zorbal›ğa b›rakacak. • (Kad› ‹yaz,
Şifa, 1:338; Müsned, 4:273.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
176.
Bu k›sm›n çok enva› ve tabakat› var. Baz›, aynen gördüğü gibi ç›kar, bazen bir ince perde alt›n-
da ç›k›yor, bazen kal›nca bir perde ile sar›l›yor. Hadis-i şerifte gelmiş ki, Resul-i Ekrem Aley-
hissalâtü Vesselâm bidayet-i vahiyde gördüğü rüyalar, subhun inkişaf› gibi zahir, aç›k, doğ-
ru ç›k›yordu. • (Buharî, 1:3; Müslim, ‹man: 252; Tirmizî, Menak›b: 6; Müsned, 6:153.) . . . .
581.
Bununla harp et. • (Kad› ‹yaz, Şifa, 1:222, 223; Beyhakî, 4:97; Zâdü’l-Meâd, 3:186.) . . . . . . . .
235.
Büyümüş, fakat lisan› yok, büyükçe bir çocuk Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm›n yan›na
geldi. Çocuğa ferman etmiş: “Ben kimim?” Hiç konuşmayan dilsiz çocuk “Sen Allah’›n Resu-
lüsün” deyip tekellüme başlam›ş. • (Kad› ‹yaz, Şifa, 1:319; Beyhakî, 6:60-61.) . . . . . . . . . .
243.
Cabir demiş ki: “Yüz bin kişi de olsayd› yine kâfi gelirdi. Fakat biz, on beş yüz (yani bin beş yüz)
idik.” • (Buharî, 4:234, 5:156; Müslim, hadis no: 1856 Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, 4:110.)
208.
Cebrail bana peygamberliği getirince öyle oldu ki, yan›ndan geçtiğim her taş ve ağaç mutlaka,
“Sana selâm olsun ey Allah’›n Resulü’ diye beni selâml›yordu.” • (Kad› ‹yaz, Şifa, 1:37; Tirmi-
zî 46:3; Darimî, Mukaddeme: 3.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
228.
Cehennem ateşinin dünya ateşinden iki yüz defa daha şiddetli olduğu. • (Buharî, Bed’ü’l-Halk:
10; ‹bniMâce, 77:7; Müslim, Cennet: 30; Tirmizî, Cehennem: 7; Müsned, 2:313.) . . .
21, 33.
Cehennemde birinizin dişi Uhud Dağ›ndan daha büyük olacak. • (Kad› ‹yaz, Şifa, 1:342; Aliyyü’l-
Kàri, Şerhü’ş-Şifa, 1:298.) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
188.
Mektubat | 977 |
H
adiS
i
ndekSi
1...,967,968,969,970,971,972,973,974,975,976 978,979,980,981,982,983,984,985,986,987,...1086
Powered by FlippingBook