Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun, “Önümüzdeki seçimler Türkiye demokrasisi açısından bir hayat-memat mücadelesi olacaktır” dedi.
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun, son günlerde gündemde olan Seçim Kanunu Değişikliği hakkında yazı kaleme aldı. Prof Dr. Özbudun yazısında, önerilen değişikliklerin “sistemsel” etkileri, yani ittifaklar arası ve partiler arası oy ve milletvekili dağılımını nasıl etkileyeceği sorunu üzerinde duracağını belirtti. Perspektif’te yayımlanan yazısında Özbudun, “İttifak içindeki partilere milletvekillerinin tahsisine gelince, küçük partilerin durumu bakımından halen yürürlükte olan sistemle önerilen sistem arasında fark yoktur. Her ikisinde de milletvekilliklerinin dağılımı d’Hondt sistemine göre yapılacak ve çok az oy alan partiler milletvekili çıkaramayacaklardır. Bu durumda, küçük partiler açısından, önerilen sistemin yürürlükteki sisteme oranla daha adaletsiz olduğu söylenemez. Zaten 2018 seçimlerinde de küçük partiler ancak büyük partilerin listelerinden Meclis’e girebilmişlerdir: SP, CHP listesinden; DP, İYİ Parti listesinden; TİP, HDP listesinden” dedi.
Tek bir aday üzerinde anlaşılmalı
İktidar partisinin başvurduğu yöntemin istenilen sonucu vermeyeceğini de ifade eden Özbudun, şunları söyledi: “Bir defa, önerilen değişiklikte Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ilgilendiren bir husus yoktur. Dolayısıyla muhalefet partileri (HDP dâhil) tek bir aday üzerinde anlaşmalı ve seçimi ilk turda kazanmak için çaba göstermelidir. TBMM seçimlerinde ise Prof. Tosun’un yukarıda değinilen araştırmasında gösterdiği gibi, muhalefet partileri açısından en avantajlı senaryolar, küçük partilerin (DEVA, Gelecek, SP ve DP) tümünün veya büyük bölümünün CHP veya İYİ Parti listelerinden, TİP’in de HDP listesinden seçime girmeleridir. Bazı yorumcular, bu durumun söz konusu partilerin seçmen tabanlarında tereddütlere yol açabileceğini ileri sürmektelerse de bu engel, muhalif parti liderlerinin kararlı ve uzlaşmacı tutumlarıyla aşılabilir. Unutmamak gerekir ki önümüzdeki seçimler Türkiye demokrasisi açısından bir hayat-memat mücadelesi olacaktır. Muhalefet bu şansını ucuz milletvekilliği pazarlıkları nedeniyle heba etmemelidir.”