Şark’tan Bursa’ya geldiğimiz 2005 yılından bu yana, Bediüzzaman Hazretleri’yle, defalarca görüşen ve bir son şahit olan, Bursa’lı İsmail Doyuk’u tanıyanlardanız..
Bursa Yeni Asya Derneği’nin müdavimlerindendir. Her Cumartesi akşamları Nur sohbetlerine, bu mekânda düzenli olarak devam ederek okunan o ulvî Nur hakikatlerini can kulağıyla dinler..
Bursa’da mukim olduğu mekânının vakfa uzak olmasına rağmen, toplu taşıma araçlarıyla vakfa gelir, dersin sonunda tekrar yalnız başına evine döner.
Bediüzzaman Hazretleri’ni muhtelif tarihlerde ziyaret ederek ona talebe olur, İsmail Doyuk.
1927 doğumludur. -91 yaşında olduğunu beyan eder- Bu uzun ömrüne rağmen halen dinçtir. Bursa’da çeşitli programlar vesilesiyle katıldığı sohbetlerde Üstad’la alâkalı hatıralarını paylaşır. Biz de, bu vesileyle kendisini defalarca dinlemiş, anlattığı hatıralarını not etmiştik.
Bediüzzaman Hazretleri’ni birkaç defa ziyaret ederek onunla muhatap olan İsmail Ağabey’i her gördüğümde yanına yaklaşır, hal ve hatırlarını sorarım.
Son görüşmemizde, Üstad’la alâkalı hatıra nev’inden kendisinde Üstad’tan kalıcı herhangi bir belge olup olmadığını da sormuştum. O da bize, “Üstad’ın verdiği bir para ile, benim yazdığım Birinci Söz’ün sonunda, Üstad’ın kendi el yazısı ile yazdığı bir kitabının bulunduğunu ifade etmişti.
Bilâhare o kitabı getirerek bize gösterdi. Ben de kendisinden müsaade isteyerek, bu hatırayı fotoğrafıyla gazetemizde yayınlanmak üzere yazacağımı beyan ettiğimde, memnuniyetle kabul etti. Biz de Üstad’ımızın el yazısı ile yazdığı duâsının bulunduğu Birinci Söz’ün yazıldığı kısmını alarak kendisine teşekkür etmiştik.
İsmail Doyuk’un kendi hattıyla yazdığı Birinci Söz’ün sonunda, Üstad Hazretleri’nin kendisine yazdığı duâsı ise şöyleydi. ”Ya erhamerrahimin, ism-i a’zam hürmetine bu sayfayı yazan İsmail’i Cennet’ül firdevste saadet-i dareyne mazhar eyle. Amin, amin, amin..”
İsmail Doyuk, aslen Üsküp göçmenlerindendir. Yıldız Teknik Okulu, 1948 senesi mezunlarındandır. Balıkesir’de bir okula öğretmen olarak atanmış.
Kendisinin Üstad’ımızla alâkalı hatıralarını bizimle paylaşan İsmail Doyuk şunları anlatıyordu:
“Ankara Yedeksubay Okulu’na 1951 yılında gittim. Dönem sonunda, dağıtımım istanbul’a çıkmıştı. Üstad’ı daha önceleri duymuştum. Ankara’dan, Bursa’ya giderken, Üstad Hazretleri’nin Eskişehir’de olduğunu öğrenmiştim. Eskişehir’e Üstad’ı ziyarete gittim. Orada Yıldız Oteli’nde kalıyordu. O gece sabah namazından sonra ziyaret etme imkânı oldu. Elini öptüm, duâsını aldım. ‘Seni talebeliğe kabul ettim. Askersin orada hizmet et’ dedi.
İstanbul’a gidince, izinli olduğum günler Süleymaniye’deki dershaneye giderdim. 1952 yılında Üstad’ın Gençlik Rehberi Mahkemesi olduğu sıralarda ben izinliydim. Üstad’ın kaldığı otele gittim. Orada herkes mahkeme safahatının telâşıyla meşguldü. Ben de oradaydım. Üstad emretti: ”Sen benim koluma gir” dedi. Ben de Sirkeci’deki mahkeme salonuna giderken, Üstad’ın sol koluna girdim. Binaya girişinde onun sol kolundaydım. Mahkeme sonunda, yine koluna girerek dışarı çıkmıştık. Dışarısı oldukca kalabalıktı. Üstad Reşadiye Oteli’nde kalıyordu. Yine onu ziyarete giderdim, hizmetini görmeye çalışırdım. Bir gün bana 100 para vermişti ‘Bu senin hizmetinin karşılığı’ demişti. Para bende halen duruyor. Üstad’la olan münasebetlerimden dolayı nezarete alındım, kitaplarım alındı, sonradan beraat ettim..”
İsmail Doyuk yaşının bir hayli ilerlemesi karşısında bir çok hatırasını unuttuğunu da söylüyordu.
İlerleyen yaşına rağmen, Üstadına ve Risale-i Nur’a sadâkati takdire şayan bir ağabeyimizdir. Nur derslerini aksatmadan takip ederek, dinlemesi gayretleri ise, onun bir başka güzel örnek hususiyetleri arasında görülüyordu.
İsmail Doyuk Ağabey’e daha nice uzun ve bereketli ömürler dileği içinde, haftada bir gün dahi olsa, Aziz Üstadımızın yadigârı olarak görüyor, kendisi ile her hafta görüşmek, konuşmak saadetine nail olduğumuz için ayrıca Allah’a şükrediyoruz.