Kültür ve sanat alanında, sosyal alanda başarımızın olmadığını her fırsatta dile getiriyoruz. Arkadaşlara da tembih ettim, sosyal alanlardaki gelişmelerden haberdar edin, biz de takip edelim diye. Dediklerine göre sosyal medyada “10 yıl öncesi/sonrası” diye bir akım başlamış. 10 yıl önceki resim ile bugünkü yanyana konup karşılaştırılıyormuş. Ben de baktım 10 sene önceki resim ile bugünkü aynı, 20 sene önceki resmi alayım dedim. Zaten 10 yıl önce ve 10 yıl sonrayı toplarsan 20 yapar. Özel bir karşılaştırma değil, resmî karşılaştırma!
Notların bile okullardan karneyle alındığı günleri hatırlıyor musunuz? Tabiî, nereden hatırlayacaksınız, 17 yıldır görmüyorsunuz artık! Takdir-teşekkür belgesi almak için öğretmenler odasının önünde uzun kuyruklara giren öğrenciler vardı. Bir not daha yüksek almak için kendini paralayan çocuklarımız... Öğretmenler de az zalim değildi, Standard & Poor’s gibi, Moody’s gibi, Fitch gibi notları kıt verirler, her şeyden not kırarlardı. Not kırmak deyince mecaz değil ha, notları kazıdıkları hakikî taş tabletleri kırarlardı! Büyük resmi gösterebilmek için mağaraların duvarlarını kullanıyorlardı, neredeeeen nereye!
Hamdolsun, artık öğrencilerimizin böyle dertleri yok. Mağara resimlerine değil, mağaza vitrinlerine bakıyorlar. Bilgisayardan, tabletten ve cep telefonundan notlarını öğreniyorlar. Sınıfta kalmak gibi bir dertleri de yok. Öğretmenlerin, maşallah karşılarında el pençe divan durmadıkları kaldı sadece. Böyle kebap öğrencilik ne zaman görülmüş? Neredeyse her ilçede bir meslek yüksekokulu, fakülte veya üniversite var. Liseyi bitirdikten sonra en az bir beş-on yılını da üniversitede geçiriyor. Böyle tahsil iyidir, işsizler arasında da sayılmıyorlar böylece... Buradan gençlere sesleniyorum, okulu dert etmeyin! Bir milyon öğrenci son beş yılda üniversite tahsilini yarıda bırakıp gitmiş. Korkmayın, her türlü geçersiniz, diploma almaya bakın, diploma çok önemli…