Hayatın İçinden...
İlk iftar için misafirler gelecekti. Duâlar kalabalıkta bereketlenirdi. Mutluluk paylaşarak çoğalırdı.
Anneleri erkenden kalkmış evi temizledikten sonra mutfağa geçmişti. Fatih ve Ayşe yardıma gelmişti. Annesini düşünceli gördüler. Ayşe, "Anneciğim ne düşünüyorsun, bir şey mi oldu?" dedi. Annesi de İftara ne yemeği yapacağımı düşünüyorum" dedi. Ayşe annesinin yanağına bir öpücük kondurarak: “Allah ne verdiyse anne, Peygamber Efendimiz (asm) bile hurma ile iftar yapmaz mıymış?” dedi. Bu cevabı hiç beklemeyen anne kızına sıkıca sarılarak ağlamaklı sesi ile kızına teşekkür etmişti.
Tarhana çorbası, patlıcan yemeği ve salata yapmıştı. Tatlı olarak ise Ayşe muhallebi yapmıştı. Fatih, sofrayı kurmuş ve kapı çalmıştı. Tam vaktinde gelen misafirler çeşit çeşit yemek yerine sade bir sofra ile karşılaşınca, sadeliğin arkasındaki temizliği fark etmişti. Önemli olan gösteriş ile çeşit çeşit yapmak değildi, gönül sofranı sunmaktı. Ve bu yemek dışarıdaki pahalı yemeklerle bile değerlendirilmeyek kadar eşsiz olmuştu.