"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hüseyin Çelik: Model ülke olmaktan çıktık

05 Nisan 2016, Salı 13:06
AKP'li Hüseyin Çelik, gündeme yönelik dikkat çekici ifadelerin yer aldığı ve Türkiye'nin dış politikasını eleştirdiği bir yazı kaleme aldı. Çelik, yazısında "Başkalarına ayar vermeye çalışırken kendi ayarımıza dikkat etmeliyiz" dedi.

AKP'li eski Kültür Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Yozlaşmadan Dünyayla Uzlaşmak"  başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Resmi sitesinden yayınlanan yazıda Hüseyin Çelik, Türkiye'nin dış politikasına değindi.

Türkiye'nin model ülke olma doğrultusunda şimdi geldiği nokta ile önceki durumunu değerlendiren Çelik, Türkiye'nin model ülke olmaktan çıktığını ''Türkiye, aynı zamanda birçok ülkeye de rol-modeldi'' sözleriyle ifade etti.

Çelik yazısında, "Galiba bize nazar değdi. Şimdi, Amerika bize İşid‘den dolayı katlanıyormuş gibi bir görüntü verirken, Avrupa Birliği‘nin bizimle ilgili en önemli gündemi Mülteciler meselesi oldu. O da işin sıkıntısı hafiften de olsa onlara dokunduğu için. Türk ve İslam dünyasındaki parıltımızı da büyük çapta kaybettik" ifadesini kullandı.

Yazısının sonunda "Başkalarına ayar vermeye çalışırken kendi ayarımızın bozulmamasına dikkat etmeliyiz" uyarısında bulunan Hüseyin Çelik, "nazar değmeden önceki" Türkiye'yi özlediğini belirtti.

İşte Hüseyin Çelik'in "Yozlaşmadan Dünyayla Uzlaşmak" başlıklı yazısından bazı bölümler:

"Bugün küreselleşmenin baş döndürücü bir hızla ilerlediği bir dünyada yaşıyoruz. İletişim ve ulaşım araçlarının inanılmaz bir şekilde geliştiği bir dünyada, tabir yerindeyse dünya artık tek bir ülke haline gelmiştir. Küreselleşmenin çok olumlu tarafları olmakla beraber, çok acımasız ve zalim tarafları da vardır. Ancak, bu saatten sonra küreselleşmeye taraftar olmanın veya ona karşı olmanın pratikte bir anlamı yoktur. BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan, Küreselleşmeyi yer çekimi kuvvetine benzetiyordu. Siz yer çekimini yok saysanız bile, onun etki alanı dışına çıkamazsınız.

Eksi 30 derece soğuk bir ortamda, kişinin avazının çıktığı kadar soğuktan nefret ettiğini haykırması, bunaltan sıcak bir havada insanların sıcak için “kahrolsun” sloganları atmaları akılcı bir tutum değildir. Böyle bir davranış soğuğu veya sıcağı yok etmez. Akıllı insanlar, bunun yerine havanın sıcaklığına veya soğukluğuna göre giyinir, yaşadığı ve çalıştığı mekanlarda ona göre tedbir alır.

Günümüzde, başta ekonomi, hukuk ve siyaset olmak üzere neredeyse her şey küresel bir boyut kazanmıştır.

Sadece iyi bir mobil telefonu olan şahıs, Singapur’da oturup Amerika’daki şirketini idare edebilir. Bugün saniyelik süreler içinde trilyonlarca dolar, kıtalar arasında online sistemlerle transfer ediliyor veya el değiştiriyor. Amerika‘da yaşayan bir şahıs, bir sokak ötedeki pizzacıya sipariş vermek için telefon ettiği zaman Hindistan‘daki çağrı merkezi siparişini alır ve kişinin siparişi 15 dakika sonra elinde olur. New York borsası öksürdüğü zaman  bizim borsaların grip olmasının sebebi de ekonominin bu küresel vasfından başka bir şey değildir.

(...)

Küreselleşmenin bir parçası olmaya çalışırken kendimiz olmaktan çıkmamamız lazım. Yani yozlaşmadan medeni dünyayla uzlaşmak zorundayız. Mevlana Hazretleri der ki, “Pergel niye daima düzgün halkalar çizer? Çünkü bir ayağı hep sabittir.” Bir ayağı sabit tutarsanız açıyı ne kadar açarsanız o kadar geniş daireler çizersiniz. Bizim bir ayağımız, bizi biz yapan, bizi başkalarından farklı kılan, bize has özelliklerin ve güzelliklerin üstünde sabit olmalı. Diğer yandan antenlerimizi tüm dünyayı kapsama alanına alacak şekilde ayarlamamız lazım.

(...)

