Gazetemiz yazarlarından İslâm Yaşar: “Muhabbet Fedaileri’ni Nur Hareketi Serisinin birinci kitabı yapıp, onun yerine Üstadın Üçüncü Said döneminin romanını sıfırdan yazmaya karar verdik. Böylece Beşleme’nin beşi de Bediüzzaman’ın hayatı ve Risale-i Nur’un telifi-neşriyle ilgili olacak.”
Yeni Asya Gazetesi İzmit Temsilciliği’nin “Yeni Asya Yazarları ile Söyleşi” kapsamında, zoom üzerinden organize etmiş olduğu programların üçüncüsü, edebiyatçı-yazar İslâm Yaşar ile “Bediüzzaman Beşlemesi” ve “Nur Hareketi Serisi” isimli romanları üzerine gerçekleşti. Sözlerine, hayatındaki inkişaf yıllarının Risale-i Nur’u tanımakla başladığını ifade ederek başlayan Yaşar “Risale-i Nur’u tanıyınca hayatımıza yeni bir heyecan geldi. İslâmiyeti yaşamak noktasında büyük bir heyecan başladı. Bu heyecanı, yazı yazarak telâfi etmeye çalıştım” dedi.
“Bediüzzaman Beşlemesi’ni yazma fikri nasıl doğdu?” sorusu üzerine ise sözlerine şöyle devam etti: “Esasına bakılırsa, Beşleme bir hedefti. Nur Talebelerinin bir hedefi idi. Risale-i Nur Cemaatinin bir hedefi idi. Tabiî ‘Beşleme’ olarak değil de, ‘Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatını liseli ve üniversiteli gençlere anlatmak, Üstadın romanını yazdırmak’ manasında bir hedefti. Buna değişik vesilelerle teşebbüs de edildi. O teşebbüslerde bazı sonuçlar alındı, bazıları alınmadı. Nihayetinde Umûmî Meşveret Heyetimiz, almış olduğu bir kararla bunu bana teklif etti. O zaman şöyle bir kendime sormuştum: ‘Acaba ben bu işi yapabilir miyim?’ diye. Neticede yazarlık müktesebatım ve Risale-i Nur’dan aldığım işaretler ile yapabileceğime karar vermiştim.”
BEDİÜZZAMAN: “BENİM ROMANIM YAZILACAK”
Naklettiği bir şahitli hatırada Bediüzzaman Hazretleri’nin “Benim romanım yazılacak” dediğini aktaran Yaşar “Ben bu hadiseyi öğrendikten sonra ‘roman’ ifadesini kullandım. Demek ki Üstad romana sıcak bakıyor diye düşündüm. Her ne kadar roman tabirine Lemaat’ta bazı menfî atıflarda bulunuyorsa da... Malûm edebiyatta roman bir sanattır, makul bir sanattır, muteber bir sanattır, itibar gören bir sanattır, bilhassa gençlerin itibar ettiği bir sanattır. Bediüzzaman’ın romanını yazmak noktasındaki teşebbüsler bu noktada makes buldu. Böylece Beşleme’yi yazmaya başladık” dedi.
BEŞLEME, NUR HAREKETİNİN TARİHİ
Bediüzzaman Beşlemesi’nin Nurculuğun, Nur Hareketi’nin bir tarihi olduğunu söyleyen yazar, “Bizim tarihi bilmemiz gerekiyor. Tarihi bilmeyen tarih yazamaz, tarih yapamaz. Tarih yapacak ve yazacak hadiseleri yaşayamaz. Hayatını ve hizmetini tarihe mâl etmeyen kişiler veya cemaatler bir süre sonra kaybolur gider. Onun için bu cemaatin tarihinin yazılması gerekiyordu. Said Nursî’nin zaten ısrarla Tarihçe-i Hayatını yazdırmaktaki gayesi, hâssaten hizmet hayatını yazdırmaktaki gayesi biraz da bu olsa gerek.” dedi.
BEŞLEME’NİN BEŞİNCİ KİTABINI YENİDEN YAZIYORUM
Beşleme’nin ilk dört kitabının Üstadın hayatı ve Risale-i Nur’un telif-neşir tarihçesi, beşinci kitabının ise Nur Talebelerinin 60’lı yıllara müteallik hizmetleriyle ilgili olduğunu dile getiren Yaşar “Fakat sonradan yaptığımız tetkiklerde gördük ki, romanda Üstadın ‘Üçüncü Said’ dönemini biraz boş bırakmışız. Üçüncü Said dönemini tam lâyıkıyla değerlendirmemişiz. Bunun üzerine yeni aldığımız bir kararla Beşleme’nin beşinci kitabını -yani Muhabbet Fedaileri’ni- Nur Hareketi Serisinin birinci kitabı yapıp, Beşleme’nin beşinci kitabını münhasıran Said Nursî’nin Üçüncü Said döneminin romanı olarak, sıfırdan yazıp Beşleme’ye dahil edeceğiz. Böylece Beşleme’nin beşi de Üstadın hayatı ve Risale-i Nur’un telifi-neşriyle ilgili tam bir beşleme olacak” dedi.
