bulunan bir hat, Türk ve Rum kesimini ayırmaktadır. Ada üzerinde Müslümanlar açısından önem
taşıyan pek çok eser bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Peygamber Efendimizin (
ASM
) süt halası
Ümmü Haram’ın Rum kesiminde bulunan türbesidir. Ümmü Haram eşi ile birlikte, Kıbrıs’ın fethi için
yapılan bir sefere katılmış ve burada şehide olmuştur. Larnaka şehrinin güneyinde, tuz gölü
kenarında, Hala Sultan Tekkesinde bulunan türbesi 1760 yılında Şeyh Hasan tarafından yaptırılmıştır.
Kıbrıs’ın en çok ziyaret edilen mekânlarındandır.
kIZILDeNİZ:
Afrika ile Asya (Arabistan Yarımadası) arasında yer alan, Hint Okyanusuna bağlı bir
denizdir. Uzunluğu 2000 km civarı olup, bazı kaynaklarda 1900 km. ile 2350 km arasında farklı
rakamlar verilmektedir. Kuzeyde Mısır’daki Suveyş Kanalı ile doğal olmayan yoldan Akdeniz’e
bağlanmıştır; güneyde ise Arabistan Yarımadası ucunda Bab el Mendeb Boğazı ile Hint Okyanusuna
bağlanır. Kızıldeniz kuzeyde Sina Yarımadası etrafında ikiye ayrılır; kuzeydoğuya doğru Akabe Körfezi,
kuzeybatıda ise Süveyş Körfezi vardır. Kızıldeniz’in bütün dillerde ismi “kırmızı” manasına gelen
kelimelerle ifade edilmektedir. Bu ismin verilmesinde gösterilen sebepler arasında, deniz
kenarlarındaki mercan kayalarından güneş ışıklarının yansıması ile etrafındaki toprakların kızıl olması
ve denizdeki canlıların denize böyle renk verebileceği yer almaktadır. Meşhur Osmanlı tarihçisi Kâtib
Çelebi Cihannüma adlı eserinde, “kızıl” isminin Yunanlılar tarafından “Eritra” isimli Farslı bir hükümdar
ismine izafeten verildiğini bildirir. Piri Reis ise Kitab-ı Bahriye adlı eserinde Kızıldeniz’den “Bahr-i Zenci”
ismiyle bahsetmiştir. Çok eski devirlerden beri Kızıldeniz üzerinde çok fazla bir ticarî faaliyet vardır.
İslâm devletleri 16. asırdan itibaren, Portekizliler daha sonra, Hollandalılar ve İngilizler Kızıldeniz’in
güney kısımlarında bazı teşebbüslerde bulundular. Bu arada Ümit Burnu yolunun keşfi üzerine
Kızıldeniz Avrupa’nın Hindistan ile olan ticaretindeki önemini kaybetti. Daha sonra 1869’da Süveyş
Kanalının açılması ile eski ticarî önemini tekrar kazanmıştır. Basra Körfezindeki zengin petrol
yataklarının bulunmasıyla petrol nakliyatı Kızıldeniz’in ehemmiyetini bir kat daha arttırmıştır. Siyasî
bakımdan Kızıldeniz sahilleri 16. asırda tamamen Osmanlı hakimiyetindeydi. Birinci Dünya Harbi
sonuna kadar Osmanlı devletinin hakimiyeti devam etmiş, bundan sonra ise doğu sahilleri İtalyanlar,
İngilizler ve güneyinde Fransızlar hakim olmuşlar, daha sonraları bu hâkimiyetlerini Sudan, Habeş ve
Mısırlılar vasıtasıyla korumaya çalışmışlardır.
kÛFe:
Irak’ın güneyinde bulunan bir şehirdir. 638 yılında Hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında Sa’d
bin Ebi Vakkas tarafından kurulmuştur. Geçmişte Saltanat merkezlerine yakın olması Kûfe’nin
önemini arttırmıştır. Kûfe 749 yılında Abbasîlerin başkenti olmuş, El-Mansur döneminde Bağdat’ın öne
çıkmasıyla eski önemini yitirmiştir.
- M -
MeDİNe:
Kur’ân’da Yesrip diye anılır. Ahzap Suresi, 13. ayetinde Müslümanlarca Medinetü’n-Nebi
(Peygamber Ülkesi) ya da Medinetü’l-Münevvere (Aydınlanmış Ülke) olarak bahsedilir. Hz.
Muhammed’in 622 yılında Mekke’den göçetmek zorunda kaldığı, 300 km kuzeydeki kent. Peygamber
Efendimizin mübarek kabr-i şerifi, Mescid-i Nebevî diye bilinen Peygamber mescidi Medine’de ve
binlerce Sahabenin defnedildiği Cennetü’l-Baki mezarlığı da bu şehirdedir.
Mekke:
Mekke şehri, Suudi Arabistan sınırları içinde olup Kızıldeniz sahillerine yakın bir yerde yer
almaktadır. Eski adı Bekke’dir. Müslümanların kutsal şehridir. Müslümanların kıblesi olan Kâbe
buradadır. Önceleri dağlar arasında, ıssız ve susuz bir vadi olan Mekke, Hazret-i İbrahim’in İlâhî bir
emirle hanımı Hacer ile oğlu Hazret-i İsmail’i bırakması ve burada Zemzem suyunun çıkmasıyla
yerleşim merkezi haline gelmiştir. Daha sonra Hazret-i İbrahim ve Hazret-i İsmail’in Kâbe’yi inşa
etmeleri ve insanları tavafa çağırmalarıyla Mekke’nin önemi daha da artmıştır.
İslâm tarihindeki pek çok önemli hadisenin meydana geldiği bir yerdir Mekke. Peygamber
Efendimiz, burada doğmuş, kendisine peygamberlik burada verilmiş ve Kur’ân Mekke’de indirilmeye
başlanmıştır. Peygamberliğinin ilk 13 yılı Mekke’de geçmiş, 622 yılında Medine’ye hicret etmiş ve daha
sonra 630 yılında da Mekke’yi Sahabeleriyle birlikte fethetmiştir. Yine 630 yılında meşhur Veda
Hutbesini burada irad etmiştir. Ayrıca, Müslümanların kutsal ve mübarek kabul ettiği mekânların en
çok bulunduğu yer de Mekke’dir. Kâbe, Safa ile Merve, Zemzem Kuyusu, Hacerü’l-Esved, Arafat,
Müzdelife, Mina, Cebel-i Rahme, Nur Dağı, Hira Dağı gibi yerlerin hepsi Mekke’dedir. Mekke’ye idarî
Mektubat | 949 |
Y
er
B
ilgileri