ABD ile stratejik ortak olan, Avrupa ile tam üyelik müzakerelerine başlayan, Türk ve İslam dünyasında çok ciddi bir sempati halkası oluşturan, Afrika‘yı adeta yeni keşfeden, Pasifik‘e ve Karayip‘lere ciddi anlamda uzanan, Latin Amerika‘da ciddi saygınlık kazanan, dünyanın neresinde bir mazlum varsa el uzatmaya çalışan Türkiye, aynı zamanda birçok ülkeye de rol-modeldi.

Galiba bize nazar değdi. Şimdi, Amerika bize İşid‘den dolayı katlanıyormuş gibi bir görüntü verirken, Avrupa Birliği‘nin bizimle ilgili en önemli gündemi Mülteciler meselesi oldu. O da işin sıkıntısı hafiften de olsa onlara dokunduğu için. Türk ve İslam dünyasındaki parıltımızı da  büyük çapta kaybettik.

Bu noktaya gelişimizde elbette dünyadaki çok farklı gelişmelerin büyük payı var. Tek başına bunun sorumluluğunu Türkiye‘ye yıkmak, büyük bir haksızlık olur. Ne var ki, dışımızdaki dünyada aleyhte olup bitenlere rağmen, kendimize, “biz nerede hata yaptık”  sorusunu mutlaka sormalıyız. Elbette dünyada bizi fazlasıyla kızdıracak, insanı çileden çıkaracak birçok şey oldu, hâlâ da oluyor. Fakat “akılla kızmak“, “aklı serinletmek” diye bir şey var. Özellikle dış politika, duyguların, özellikle duygusallığın hiç uğramaması gereken bir alandır. Duygusuz olmakla, duyguları rehber edinmek şüphesiz ki çok farklı şeylerdir.

Bizim Batı’yla ilişkilerimiz çok iyi olduğu zaman, Türk ve İslam dünyasındaki etkinliğimiz de büyük çapta artıyor. Öte yandan Türk ve İslam dünyası ile çok iyi ilişkiler geliştiren bir Türkiye, Batı alemine her zaman daha cazip gelir.

Bireysel kimliklerimiz, birçok aidiyetin bir araya gelmesinden oluştuğu gibi, milli kimliklerimiz de bir çok aidiyetin bir araya gelmesinden meydana gelir. Türk dünyasına mensup olmamız, İslam aleminin bir parçası olmamıza mani değil. Bu iki dünyaya mensup olmamız, Batı aleminin bir parçası olmamıza alternatif elbette değildir.

Bütün aidiyetlerimizi gözeten dengeli bir dış politika ile ancak yozlaşmadan dışımızdaki dünyayla uzlaşabiliriz. O zaman sadece etkilenen değil aynı zamanda etkileyen bir ülke olur, yeryüzündeki etkileşimde saygın bir konumumuz olur.

En güzelini atalarımız söylemiş: “Ağaçtan kopan yaprağın akibetini rüzgar tayin eder.” Sadece ekonomimizle değil, demokrasimiz, hukuk sistemimiz, din, vicdan, düşünce ve ifade özgürlüğümüz ve tüm medeni değerlerimizle medeni dünyadan geride kalırsak elbette akibetimizi, 3. dünyanın oldum olası muzdarip olduğu ve onları felaketten felakete sürükleyen çok farklı rüzgarlar tayin eder.

Başkalarına ayar vermeye çalışırken kendi ayarımızın bozulmamasına dikkat etmeliyiz.

Sizi bilmem ama ben şahsen, nazar değmeden önceki Türkiye‘yi özlüyorum."

Hüseyin Çelik 'ayet'le uyardı: Bir topluluğa olan öfkeniz...

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/huseyin-celik-ayet-le-uyardi-bir-topluluga-olan-ofkeniz_388624

Çelik bombaladı: Kaybedenler suçu 'faiz lobisi' gibi güçlerde arar

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/celik-bombaladi-kaybedenler-sucu-faiz-lobisi-gibi-guclerde-arar_387624

AKP'yi batan gemiye benzetti

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/akp-yi-batan-gemiye-benzetti_384428

Çelik isim vermeden Erdoğan'ı eleştirdi

http://www.yeniasya.com.tr/politika/celik-isim-vermeden-erdogan-i-elestirdi_385272

 

Okunma Sayısı: 2780
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    6.4.2016 00:34:47

    oLURMU model ülke OLDUK BİLAKİZ; din-ahlak,vatanseverlik KAVRAMLARININ İÇİNİ BOŞALTARAK,HALKA YALDIZLI SÖZLER SÖYLEYİP HALKI TERÖRİSTLERE YEM YAPARAK,haramsaray İLE itibar OLDUĞUNU SÖYLEYİP hak-hukuk ve adaleti yokederek MODEL OLDUNUZ. kabe içinde siyaset rüzgarları estirerek çığrı açtınız,durmak yooook,dejenerasyona devaam,dejenere edilmeyen kalmayıncaya kadar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı