Suriyeli sığınmacı kampları, sanayi sitelerinde çalışan çocuklar, madde bağımlılığı, kadına şiddet ve intihar gibi güncel sorunları sosyolojik açıdan araştıran Prof.Dr. Özkan Yıldız, terör, şehit cenazeleri ve patlamalarla toplumun acıyı kanıksar hale geldiğini söyledi.
Prof.Dr. Yıldız, "Ölümler, patlamalar, acılar rutin hale gelmeye başladı. Acıyı yaşayan biliyor. Birileri ritüel gibi şehit cenazelerine gidiyor. Türkiye'de birlikte yaşamada ciddi tahribat var. İnsanlar cenaze törenlerinde bile ayrışıyor. Sendikaları, dernekleri geçtim köy kahveleri ayrıştı. Siyasi kutuplaşma futbol maçlarına bile yansıyor" dedi.
Yıllardan bu yana göç, kentleşme sorunları, çocuk işçiliği, sokak çocukları ve çocuk suçluluğu üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Özkan Yıldız, akademik çalışmalarını siyasette değerlendirmeye karar verdi. Prof.Dr. Yıldız, ekonomik, sosyal, siyasal ve uluslararası boyutlarıyla Türkiye'de yaşanan sıkışmışlık sorununda en büyük tehlikenin insanların acıyı kanıksaması olduğunu dikkat çekerek, şunları söyledi:
"En sıradan insan bile artık Türkiye'nin iyi yönetilemediğini biliyor. Ekonomik, sosyal, siyasal ve uluslararası boyutlarıyla ortaya çıkan tabloda sıkışmışlık söz konusu. 14 yıllık uygulamaların ortaya çıkardığı derin kutuplaşma ve gerilim nedeniyle bu noktaya geldik. Toplumda karamsarlık hali egemen. İnsanların siyasete güveni azalıyor. İnsanların birbirine güveni ve dayanışması zedelendi. İnsanlarda 'riskli bir dünyada yaşıyoruz' algısı egemen. Sürekli ölüm, patlamalar, şehitlerle devam eden bir ömür. En büyük tehlike de iktidarın yanlış hamlelerinin ona destek veren medya, sendika, sivil toplum kuruluşu, hatta üniversite tarafından desteklenerek bunun doğallaştırılması."
"KÖY KAHVELERİ BİLE AYRIŞTI"
Siyaset sosyoloji dersi veren Prof.Dr. Yıldız, toplumdaki ayrışmanın köy kahvelere bile yansıdığını belirterek, şöyle konuştu:
"Geçen hafta İzmir'de iki şehit cenazesine katıldım. İnsanların gözlerindeki acıyı gördüğünüzde duyarsız kalamıyorsunuz. Ama korkarım giderek bu da kanıksanıyor. Türkiye'de birlikte yaşamada ciddi tahribat var. İnsanlar cenaze törenlerinde bile ayrışıyor. Sendika, dernekleri geçtim; köy kahveleri ayrıştı. Siyasi kutuplaşma futbol maçlarına bile yansıyor. Toplum bunları hak etmiyor. Her bir acı tarihsel ve toplumsal iz bırakıp gidiyor. Bizim bunları sadece izliyor olmamız üzücü. İnsanlar, barış, demokrasi, uzlaşma ve çözüm laflarını duymak bile istemiyor. Çünkü bunların içi boşaldı."
"UMUT VERMEK ZOR"
Siyasetçi olarak seçmene umut vermede zorlandığını da itiraf eden Prof.Dr. Özkan Yıldız, çözümün birbirini dinlemekten geçtiğini vurguladı. Çatışan tarafların mutluluk ve mutsuzluklarını anlamak gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Yıldız, şöyle dedi:
"Tüm siyasi partilerde vicdanlı, ahlaklı, barış için birşeyler yapmak isteyenler vardır. Onlarla mesai yapmak gerekiyor. Otoriter, bu işten nemalanmaya çalışan, istismar edenlerle değil her alandan insanlarla bu tür enerjimizi daha fazla biraraya getirmeliyiz. İyi bir noktada değiliz ve insanlar siyasetten umut güven ve huzur arıyorlar. Bizler de antenlerimize buna çevirmeliyiyiz. Ben diyalektiğe inanan biriyim. Avrupa toplumlarının 200 yıl önce yaşadığı başdöndürücü değişim sancılarını biz şimdi yaşıyoruz. Kendisinden sonra gelecek momentin tohumları ortaya çıkıyor. Kutuplaşma girdabına girmeden uzlaşılmalı."
DHA