Bayburt'ta, birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı bilinen Bayburt Kalesi'nde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarıyla bölgenin yerleşimine ışık tutacak yeni bulgulara ulaşıldı.
Karadeniz ile Doğu Anadolu bölgeleri arasında, tarihi İpek Yolu güzergahında önemli bir kavşak noktasında yer alan Bayburt'ta, birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı bilinen Bayburt Kalesi'nde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarıyla bölgenin yerleşimine ışık tutacak yeni bulgular elde edildi.
Bayburt, tarih öncesi çağlardan itibaren İpek Yolu güzergahındaki konumu ve verimli toprakları barındırması, su kaynaklarına yakın olması nedeniyle tarihsel süreç içerisinde farklı dönemlerde inşa edilen birçok kale ve gözetleme kulesiyle de dikkati çekiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca Bayburt Müze Müdürlüğü başkanlığında 2017 yılında başlatılan ve bu yıl kasım ayında ikinci etap restorasyon çalışmaları tamamlanan kalede, Roma iskanına ışık tutacak yazıt fragmenti ile kalenin kuzey sur duvarı dışında daha önceden tespit edilen ve demir çağına tarihlenen su tünelini destekleyen kutsal alan (açık hava tapınma alanı) bulundu.
Bayburt Müze Müdürü ve Bayburt Kalesi Kazı Başkanı Adem Bedir, Bayburt Kalesi'ndeki yerleşmenin kadim tarihinin milattan önce 3 bine kadar indiğinin yazılı kaynaklarda yer aldığını belirtti.
İlk Tunç Çağı'ndan itibaren kesintisiz iskana sahip olduğu düşünülen Bayburt Kalesi'nin bulunduğu coğrafi konumdan dolayı eski çağ medeniyetlerince stratejik bir noktada güvenli bir üs olarak tercih edildiğini anlatan Bedir, Bayburt Kalesi sur onarımı restorasyonu çalışmalarına 2005-2006 yılında yapılan birinci etap çalışmalarına ek olarak 2017-2018 yıllarını kapsayacak şekilde yeni bir proje hazırlandığına dikkati çekti.
Kale içerisinde 11. yüzyıla tarihlendirilen kilisede yaptıkları temizlik çalışmalarıyla kilisenin özelliklerinin ortaya çıkartılmasının yanında özellikle kilise duvarında tespit edilen bir yazıtın da Bayburt Kalesi için dikkat çekici olacağını belirten Bedir, şunları kaydetti:
"Kilisenin ayakta olan güney duvarında devşirme duvar bloku olarak kullanılmış latince yazıt fragmenti tespit ettik. Bu yazıtın kilisenin orijinal duvarına ve kiliseye ait olmadığı belirgindi. Başka bir yapıdan geldiği aşikar çünkü yazıtlı taşın kullanılış şekli farklı. Normalde karşıdan görmemiz gerekirken yazıtlı taraf alt tarafa gelmiş. Bu yazıtın tercümesini yaptırmak için Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Güray Ünver ile irtibata geçerek bu konuyu mütalaa ettik. Yazıtta yer alan bölümden yola çıkarak hocamızın tahmini yazıtta 'Antoninler Hanedanlığından Antonius Pius'un 16. Egemenlik yılında adandığı' ibaresini tespit etti. Yazıtın tam içeriğini görebilmemiz için yazıtın tamamını görmemiz gerekiyordu. Şu aşamada duvar tehlike arz ettiğinden dolayı içe doğu giden kısmını göremiyoruz. Önümüzdeki yıl kilisede yapılacak restorasyon çalışmaları sırasında gerekli izinler alınarak yazıtlı taş yerinden çıkartılıp duvar içerisinde kalan kısımda yazıtın devam edip etmediği anlaşılacaktır. O zaman daha kapsamlı ve daha kesin bilgiye ulaşılacak."
AA