NUR HAREKETİ KIYAMETE KADAR DEVAM EDECEK
“Nur Hareketi Serisi”ne ihtiyacın nereden doğduğu sorusuyla alâkalı olarak ise “Nur Hareketi Serisi, Risale-i Nur hizmetinin tarihidir. Nur Hareketi kıyamete kadar devam edecek. Tarihinin yazılması lâzımdı.” dedi. 70’li yıllara ait Nur Hareketinin macerasının “Serencam”; 80 İhtilâli, ihtilâlin ülke, cemaatler ve toplum üzerindeki tesiri göz önünde bulundurularak Nurculuk merkezli değerlendirmelerin Menhus Ruh; 90’lı yılların ise Ayna’nın Arka Yüzü ile yazıldığını dile getiren Yaşar “İlk üç kitapta Nurcuların cemiyet üzerindeki müessiriyetleri ile cemiyetin, resmî makamların Nurcular üzerindeki tesirleri işlenmiş oldu” dedi.
Dördüncü kitap olan Allah Bize Yeter’de ise Nur cemaatlerinin kendi içlerindeki beraberliklerini temin etmeleri, Risale-i Nur’ un ve Nur şakirtlerinin şahs-ı manevîsini teşekkül ettirmelerinin şartları gibi konuların işlendiğine değinen Yaşar “Nur şakirtlerinin şahs-ı manevîsinin bir hedefi olmalıydı. O da ittihad-ı İslam. Said Nursî’nin de hedefi. İttihad-ı İslâm bu milletin hayatına mâl olması lâzım. İşte Allah Bize Yeter’de, ittihad-ı İslâmı gerçekleştirmek için Nur Talebelerine ve diğer İslâmî cemaatlere düşen vazifelerle ilgili ferdî mülâhazalar, tasarılar, teklifler, uygulamalar var. Serinin son kitabı olan ‘Taa Kıyamete Kadar’da ise, İttihad-ı İslâm hedef ve mana olarak işleniyor” dedi.
YENİ TARİHLER YAZILMALI
Son olarak, roman serisiyle ilgili okurlara neler tavsiye ettiği sorulan Yaşar “Beşleme’yi ve altı kitap olacak Nur Hareketi Serisini hâhişle okumalarını tavsiye ediyorum. Bunu söylerken kitapların yazarı olarak değil, bu mühim tarihin bilinmesi ve yeni tarih yapmak için eski tarihin örnek alınması gerektiğini göz önünde bulundurarak söylüyorum.” dedi.
BEŞLEME’NİN YENİ KİTABININ İSMİNİ OKURLAR BELİRLEYECEK
1990’larda Beşleme’yi yazarken son kitabı için “Bu kitabın macerasını siz yaşadınız, adını da siz koyun demiştim. O zaman ‘Muhabbet Fedaileri’ ismi okuyucuların teklifi ile ortaya çıkmıştı.” diyen Yaşar “Şimdi Beşleme’nin beşinci kitabını yeniden yazarken aynı vaadde bulunuyorum. O macerayı onlar yaşadılar, onlar yaşıyorlar, onlar yaşatacaklar. Okuyucuların tercih ettiği bir isim olsun” dedi.
NEŞRİYATIMIZ, CEMİYET İLE RİSALE-İ NUR ARASINDA BİR KÖPRÜ
Konuşmasının sonunda, Yeni Asya’nın bütün yazarlarının, yazmış oldukları kitaplarda Risale-i Nur’u ve Said Nursî’yi nazara verdiklerine, bu eserlerin Risale-i Nur’la cemiyetin değişik kesimleri arasında köprü kurarak insanların ilgisini Nurlar’a, dolayısıyla Kur’ân’a ve Peygamberimize (asm) yönlendirdiğine, aralarında bağ kurduğuna da dikkat çeken Yaşar “Kitap neşriyatımızın yaygınlaşmasına verilen gayret, Risale-i Nur’a ve dolayısıyla Kur’ân’a, İslâmiyete verilmiş gayrettir diye düşünülmeli” dedi.
Yeni Asya - İzmit