İçişleri Bakanlığı’nın; Diyarbakır, Van ve Mardin Büyük-şehir Belediye Başkanlarını görevden uzaklaştırarak kayyum atadığını açıklaması tepki topladı.
İçişleri Bakanlığı; Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden uzaklaştırıldığını duyurdu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyesi bu üç ismin yerine, söz konusu illerin valileri görevlendirildi. İçişleri Bakanlığı’nın bu kararı birçok kesimin tepkisine neden oldu.
Birlik böyle mi korunur?
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Prof. Dr. Osman Can, konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Meşru olanı olmayandan ayırt etmeyi imkansızlaştıran olağanlaştırılmış OHAL hukuku yansımaları. Bırakın adaleti amaç edinmeyi, adaletsizliğin silahına dönüşen hukuk pratikleri. En çok da koruduklarını iddia ettikleri siyasal bütünlüğe zarar veren yürütme pratikleri...”
Millet iradesi yok sayılamaz
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da karara tepki göstererek, “31 Mart Yerel Seçimlerinde milletin oylarıyla seçilmiş Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine kayyum atanması demokrasiyle ve demokratik teamüllerle izah edilemez. Milletin iradesini yok saymak kabul edilemez” dedi.
HEP AYNI KISIR DÖNGÜ
Saadet Partili Avukat Ali Aktaş, Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine kayyum atanmasıyla ilgili Twitter hesabından şunları paylaştı: Hükumet, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alıp yerlerine valileri kayyım olarak atadı. Aynı şeyi tekrar tekrar yaparak farklı sonuç beklemek ahmaklıktır. Halkın iradesini gasp etmek demek olan bu siyasi kararların ülkemize hiçbir yararı yok. Suçun şahsiliğine dikkat çeken Aktaş, “Demokrasi ve Belediye Kanunu, belediye başkanının görevden alınması ya da uzaklaştırılması halinde Belediye Meclisinin esas olduğuna işaret etmektedir. Meclis suçun şahsiliği gereği alınan başkan yerine kendi içinden birini başkan ya da vekili seçer. Bunu ortadan kaldırdılar. Seçimi ve demokrasiyi anlamsızlaştıran, Belediye Meclisini toplanamaz hale getiren, meclisin görevlerini memurlara bırakan KHK ile 5393 sayılı Belediye Kanunun 45. maddesine eklenen fıkra Anayasa’ya tümüyle aykırıdır. Sorunun kaynağıdır. İstanbul Seçimi öncesinde Abdullah Öcalan’dan mektup getirtenlerin, Osman Öcalan’ı TRT’de konuşturtanların, Urfa’ya ABD askeri getirip yeni bir çekiç güç oluşturanların, Suriye’de güvenli bölge adı altında otonom bir bölge oluşturanların kayyım kararı aldığı bir ülke burası” ifadelerini kullandı.
DEMOKRASİ YİNE DUVARA ÇARPTI
Gazeteci-yazar Murat Sabuncu T24’te kaleme aldığı “Demokrasi kayyımlarla yine, yeniden duvara çarptı” başlıklı yazısında gündemi değerlendirdi. Sabuncu şu şekilde yazdı: “Seçimlerin üzerinden henüz 4 ay geçti. Her belediye başkan adayı gibi bu adaylar da Yüksek Seçim Kurulu’nca ‘araştırıldı’, seçimlere girmesinde ‘sakınca olmadığı’ tescil edildi. Ama ne zaman ki yönetmeye başladılar ‘soruşturma-kovuşturma’ dosyaları sorun oldu.” Somut gerekçeler olmadan soruşturma açılamayacağını ifade eden Sabuncu, “Demokrasiye sahip çıkmanın yolu oya sahip çıkmaktan geçiyor. İradeyi hiçe saymak ülkeye kaybettirdi, kaybettiriyor, kaybettirecek” dedi.
Haber Merkezi