Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yavuzyiğitoğlu: Yeni Asya hakikati haykıran sestir
Bediüzzaman’ı Anma ve Yeni Asya’nın 50. yıl programı’nda Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yavuzyiğitoğlu, “Yeni Asya, müstebitlerin dünyasında ‘Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam’ anlayışını bayraklaştıran bir dâvânın adıdır. Yeni Asya, Bediüzzaman Hazretleri’nin tarif ettiği ‘adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet’e dayanan hakikî cumhuriyetin sevdalısıdır. Nihayetinde Yeni Asya, ‘çiğnerim, çiğnenirim; hakkı tutar kaldırırım’ diyen vicdanların sesidir” diye konuştu.
Bediüzzaman’ı Anma ve Yeni Asya’nın 50. yıl programı’nda konuşan Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yavuzyiğitoğlu, şunları söyledi:
Muhterem Misafirler, Aziz Dâvâ Arkadaşlarım, Çok kıymetli hanımefendiler, Sevgili Gençler! Gözümüzün nuru sevgili çocuklar! Değerli Basın mensupları!
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’yi anmak ve Yeni Asya’mızın 50. Yılını kutlamak için tertiplediğimiz programa hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz. İslâm âlemi Bediüzzaman Said Nursî’yi arıyor. İnançsızlık, hazcılık, bencillik çukurlarında kendini kaybeden insanlık Risale-i Nur hakikatlerini arıyor. “Sen çalış ben yiyeyim” diyen anlayışların sömürdüğü mazlûm insanlık Kur’ân hakikatlerini arıyor. Dünya, güç, kuvvet, sefahat, ırkçılık üzerinden dünyayı dizayn etmek isteyen materyalist yapıların karşısında “hak, adalet, tesanüd, kardeşlik, ahlâk, fazilet, hidayet” diye haykıracak sesi arıyor. Bu ses 59 yıl önce vefat eden Üstadımızın sesidir. Bu hakikatler asrımızın tefsiri, Risale-i Nur hakikatleridir.
İslam dünyası, Bediüzzaman’ı anlamak zorunda
Üstadımızın reçetelerine muhtacız. Evvelâ Allah’tan ümidi kesmemek… Sonra, her alanda doğruluk… Sonra bizi bir araya getirecek muhabbet, uhuvvet ve diğer birlik bağlarımız. Nihayetinde bizi öyle müdhiş ve güzel bir seda ile çağıran hürriyet! Bu Kur’ânî değerlere bugün her şeyden daha fazla muhtaç değil miyiz?
Asrın değil asırların müfessiri Bediüzzaman Said Nursî, toplumsal değişimlerin hızlı yaşandığı, toplumların başkalaştığı asrımızda dünyanın küçük bir köy haline geldiğini çok iyi okudu ve yeni dünyayı çok iyi tahlil etti. Bediüzzaman Said Nursî, gelecek asırların “malikiyet ve serbestiyet” asrı olduğunu ifade ederek İslâm dünyasını bu değişime hazırlıklı olmaları hususunda uyarmıştı. “Medeniyet, fazilet, hürriyet âlem-i insaniyette galebe çalmaya başlamıştır” diyen Bediüzzaman yeni bir gelecekten haber vermekteydi. Bu hürriyetlerin hâkim olduğu bir dünyadır.
Bu geleceğin inşası için Üstad Hazretleri Meşrûtiyet yıllarından itibaren bütün insanlığın saadetini ihtiva eden Kur’ân medeniyetinin izlerini sürmüştür. Bu yüzden hayatı boyunca meşveret-i meşrûa, adalet-i mahza ve hürriyet-i şeriyenin fikrî zeminlerini hazırlamış, materyalist felsefenin inkârcı fikirlerini çürütmüş, modern çağ insanına yeniden Allah’ı hatırlatmış, imanlı nesillerin tohumlarını atmıştır. İslâm dünyası düştüğü yerden kalkabilmek için Bediüzzaman Said Nursî’yi bulmak ve anlamak zorundadır. “Şu istikbal inkılâbâtı içinde en gür sedâ İslâm’ın sedâsı olacaktır” müjdesine kavuşmak isteyen âlem-i İslâm bu müjdeyi haykıran sesle tanışmak zorundadır.
Yeni Asya nefestir
21 Şubat 1970… Yeni Asya, Türkiye’nin müstebit uygulamaların mengenesinde boğulduğu yıllarda yeni bir ses, yeni bir nefes olarak doğdu. Bu ses “Asya’nın bahtının miftahı, meşveret ve şûrâdır” fikriyle elli yıldır ülkemizin demokratikleşme mücadelesine katkı sunuyor. Bediüzzaman Said Nursî’nin İstanbul’a geldiği Meşrûtiyet yıllarında bir gazete çıkarma teşebbüsü Yeni Asya’nın tarihî referansını oluşturmaktadır. Evet! Altını çizerek söylüyorum! Bediüzzaman Hazretleri’nin Kur’ân hakikatlerini matbuat lisanıyla anlatmak ideali yarım asırdır Yeni Asya ile yaşatılıyor. Yeni Asya bu anlamda bir mirastır. Üstadımızın gaye-i hayalinin, hiçbir zaman geçerliliğini yitirmeyecek fikirlerinin mirasıdır.
Meşrûtiyet, hürriyet ve adalet gibi Kur’ânî değerlere bağlılığını her şart ve zeminde dile getiren Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin Divan-ı Harb’te yargılanırken hayatı pahasına dahi olsa İslâmiyet hakikatlerinden vazgeçmeyeceğini bildirmesi Yeni Asya’nın tarihî olaylar karşısındaki duruşunun kaynağıdır. Kur’ânî değerlerin her ne pahasına olursa olsun gazetecilik lisanıyla kamuoyuna aktarılması Bediüzzaman’dan Yeni Asya’ya tevarüs eden bir mirastır. Bu mirasın tavizsiz şekilde bu günlere aktarılmasında onu sahiplenen şahs-ı manevinin rolü çok büyüktür. Allah hepinizden razı olsun.
Yeni Asya, hakikati haykıran sestir
Yeni Asya, “İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrûtiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım” diyen Bediüzzaman’ın sözüdür. Yeni Asya, Türkiye’nin darbelerden ve darbeci anlayışlardan kurtulmasının ancak ve ancak hürriyetle mümkün olacağını haykıran sestir. Yeni Asya, müstebitlerin dünyasında “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” anlayışını bayraklaştıran bir dâvânın adıdır. Yeni Asya, anti demokratik uygulamalar karşısında sessiz kalmayı yeğleyen, baskılara karşı duramayarak baskıcı-darbeci anlayışların yanında yer alan ya da konjonktürel davranmayı tercih edenlerin karşısında “hakkın hatırını âlî tutan” merdane duruştur. Yeni Asya, Bediüzzaman Hazretleri’nin tarif ettiği “adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet”e dayanan hakikî cumhuriyetin sevdalısıdır. Nihayetinde Yeni Asya, “çiğnerim, çiğnenirim; hakkı tutar kaldırırım” diyen vicdanların sesidir. Allah’a hamdolsun ki, hakikati söylemenin zorlaştığı, Kur’ân hakikatlerinin sesinin kısılmaya çalışıldığı böyle zamanlarda bütün âlemin ümidi olan bir gazeteye sahibiz, Yeni Asya’nın mensuplarıyız!
Her dönem, Hürriyetçi fikirlerin kalesi olmuştur
Üstadımızın sadık talebesi Zübeyir Gündüzalp ve muhterem ağabeylerimizin teşvikiyle kurulan, kıymetli ağabeyimiz Mehmet Kutluların dâvâ şuuruyla bugünlere taşınan Yeni Asya, Risale-i Nur’dan aldığı dersle, demokrasinin temel prensipleri olan hukukun üstünlüğü, adalet, çoğulculuk ve hürriyete her şartta sahip çıkmıştır. Hepinizin şahit olduğu gibi, her türlü hukuksuzluğun, dayatma ve baskıların, hürriyet aleyhtarlığının, adaletsizliğin karşısında durmuş, ödediği bedellere rağmen bu duruşundan taviz vermemiştir. Yeni Asya, ülkemizin kalkınmasını engelleyen, hak ve hürriyetleri rafa kaldıran, türlü türlü zulümlerin kapısını aralayan darbelerin ve darbe girişimlerinin her zaman karşısındadır. Gazetemiz her dönemde hürriyetçi fikirlerin kalesi olmuştur.
Hakkın hatırı âlidir, hiçbir hatıra feda edilmez
12 Eylül, 28 Şubat gibi hakkı susturmaya yeltenen karanlık dönemlerde “hakkın hatırı âlidir, hiçbir hatıra feda edilmez” prensibini kendine rehber edinmiş, daima hakikati seslendirmiş ve bu rehber sayesinde asla yolunu şaşırmamıştır. 12 Eylül’de olduğu gibi ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, menhus ve karanlık projeleri Risale-i Nur projektörüyle fark eden Yeni Asya, hukukun askıya alındığı her dönemde bu projektörü çalıştırarak hak ve hakikati göstermeye çalışmıştır. Yeni Asya’ya o günlerde darbeci derin mihraklar tarafından yapılan “Bizimle çalıştığınız takdirde sizi ihya ederiz” tekliflerini muhtemel 15 Temmuzlar”ı görerek reddetmiş, cemaatlerin aslî vazifesi olan “müsbet iman hizmeti” çizgisinin dışına asla taşmamış ve bu çizginin dışında olanları da içinde barındırmamıştır.
