Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Bursa'da yaptığı konuşmada, yargının adil olduğu sürece devlet ve vatandaşların kendilerini güvende hissedeceğini söyledi.
Yargıtay Başkanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Ofisi işbirliği ile düzenlenen Balkan Ülkeleri 3'üncü Yüksek Mahkemeler Zirvesi, Bursa'da Çelik Palas’ta başladı. 5 yıldızlı otelde yapılan zirveye Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ve yüksek yargı organları başkanları, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Abdülkadir Şahin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve çok sayıda davetli katıldı.
'Yargıda şeffaflık' konusunun ele alınacağı, Balkan ülkeleri yüksek yargı mahkemeleri başkanlarının da ilgi gösterdiği iki gün sürecek toplantılar sonunda, 'Yargıda Şeffaflık İstanbul Bildirgesi' imzalanacak.
Zirvede konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, tarih boyunca, adil olmayı başarabilen ve güçlü bir adalet sistemi kuran devletlerin uzun ömürlü olması ve yüzyıllarca varlıklarını sürdürebilmelerinin tesadüf i olmadığını belirterek, şunları söyledi:
“ ‘Hukuk devleti’ veya ‘hukukun üstünlüğü’ arayışı bugün gelişimini tamamlamış, herkesin anlaştığı mükemmel bir yaşam biçimi sunar bir aşamaya gelmemiştir. Devletin müdahale alanlarını artırması, toplumsal yaşamdaki değişim ve teknolojik gelişmeler, hukuka olan ihtiyacı, her zamankinden daha fazla ve daha önemli hale getirmiştir. Hukukun üstünlüğüne ulaşmak için insanlık çok ağır bedeller ödemiş ve hala ödemektedir. Yaşama hakkı, özel yaşam ve aile hayatının korunması, ifade özgürlüğü, din ile vicdan özgürlüğü, mülkiyet gibi haklara yönelik ihlaller, klasik yöntemlerden farklı şekillerde gerçekleşebilmektedir. Bu noktada, hukuk sisteminin ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeleri daha yakın ve hızlı bir şekilde takip etmesi, özgürlükler üzerindeki baskıları ortadan kaldıracak formüller üreterek bireylerin hukuki güvenliklerini sağlaması, hürriyet alanlarını koruması gerekir.”
HAKİM TEMİNATINDAKİ AMAÇ ADALETİ SAĞLAMAK
Hakimlerin bağımsızlığının ve teminatının sağlanması hukukun üstünlüğünün ilkesinin bir gereği olduğunu vurgulayan Cirit, şöyle devam etti:
“Bu amaçla, yargı mensuplarına birtakım hukuki güvenceler sağlanmış ve özel düzenlemeler çağdaş hukuk sistemlerinde yer almıştır. Hakim teminatının amacı, onların her türlü maddi veya manevi korkudan uzak bir ortamda adil kararlar vermelerini ve yargısal faaliyette bulunmalarını sağlamaktır. Yargı, adil olduğu sürece devlet ve vatandaşlar kendilerini güvende hisseder. Yargılama faaliyetinin keyfi veya sorumsuz bir şekilde yapılması halinde, kusurlu davranışlarından ve özellikle kasıtlı eylemlerinden dolayı yargı mensuplarının da sorumlu tutulması gerekir. Mecelle’nin 1792’nci maddesinde belirtildiği üzere, 'Hakim, hakim fehim, müstakim ve emin, mekin, metin olmalıdır' Günümüz Türkçe’siyle ifade etmek gerekirse, 'Hakim; bilge, anlayışlı, doğru ve güvenilir, saygın, metin olmalıdır.' Aksi halde oluşan güvensiz ortam, hukuki güvenlik ve toplumsal barışın devamı bakımından ciddi riskler doğurur. Hakime sağlanan teminatlar, onların şahıslarına tanınmış imtiyazlar olmayıp, nihai olarak kamunun hukuki güvenliğini koruma ve adaleti sağlama düşüncesiyle düzenlenmiştir. Ayrıca, kişilerin canlarını, mallarını, şeref ve haysiyetlerini kasten ya da ağır meslek hataları ile ihlal eden hakimlerin ceza ve disiplin sorumluluğunun kabul edilmesi, sorumluluk hukukunun doğasında yer alan evrensel bir ilkedir. İstanbul Bildirgesi’nde, hakim atamaları ile disiplin süreçlerine ilişkin ilkeler, hakim bağımsızlığı ve teminatı bakımından büyük önem taşımaktadır.”
“YÜKSEK MAHKEMELER SORUMLULUĞUMUZ OLDUKÇA AĞIRDIR”
Tarihsel ve kurumsal olarak yüksek mahkemelerin, hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamak ve hukuki denetim yapmak üzere iki temel işlevi olduğunu belirten Cirit, “İstinaf mahkemelerinin de hukuki denetim yaptığı dikkate alındığında, en üst derecedeki yüksek mahkemeleri karakterize eden asıl unsur, hukuki denetim yapmanın ötesinde, ‘hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamaktır’
Zira bir yüksek mahkeme kararı, sadece o davanın taraflarına yönelik ‘sübjektif bir işlev’ ile sınırlı değildir. Yüksek mahkeme kararlarının, vatandaşlık ayırımı gözetilmeksizin herkese yönelik olması nedeniyle ‘objektif bir işlevi’ de vardır. Bu sebeple, daha iyi bir adalet sistemine ilişkin ideallerimizin gerçekleştirilmesinde, yüksek mahkemeler olarak rollerimiz son derece kritiktir ve sorumluluğumuz oldukça ağırdır. Bizler, hepimiz, insanlık ailesinin birbirine eşit ve birbiriyle aynı değerde olan fertleriyiz. Adaletin ve insan haklarının herkes için eşit şekilde sağlandığı ‘evrensel bir hukuk kültürü’ oluşturmalıyız. Bu sebeple, daha çok bir araya gelmeli ve amaçladığımız ‘evrensel bir hukuk kültürü’ idealine doğru güvenle ilerlemenin çarelerini elbirliğiyle aramalıyız” diye konuştu.
Toplantı açılış konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.
DHA