Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık görevini üstlendiği dönemdeki ilk Başbakanlık Müsteşarı olan ve daha sonra Milli Eğitim ile Çalışma bakanlıkları görevlerini üstlenen Ömer Dinçer, “Kendi adıma, muhataplarımızın art niyetli olduklarını bilsek bile, ‘Daha fazla adalet’ demenin, ‘iyi niyetli herkesi kucaklayan bir dil kullanmanın’ daha uygun olduğunu düşünüyorum” dedi.
Dinçer, “Eğer iktidarda sürekli kalınmak isteniyorsa, muhalif olanlara haklılık payı bırakmamaya özen göstermek gerekir’ demek neden sorun oluyor?” diye sordu. Dinçer’in HaberTürk’te “Doğru söz acıdır” başlığıyla yayımlanan (10 Temmuz 2017) yazısının bir bölümü şöyle: ““Başörtüsüne özgürlük için el ele eylemi” zamanın iktidarı tarafından horlanmasına ve “İrticacıların devlete karşı başkaldırısı” olarak yorumlanmasına rağmen devletin ve toplumun hafızasında güçlü bir yer edindi, diyorum. Bugün “adalet yürüyüşü” yapanların amacı, adaletsiz uygulamaları olduğu iddiasıyla hükümeti eleştirmek ve “AK Parti yargısı” imajı oluşturmak ise iktidarın aşağılayan tavrı ve buna destek veren herkesi “Terörist”, “Darbeci” ve “Bölücü” diye tanımlaması onları amacına ulaştırır, demeye çalışıyorum. Kendi adıma, muhataplarımızın art niyetli olduklarını bilsek bile, “Daha fazla adalet” demenin, “iyi niyetli herkesi kucaklayan bir dil kullanmanın” daha uygun olduğunu düşünüyorum. “Eğer iktidarda sürekli kalınmak isteniyorsa, muhalif olanlara haklılık payı bırakmamaya özen göstermek gerekir” demek, neden sorun oluyor?