YENİ ASYA ADALET-İ MAHZAYI SAVUNUYOR
Özellikle vurgulamak isterim ki, ülkemizin huzuruna kasteden, demokratik değerleri ayaklar altına alan, her alanda problemlere yol açan 15 Temmuz darbe girişimini ve bu haince kalkışmaya alet olanları Yeni Asya olarak her fırsatta lânetledik. Ne yazık ki, koskoca bir milletin hukuku, ümitleri, gelecek planları ve hayalleri bu girişimle ayaklar altına alınmıştır. Cemaat kavramını da hedef alan bu meşum hareketle İslâmî değerlerin içi boşaltılmış, bu toprakların manevî harcını oluşturan irfanî geleneğimiz baltalanmış, cemaat kavramının içi boşaltılmıştır. Darbe dönemlerinin tipik refleksleriyle yine hukukun temel ilkeleri çiğnenmiş, adalet duygusu büyük yara almış, telâfisi zor mağduriyetler oluşturulmuştur. Bilhassa suçun şahsiliği ilkesinin yok sayılması bu mağduriyetlerin özünü oluşturmuştur. Bu uygulamalar karşısında Yeni Asya’nın adalet-i mahza talebi Kur’ânî bir taleptir.
Müsbet hareketİ esas almıştır
Hukuksuzlukları eleştirmesi, adaletsizliğin karşısında durması Kur’ânî bir duruştur. Hak ve adalete yaslanan bu duruş, dün olduğu gibi bugün de Yeni Asya üzerindeki haksız ithamların ve baskıların gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Bilinmelidir ki Yeni Asya “Bir masumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez” şeklindeki adalet-i mahza prensibine uymakta, hakkın gür sesi olmaya gayret etmektedir. Evet, Yeni Asya hak bildiği yolda müsbet hareket prensibiyle yürümeye devam edecektir. Yine bilinmelidir ki, dünya durdukça, Yeni Asya, belimizi büken cehaletin ortadan kaldırılması, ülkemizin tarihî misyonunu hatırlayarak Kuran medeniyetinin öncülüğünü yapması ve İslâm âlemini parçalayan ihtilâfların muhabbet ve uhuvvet rüzgârlarıyla ittihad ve tesanüde dönüştürülmesi için her fırsatta sulh-u umuminin anahtarı olarak gördüğü İttihad-ı İslâm idealini seslendirecek ve Avrupa Birliği taraftarlığını sürdürecektir ve ideallerini ikinci elli yıla sizlerin de gayretiyle taşıyacaktır, inşallah!
Yeni Asya’mızı emin ellere teslim etmeliyiz
Salonda, Fuaye alanında genç kardeşlerimiz, çocuklarımız var. Bu gençlerimiz Yeni Asya’mızı ikinci elli yılına taşıyacak. Üstadımızdan bize miras kalan İman ve Kur’ân dâvâsının dellâllığını yapan Yeni Asya’mızı emin ellere teslim etmek gibi bir vazifemiz daha var.
Üstadımızın “sizler cennet âsâ baharda geleceksiniz” diye müjde vererek seslendiği genç Saidlere, Ömerlere, Hamzalara, Osmanlara, Zübeyirlere Yeni Asya bayrağını teslim etmeliyiz.
Ahlâk, fazilet, adalet, muhabbet değerleriyle yetişen, hürriyeti imanın hassası olarak bilen gençlerimiz, yakın bir gelecekte, hem ülkemizin, hem İslâm âleminin yüzünü güldürecek, dünya barışını sağlayacak Kur’ân Medeniyetinin öncülüğünü yapacaklardır inşallah. Gayret bizden, Tevfik Allah’tan.
Zihin dünyamızda, kalbimizde, ruhumuzda böylesine derin anlamlar taşıyan Yeni Asya’mızın bir ferdi olmanın gururuyla 50. Yılımızı kutluyor, Kur’ânî değerlerle bizi tanıştıran Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’yi rahmetle anıyor, hepinizi hürmetle selâmlıyor ve Yeni Asya’mızın nice yıllarında birlikte olmayı Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Yeni Asya, İslâm’ın sedâsıdır
Bu ses elbette ki Risale-i Nur’dur ve Risale-i Nur’un matbuat lisanındaki dili Yeni Asya’dır! İnancımız tamdır ki, Risale-i Nur hakikatlerini muhtaçlara ulaştıracak, kıt’alar ötesine taşıyacak olan da bu aziz cemaattir. İnşaallah tek gayesi iman ve Kur’ân hakikatlerini haykırmak olan Yeni Asya ve aziz cemaatimiz bu vazifesini kıyamete kadar sürdürecektir. Bu vesileyle Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’yi tekrar rahmetle anıyoruz ve Üstadımızın fikirlerinin sesi olan Yeni Asya’mızın 50. Yılını kutluyoruz. Matbuat âleminde geçen tam 50 yıl... Şüphesiz yarım asırlık bu köklü çınarın tarihî bir arka planı, fikri bir derinliği vardır. İman ve Kur’ân hakikatlerini matbuat lisaniyle duyurma misyonunu üstlenen Yeni Asya bundan tam elli yıl önce yayın hayatına başladı. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’ân hakikatlerini matbuat lisaniyle neşretmek arzusu –elhamdülillah- 50 yıldır Yeni Asya ile gerçekleşiyor.
Fotoğraflar: ERHAN AKKAYA - Yeni Asya